Derinkuyu ilçesi Cumhuriyet mahallesinde bulunan Ara Maryeros yeraltı manastırının etrafı yüksek duvarlarla çevrilidir. Manastır Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlıdır. Manastırın üzeri ise bir şahıs mülkiyetindedir.

Manastır Bizans döneminden kalmadır (1) ve Anadolu’nun ilk akıl hastanesi olma özelliğini taşıyor. (2) İlçenin eski yerleşim yerlerinin tamamı 4 km2’lik alanın altı tünellerle bağlı yeraltı şehridir. Yeraltı manastırı da yeraltı şehirleriyle bağlantılıdır. Geçmiş yıllarda gizlice gece manastıra define aramak amacıyla giren kişiler manastırın içini tahrip etmişlerdir. Bu sırada işlemeli ahşaplar kırılmış ve mastırdan yeraltı şehrine uzanan güney kısmından yeraltı tüneli açığa çıkmıştır.

Derinkuyu’daki bir birileriyle bağlantılı yeraltı şehirlerine farklı yönlerden girilmektedir. Bu giriş yerlerinden birisi de Aya Maryeros yeraltı manastırıdır. Bu manastırdan girişi ifade eden bir anlatım da manastırın yapılış öyküsünü günümüze taşımıştır.

MANASTIRIN YAPILIŞ ÖYKÜSÜ

Manastır binasının bulunduğu yerde ören yerleri varmış. Bir gün bir Türk çiftçisi Zile (Özlüce) yolu mevkiinde bulunan tarlasına sabah geç gider, akşam da geç dönermiş. Manastırın bulunduğu yerdeki ören yerine yabancı bir kişinin birkaç defa girdiğini çiftçi görmüş. Gördüklerini manastır çevresinde yaşayan Türk ve Rum vatandaşlara haber vermiş. Bu olay önceleri önemsenmemiş. Daha sonra aynı olayı Rumların ekabirlerinden biri ve birkaç Rum daha görmüş. Ören yerine bir kişinin girmesi bazı kişilerin rüyasına da girmiş. Rüya birkaç kez tekrarlanınca ören yerinin bulunduğu yere bir manastır yapılmasına karar verilmiş ve manastır inşa edilmiş.

ANADOLU’NUN İLK AKIL HASTANESİ

Manastırın yapılış tarihi bilinmiyor. Ancak manastır kilise hayatından sonra da akıl hastalarının tedavisinde kullanılmıştır. (3) Aya Maryeros Manastırı’nın kimilerine göre Anadolu’nun, kimilerine göre de dünyanın ilk akıl hastanesi olduğu öne sürülmektedir.

Zafer Barış imzalı bir habere göre manastır şu şekilde tarif ediliyor:

“Geniş bir bahçe içinde, tek katlı olan ve ikamet amaçlı kullanılan taş bina ile girişi birleşen kayadan oyma Aya Maryeros Manastırı’na Aya Maryeros Manastırı'na, demir kapıdan giriliyor. Yaklaşık 20 basamaklı taş merdivenden inilince kayadan oyulma geniş bir alana geçiliyor. Manastırın tam ortasında, merkezi belirtmek için yuvarlak kenarlarında daire oluşturacak şekilde sıralanmış taş döşemeler bulunuyor. Geniş alanın etrafında, yine kayadan oyularak oluşturulan odalar yer alıyor. Bu odaların girişleri, sonradan yapıldığı anlaşılan tahta kapı ve çerçevelerle kapatılmış durumda. Ortadaki merkez taşının solunda yer alan geniş sütunun içi de oyularak 6 basamaklı merdivenle ulaşılan bir kürsü oluşturulmuş. Manastır ya da akıl hastanesi yöneticilerinin bu kürsüden çalışmaları yönettikleri belirtiliyor. Manastırın güney kısmında bulunan tünelin, Derinkuyu Yer Altı Şehri'ne, kuzeybatı cephesindeki tünelin ise Kaymaklı beldesindeki yer altı şehrine bağlantısı bulunuyor. Yetkililer, zamanında akıl hastalarının tedavi edildiği bir yer olan manastırın, aynı zamanda düşman tehlikesi karşısında bölgedeki insanların yer altı şehirlerine geçişini sağlayan bir üs olarak da kullanıldığını ifade ediyor.”

Fadime Ünlü’ye (4) göre; “Piskoposlar   Roma İmparatorluğu'nun pek çok şehrini veya 2000 vatandaşın bulunduğu bölgeyi idare ederdi. Ms. IV. Yüzyılda Melehobi (Derinkuyu) civarında halk yararına kurumlaşmayı oluşturmuşlardır. Özellikle Kapadokya’nın Caesareialı (Kayseri) topraklarında, Caesareialı Basil’in ünlü hastane kompleksleri, pansiyonları ve diğer hayır kurumları çok yaygındı. (4)  Caesareialı Basil’in kız kardeşi Macrina, kızlar için bir manastır yaptırmışsa da Şapur tarafından tahrip edilmiştir. Macrina'nın mezarı hala Rumlar için önemli bir ziyaret yeridir. Bu mezar eyaletin Melehobi ismindeki küçük bir köyün kilisesindedir. (*)-(Üzümlü Kilise olduğunu düşünmekteyim.) Buranın ilginç bir yanı vardır. Diğer yerlerdeki Rumlar dillerini konuşmayı bıraksa da buradaki Rumlar kendi dillerini kullanmışlardır. Bunun sebebini C. Texier yaptığı seyahatte kilisenin papazına sormuş ve abartılı bir şekilde yanıt almıştır. Bu yanıta göre kilise papazı: "Eskiden tamamen Hıristiyan olan bu şehre dinsizler saldırdığı zaman, Hıristiyanlığı yok etmek için Rum dilini yasaklamaya çalıştılar. O zaman İran hükümdarının emri ile tüm çocukların dili kesilmiş ancak bu köy bu felaketten korunmuştur.”

Manastır önceleri hastaların tedavisinde kullanılmaktaydı. Manastıra getirilen hastalar burada bulunan sütunlardaki demir halkalara bağlanarak tedavi edildiğine inanılırdı. İlçe sakinlerinden bazı kişilerde bir kısım hastaların iyileştiğini öne sürmüştüler.

Manastıra hastalarını getiren insanlar ahşap mumluklar üzerine mumlar yakıp, bozuk paraları yerlere veya ahşap üzerine atarlardı. Bu gelenek 1970’li yıllara kadar devam etmiştir. O yıllarda manastır yerli ve yabancıların ziyaretçi akınına uğramaktaydı.(6) Kültür ve Turizm Bakanlığınca müze statüsünde gezilmekteydi. Ancak daha sonraları sanırım ziyaretçi azlığından olsa gerek ziyarete kapatıldı.

Manastır, taş merdivenlerle yeraltına doğru inilir. Buraya inildiğinde dört yanının ikisinde düz duvar, ikisinin de apsis (camideki minber gibi) olduğu görülür. Ahşap işçiliğindeki titiz işçilik göze çarpardı. Ancak ahşaplar defineciler tarafından harap bir hale getirilmiştir.

Manastırdan Derinkuyu ilçesine 5 km mesafedeki Kaymaklı Yeraltı Şehrine  bir tünel vasıtasıyla gidildiği öne sürülmektedir.

DERİNKUYU'DAKİ YATIR EFSANESİ ÜZERİNE

"Nevşehir Efsaneleri" üzerine yapılan bir araştırmada bir kadından Derinkuyu Cumhuriyet mahallesinde yatır olduğuna dair bir derleme yapılmış. Bahsedilen yer yeraltı manastırıdır. Anlatılan efsaneden ziyade manastır akıl hastesi olarak kullanıldığından bir nevi bu mekan psikolojik olarak hastaları tedavi amaçlı kullanıldığı açıktır.

"Derinkuyu Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Yatır” başlıklı  efsanede de akıl sağlığı yerinde olmayan bir genç kızın, içinde yatır olduğuna inanılan bir yer altıevine bir gece yatırıldığı ve sabah kalktığında kızın iyileştiği anlatılmaktadır. Oraya  yatan insanlar, yatırın gece kalkıp oraya yatanları sıvazladığını(**) söylemişlerdir. Bu anlatma da kutsalla bağlantıda olma, kutsalın kutunu bir yolla kendine ya da kendisi  ile ilgili bir varlığa aktarma güdüsünün de tezahürüdür."

Yukarıdaki anlatılan efsaneye benzer bir olay da 1983 yılında yaşanmıştır.

"Sade bir Türk vatandaşı bu manastırda bir gece kalmış, sabah olduğunda tedavi olduğu görülüp, konuşulmuştur. Tedavi olan vatandaş ikamet yeri olan Antalya- Serik'e gitmiştir." (8)

DİPNOTLAR:

1.Kapadokya, Bilge Umar, Tükel Matbaası-İzmir1998

2.Star Gazetesi, Aya Maryeros Yeraltı Manastırı tünelleriyle dolu bir akıl Hastanesi, Mehmet Hakan Kekeç,10.01.2019

3.Turizm Rehberi, Milliyet Yayınları, sh.231, 1972

4. Roma İmparatorluğu Döneminde Kapadokya Bölgesi, Yüksek Lisans Tezi, Fadime Ünlü,2014, Nevşehir Hacı Berktaş Veli Ünv.

5.Holman

6.Dünden Bugüne Derinkuyu, Osman Aytekin, Elma Ofset matbaacılık, 2006

*1990 yılında Aziz Thederos Trion (Üzümlü Kilise) kilisesi girişinde yapılan kazı sırasında mezarlar bulunmuştur. 23.12.2009 yılında da Derinkuyu’daki bu kiliseden çıkarılan mumyaları Aksaray’da bir şahıs alıcı kılığındaki polise satmaya kalkınca yakalanmıştır.

7.Nevşehir Efsaneleri Üzerine Bir Araştırma, İmran Gündüz Alptürk, Nevşehir Sosyal Bilimler Enst. 2013

**Bir şeyin üstünde yavaş yavaş, hafifçe el gezdirmek.

8.Kaynak kişi: Derinkuyu 1965 doğ. Mustafa Uçar.