Eğitimli bir kadın. Hayatında neredeyse yok yok; dağcı, tarihçi, yazar, dil bilimci, arkeolog, kâşif ve fotoğrafçı.
Bilinen yönlerin bunlar.
Bir zamanlar Niğde’de kaldığımda ilk kez adını duydum. Seyyah olarak Niğde’ye geldiğinde fotoğraflar çekmiş.
Bir kadın tek başına başta Avrupa olmak üzere Osmanlı topraklarını karış karış gezecek bununla da kalmayacak Ortadoğu ülkelerinin sınırlarını çizecek, kurulan yeni ülkelerin başına kukla krallar geçirecek kadar da akıllı, güçlü olacak!
Bu kadın 7 dil biliyor. “Çöl Kraliçesi” olarak anılan, Ortadoğu’da İngilizlerin çıkarları için faaliyetlerde bulunan Getrude Bell. Tam adı: Gertrude Margeret Lowthhian Bell.
Getrude Bell, 1868’de İngiltere’nin Durham kentinde doğdu. Öğrenim gördüğü yıllarda bir de kadınların okutulmadığını düşünün. Oxford Üniversitesi’nin Tarih bölümünü iki yılda bitirdi. Böyle bir kadın aklı ve yeteneğiyle ancak özel olarak yetiştirilmiş olabilirdi. Çocukluğu özel eğitimler ve dadılar kontrolünde disiplinli olarak geçti. Nitekim Getrude Bell’in Ortadoğu serüvenini yakın zamanda Werner Herzop tarafından senoryası yazılın ve yönetilen 2015 yapımı Amerikan yapımı “Çöl Kraliçesi” isimli biyografik drama türünde filmini izledim.
Bu filmde Getrude Bell’in hayatı anlatılıyor. Osmanlı topraklarında, çöllerde filmin zor şartlarda çekildiği izlenimine kapıldım. Filmde Getrude Bell’i aktris Nicole Kidman canlandırmış.
Filimde pek fazla bir heyecan unsuru olmamakla birlikte belgesel bir film niteliğindedir. Filmin çekimleri: Cezayir, Ürdün ve İngiltere’de gerçekleştirilmiş.
Film sinema eleştirmenlerinden olumsuz eleştiriler almış. 36 milyon dolarlık yapım bütçesine karşı sadece 2 milyon dolar hasılat elde ederek hayal kırıklığı yaratmış.
Getrude Bell, seyyahlığında kendi ülkesi çıkarları doğrultusunda hayal kırıklığı yaşatmadığı renkli hayatından da anlaşılmaktadır.
Filmde casus kadınla örtüşen sahneler ve diyaloglar var. Bell’in kendi yetiştirdiği İngilizlerin tanınmış casuslarından Lawrence ile de kısa da olsa görüntüleri var. Lawrence filmde şöyle bir cümle kurmuş: “Tanrı’nın adil olduğunu düşününce ülkem için kaygılanıyorum.”
Filimde, Kral Faysal, kardeşi ve Bell arasında geçen şöyle dikkate değer cümleler de var. Kral Faysal’ın kardeşi:
“Batıdaki hiç kimse bedevilerin kalbini sizin kadar bilemez.” Ardından da:
“Sizin için müminlerin annesi diyenlerle hemfikiriz. Peygambere selam olsun.” Kralın kardeşi Bell’e şöyle bir soru yöneltiyor:
Bir İngiliz kadınını bize sevdiren nedir?”
Bell, bu soruya seyahatleri boyunca kendisine yardımcı olan Fettah ve ailesinin ilgisinden, sevgisinden söz ederek cevaplıyor.
Kral olacak Faysal’ın kardeşi:
“Bizim kral olacağımızı nereden biliyor?”
Cevabı yanındaki Araplar veriyor:
“Kralları kral yapan O; Çöllerin Taş Giymiş Kraliçesi!” film bu cümle ile sona eriyor.
Getrude Bell’in Ortadoğu macerası teyzesinin kocası Tahran’a tayin edilince bir yıl sonra eniştesiyle o topraklara ayak bastı.
Pek çok coğrafyayı gezdi.
Arap bedevilerin, aşiretlerin yaşamlarına ilgi duydu. İlgi duymasının bir tek sebebi vardı; İngilizlerin Ortadoğu politikasını çıkar sağlama düşüncesi.
Bell: Almanya, İtalya İsviçre, Fransa, Kudüs, Suriye, Cava, Burma, Çin, Japonya ve Amerika’yı gezdi. Ortadoğu’da at sırtında dolaşarak incelemeler yaptı. Aşiretlerin, bedevilerin nüfuslarını, kervan yollarını, su kuyularını, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, zenginliklerini tespit etti. Haritada işledi.
Türkiye’de gezdiği şehirler: İstanbul, İzmir, Aydın, Denizli, Burdur, Konya, Niğde, Isparta, Şarkikaraağaç ve Beyşehir. Bergama, Efes, Sard harabeleri ve Kayseri. Kayseri’yi bir başka sevmişti. Zira “Çöl Kraliçesi filminde yardımcısı, seyahatleri sırasında yanından hiç ayırmadığı Fettuh, Fartuk veya Fettah idi. Fettah Kayserili bir Ermeni idi.
Bunca ülkeleri, şehirleri gezmek pek çok açıdan kolay değildir. Onca ülkeyi babasının ülkesinde kurduğu demir çelik üretiminden kalan büyük servetin yanı sıra İngiltere’nin de maddi ve manevi desteğiyle bu amansız, yorucu yolculuğa çıkmıştır.
Arap dünyası Türklere göstermediği cömertliği bu kadına gösterdi. Önemli derecedeki sevgi ve saygı nedeniyle “Taçsız Kraliçe”, “Çöl Kraliçesi”, “El-Hatun” gibi unvanlarla anıldı.
Arap ders kitaplarında “Kahraman Kadın” olarak geçti. Seyahatleri sırasında topladığı bilgileri kendi ülkesinin amacı için çarpıtmaktan çekinmedi.
İngilizlerin tanınmış Arap topraklarındaki casusu için de Bell şöyle demiş: “Benim manevi oğlum.”
Bu satırlara unutulmaması gereken bir söz düşelim; bir insanın/her yurttaşın hayatı görevini sadakatle yaptığına bağlıdır. Ülkeyi sevmek, iç ve dış düşmanlara karşı uyanık olmak için her fert bu bilinçli olmalıdır.