Kayseri, Konya, Mersin, Antalya, Karaman, Nevşehir, başta olmak üzere Anadolu’nun birçok kentlerinde Ortodoks Rumlar yaşamışlardır. Rum kelimesi Arap ve İslâm kaynaklarında Romalılar, Bizanslılar ve İslâm topraklarında yaşayan Rumlar için kullanılmıştır. Selçuklular ve Osmanlılarda da Rum kelimesini hem coğrafî bir isim hem de bu coğrafyada yaşayanları nitelemek üzere kullanmışlardır.
Osmanlılarda Rum kelimesi, tebaaları olan ve Grekçe konuşan Hristiyanları ifade etmek üzere de kullanılmıştır. Bu anlamıyla Anadolu’da Türker’in gelmesinden önce Doğu Roma hâkimiyeti altında Hristiyanlaşmış ve dilleri Grekçe / Yunancaya dönüşmüş yerli halkları nitelemiştir. Selçuklu ve Bizans idaresinden Osmanlı hâkimiyetine intikal eden bu topluluklar Anadolu’nun birçok yerinde varlıklarını sürdürmüştür.
Ancak Karamanlı adı verilen bu topluluklar Hıristiyan Türklerdi. Çoğu Karadeniz'in kuzeyinden Balkanlar'a gelmiş Şamani Türkler idi. Oğuz, Peçenek, Kıpçak gibi Türk boylarına mensup Türkler, Balkanlar'a geldikten sonra Bizans hâkimiyetine girip, zamanla Hıristiyanlaşmışlar ve Anadolu'ya gelen Selçuklu Türklerine karşı savunma tedbiri olarak Anadolu'ya yerleştirilmişlerdi.
Orta Anadolu’da yaşayan Karamanlılar Türkçe konuşur ve dualarını da Türkçe yaparlardı. Bunun örnekleri kitabelere kadar yansımıştır.
Karamanlıların bir kısmı Selçuklu ve Osmanlı döneminde Müslüman oldu. Bir kısmı da Hıristiyan olarak Cumhuriyet dönemine kadar yaşadı. Cumhuriyet'in başında Yunanistan ile yapılan nüfus mübadelesinde on binlerce Karamanlı, Yunanistan'a gönderildi.
Osmanlı döneminde Müslüman olan Karamanlılardan Melegübü (Derinkuyu)’de de üç dört aile vardır. Bu aileler Türklerle evlilik yapmışlardır. Hatta Melegübü ve Silata (Zile) de evlenmek isteyen Karamanlılara ve Türklere ait hikâyeler de yaşanmıştır.
Karamanlılar ile ilgili kaynakların çoğu IVIII. Ve XIX. Yüzyıla aittir. Derinkuyu ile ilgili olarak büyüklerimiz yaşadığımız toprakların bir Rum memleketi olduğu söylerlerdi. Türklerin de Derinkuyu’ya XIII. Yüzyılın başlarında Aydın tarafından geldiklerini söylediler. Bu durum gerçek olmakla birlikte eksik yanları da bulunmaktadır.
Melegübü ile ilgili tarihi vesikalar XV. Yüzyıl başlarına kadar dayanmaktadır. O tarihlerde yani 1500’ler de Melegübü pek çok kaynakta nahiye olarak geçmektedir. Osmanlı Arşivleri kayıtlarına göre farklı tarihlerde nahiyenin 15-26 arası karye ve mezrası kayıtlıdır. Türklerle gayrimüslimler birlikte yaşamışlardır. Şer’iyye sicillerine göre de dostane bir halde yaşam sürmüşlerdir. Hatta Rumlar Türklere çok güvendiklerinden davalarında Türklere yer vermişler, vekâlet bırakmışlardır. Ancak birkaç nahoş hadise de yaşanmıştır. Yunanistanlı Dimitri’ye göre Göble deresinde geçtiği öne sürülen bir olay olsa bile (doğruluk payını bilmiyoruz) Rumlar tarafından öldürülen Türkler de vardır. Bu tür istenmeyen olayların Türk - Rum dostluğuna zarar vermediği de muhakkaktır.
Mübadele de Rumların Yunanistan’a gönderilmesi arasında en önemli meselelerden biri düşman kuvvetleri Anadolu’ya ayak bastıklarında Yunanlılar İzmir’i işgal edince Orta Anadolu da tek tük olmak üzere daha ziyade Ege taraflarında Rumlar ayaklanmış ve Türklere karşı taşkınlıklar yapmışlardır. Yunanistan topraklarında yaşayan Müslümanlara da zulümler baş göstermiştir.
Mübadele başlayınca Rumlar bu topraklardan gitmek istememişlerdir. Bu sırada bu topraklara gelen göçmenler ve buradan gidenler çok acılar yaşamışlardır.
Melegübü Rumları Türklere göre durumları daha iyi idi. Rumlar çalışmak için İstanbul’a gider, burada en fazla yaptıkları iş ise bakkalcılık ve peynircilik ticareti idi.
Çalışmaları sayesinde İstanbul’da dükkân ve ev sahibi olmuşlardır. Nitekim şer’iyye sicillerine de daha ziyade elde ettikleri dükkânlara ait davalar belgelere yansımıştır. Gayrimenkuller dışında ölüm, miras, veraset paylaşımları, borç alıp vermeler davaları görülmüştür.
Mesela 1908 - 1910 tarihleri arası kayıtlarda Nevşehir ve çevresinde görülen davalarda Melegübü ilk sırada gelmektedir. (*) Melegübülü Rumlar arasında 46 dava görülmüş, Civarzile (Derinkuyu Özlüce köyü)‘de 35, Suvermez’de 1, Tatlar’da 2,Doğala’da 1 dava hükmü günümüze yansımıştır. O dönemin en çok Rum nüfusunun bulunduğu yerler arasında Melegübü, Suvermez ve Civarzile gelmektedir.(**)
Derinkuyu 1024 yılına kadar nüfus açısından bir öneme sahipken nahiye mübadele sonrası yaşanan mecburi iskân sonucu nüfusu düşmüştür. Rumların ve Ermenilerin Nevşehir’den gitmesi kentin ticari hayatını olumsuz etkilemiştir. Derinkuyu da bu etkileşimden nasibini almıştır.
*8 Numaralı Şer’iye Siciline Göre Nevşehir’de Sosyal Ve Ekonomik Hayat,Kadir Çıtak,Nevşehir Hacıbektaş Veli Ünv. 2017
**13 numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicilleri, Serkan Aydoğan, Nevşehir Hacıbektaş Veli Ünv. 2019