Batı ve Siyonistler, algı oluşturmak için “sinema tekniğini” de başarı ile kullanmaktadırlar. Bu tekniği Muşkara Haber gazetesindeki ilk köşe yazımda bahsetmiştim. “Tüketim Çılgınlığı 25. Kare” adlı yazımda sinema tekniğini kullanarak, marketlere gittiğimizde, ihtiyacımız olmadığı halde çılgınca alışveriş yaptığımızdan bahsetmiştim. (Tüketim Çılgınlığı 25. Kare, Muşkara Haber, Ali İhsan TOSUN)

Google'dan kolayca bulabilirsiniz. Mutlaka okuyun!

SİNEMA TEKNİĞİ

25. KARE

Sinema teknolojisi; ekranda veya perdede, saniyede 24 kare resmin kaymasıyla oluşur. Göz; resimler arasındaki farkı algılayamaz. Sanki resimler canlı bir şekilde akıp gider. 24 resmin bir eksiği veya fazlası bile görüntünün akışında tutarsızlığa neden olur.

Bu tekniği iyi bilen reklamcılar; 24 kare resimden sonra araya tek bir karelik reklamını yaptıkları ürünün resminin 25. Kare olarak koyarlar. Sonra tekrar 24 resim ekleyerek filmin akışını bozmadan devam ederler. İki 24 karelik resim arasındaki tek bir resmi göz algılayamaz. Gözden daha gelişmiş beyin bunu algılayabilir. Bu ürünün resmi farkında olamadan “algı” olarak beynimize yerleşir.

 ‘25. Kare´ tekniği ile bilinçaltına istenilen mesajlar gönderilerek beyin kontrol altında tutulabilir.  Bu bir ‘algı operasyonu ´dur.

Alıveriş esnasında ürünü gördüğümüzde beyin ürünü algılar ve farkında olmadan hiç ihtiyacımız olamadığı halde o ürünü satın alırız.

21. yüzyılda savaşmadan kitleleri bu yöntemle yönlendirebilmek mümkündür.

Bu yöntemi, herhangi bir macera filminde hiç ilgisi olmadığı halde kullanılarak “subliminal” mesajlar verilmektedir. Özellikle çizgi filmlerde daha çok kullanılarak çocukların zihnini “geleceğe” hazırlamaktadırlar.(!)

Çocukluğumuzdaki “kovboy” filmlerini düşündükçe, gerçeği daha iyi anlıyoruz.

Kovboy filmlerinde Vahşi Amerikalıların, “Kızılderilileri” hunharca katlederlerken öyle sevimli hale getiriyorlar ki, seyirciye “Amerikan vahşilerinden”  yana tavır alınmasını sağlıyor.

Efsanevi “Rambo” gibi bir kahraman türettiler ki bütün Dünya’yı tek başına fethedebilmektedir. Bu aynı zamanla, toplum üzerinde “korku” oluşturmaktadır.

Allah'a şükür bu filmlerin etkisinde kalmadık!

Bu facianın korkunçluğunu 30 yıl sonra daha iyi anlarız.

Sinema tekniğini kullanarak “tüketim çılgınlığı” yaşatılabildiği gibi “subliminal mesajlar” vererek, bir düşünceye de bağlı kılınabilmektedir.

Masonların yıllarca kullandığı “masonik” sembollerle, masonluğu cazip hale getirmişlerdir.

Siyonistler kendi sembollerlerini kullanarak Siyonistleri sevimli hale getirmektedirler.

Bugün, özellikle Batı’da İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamlara hoşgörü ile bakılıyorsa hatta destekleniyorsa, oluşturdukları bu algı nedeniyledir.

Amerika'da Evangelistler ve Siyonistler, bu teknikle Dünyanın Hristiyanlaşmasını ve Yahudileşmesini sağlamaktadırlar. Evangelistler ile Siyonistler birlikte çalışmaktadırlar.

Aklı başında olan insanların bundan etkilenmesi düşünülemez. Bunun da çaresi, “iyi bir eğitimden” geçer.