Canlılar arasında en tahripkârı insandır. Felaketlerin habercisi, hazırlayıcısı, zehirleyicisi! İnsan fazlasıyla kusurlu, kirlenmiş, kendi yatağının dışında akan bir nehir, kirlenen ve kirleten. Her şeyi kurutan, bitiren bir varlık! İnsan kendini aşmalı ama aşamıyor. Çoğunlukla kusurlarıyla öne çıkıyor, çevresindekilere ve uzaktaki ne varsa zarar veriyor. İnsanlar arasında yaşamak hayvanlar arasında yaşamaktan daha tehlikeli bir hal alıyor.
Yaratıldığı gibi kalamadı insan. Daha da ötesi olmalıydı; yani saf, temiz, duru, faydalı, onarıcı, bütünleyici ama olmuyor ve yıkıcı yönü ağır basıyor.
İnsanı büyük yapan amacından ziyade yaşadıkları, ürettikleri, davranışları. Bir gün fani olduğunda kendince iyi bir iz bırakmalı, kötü olarak anılmadan. Ancak insan yaşarken anı düşünüyor. Geleceğe yönelik hesaplar, planlar, programlar yapıyor ve yaradılış sebebini göz ardı ediyor. Çemberin içinde kalmak, yaşananlardan ve yaşadıklarından etkilenmek kendi varoluş sebebini unutmak demektir.
İnsan çabucak değişiveriyor. Düne dair ne varsa unutuyor. Basamakları üçer dörder çıkmaya, her şeyi görmezden gelmeye başlıyor. Bundan sonra görünmezlik başa bela olacak. İnsanlar artık kendi dünyalarına çekilen çocuklar yetiştiriyor. İletişim çağında iletişimsiz kendi hayal dünyasında varlığını nasıl sürdürebilecek? Düşünmek bile ürküntü verebilir. Çünkü insanların dâhili hastalıkları baş gösterebilir. Vakıa şu ki psikolojik bulgular artabilir ve insanlar çevresinden ayrışarak kendi sorunlarıyla baş başa yaşayabilirler.
Güzel ve etkileyici olmak, çalışarak kendinden kaçmak ve en önemlisi de cesur olmak iyidir, bu iyilik kendine ve topluma bir hizmettir. Rahatlığın yolu kendine ve topluma ulaşmadır. Bunun için insan kendini yenmelidir, kendisiyle barışmalıdır, gerçeğe ulaşmalıdır, sevinmelidir, gülmelidir.
Hayat sevgisi umut duyulan, güzellikleri yaşanan bir sevgi olsun. Yüce bir umut olsun!
İnsanca yaşamak bir ağacın dalı gibi süreğen ve ömür içinde bir bakış kadar. Ancak hayat öyle büyüklükte ki bütün arzuları harekete geçiriyor ve herc-ü merc ediyor.
Son damlanın yere düşmesi, kuruyan yaprağın savrulması veya bir yolun çıkmaz bir sokakta son bulması gibi her şey vakitli vakitsiz sona erecek, sayılı nefes kesilecek, kalp ritmini kaybedecek.
Ömür denilen de bir mevsim gibi lakin didişme, kavgalar, haksızlıklar, zulümler, cinayetler, tacizlerin de sonu gelmiyor. Her şey bitecek, bir son var. Bu kavga niye?
Din günün sahibi Allah´a sığınan kurtuluşa erecek kuşkusuz, ancak insanlar o kadar yüzsüz ki O´nunla da aldatmaya kalkıyorlar. Allah doğru olanın yardımcısı olsun. Bizler iyilerle olalım ve Allah bizleri de salihlerle buluştursun. Âmin.