Osmanlı toprakları içerisinde bulunan "Ortadoğu haritasını "Gertrude Bell' adlı bir İngiliz kadın çizdi.

Türkiye Gazetesi'nin 7 Ocak 2019 tarihinde Prof. Taha Niyazi Karaca ile yapılan bir bir röportajda, Gertrude Bell'in Basra ve Bağdat'ta sınırların nasıl şekillendirileceğine karar verdiğini dile getirmiştir.

"Gertrude Bell tarihteki ilk resmî kadın ajandır... İyi bir tahsil gören Bell, 1900'lü yılların başında Orta Doğu'da İngiliz devleti adına casusluk yaptı; medeniyetin kaynağı olduğuna inandığı ülkesi için nefret ettiği Müslüman Türklere karşı oldukça gizli bir savaşa girişti. Meşhur İngiliz casus Lawrence'tan bile daha faal olan kadın ajan, az bilinen Arap lehçelerini öğrenip Irak gibi devletlerin sınırlarının çizilmesinde en mühim rollerden birini oynadı."

Sınırları Çizen Kadın isimli eserinde Gertrude Bell'i ele alan Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca; röportajında, İngiltere'nin iki yüzlülüğünü,  Evanjelik Hıristiyan olan Liberal politikacıların Osmanlı'ya karşı olduklarını, muhafazakârların ise kısmen bizi desteklediğini belirtmektedir.

"Liberal Parti Başkanı Gladstone kendisini bir Haçlı savaşçısı gibi görüyordu. Müslüman din adamlarından bazılarının o yıllarda İngilizlerin emelleri doğrultusunda hareket ettikleri görülmekte. Vehhabilik cereyanının ortaya çıkışı 1740'lara kadar gidiyor. Ancak Vehhabiler Osmanlının yıkılış safhasında İngiltere'ye çok yakın duruyorlardı. Anlaşmalar yaparak İngilizlerden yardımlar alıyorlardı.

Bu devirlerde İngiliz istihbaratı, Vehhabi aşiretlere yüksek meblağlarda altın aktarıyordu. Daha sonra Şerif Hüseyin'e karşı Suudilerin desteklemeleri bu minvalden yapılan işlerdi.

"Türkleri geldikleri yere, Orta Asya'ya göndereceğiz" diye sloganlar atıyordu. Başbakan Gladstone'un politikaları, Osmanlı ile İngiltere'yi tam karşı cephelere itti."

Bugün hala oynı oyunun peşinde değiller mi?

Osmanlı'nın çöküşünde İngiltere'nin rolünü soran gazeteciye; "Yıkılışın asıl sebeplerinden biri İngiltere'nin Osmanlı ile Rusya'yı karşı karşıya bırakmasıydı. İngilizlerin 1875'te Ruslar lehinde değiştirdiği dış politikayla Osmanlıyı çöküşe götüren 93 Harbi yaşandı. Bu harp, Osmanlı tarihinin en büyük facialardan birisiydi." cevabını verdi.

93 Harbi, Abdülhamid'in tahta çıkışından hemen sonra,  1877 - 1878 yılında yapıldı.

Bu savaşta hem Balkanları hem de Erzincan'a kadar Kuzey Anadolu'yu ve Van da dahil Doğu Anadolu'yu kaybettik.

Bell'in faaliyetleri fark edilip edilmediğini soran gazeteciye Ajan Bell'in, arkeolog kimliğiyle seyahat ettiğini, Türk devleti ona koruma maksatlı bir asker verdiğini ama ne yaptığını tam olarak ortaya çıkaramadığını belirtir.

İngiliz ajanları, İngiliz istihbarat servisinin özel bütçesi ile insanlara rüşvet vererek bilgi topluyorlardı. En ücra köylere kadar ulaşan ajanlar en küçük kabilelerin bile etnik kimlikleri ve politik duruşları kaydediyorlardı.

Din adamları ve Vehhabilik akımı, 19. asırdaki İngiliz istihbarat ağının neresindeydi? sorusuna Prof. Taha Niyazi Karaca; "Müslüman din adamlarından bazılarının o yıllarda İngilizlerin emelleri doğrultusunda hareket ettikleri görülmekte. Vehhabilik cereyanının ortaya çıkışı 1740'lara kadar gidiyor. Ancak Vehhabiler Osmanlının yıkılış safhasında İngiltere'ye çok yakın duruyorlardı.

Anlaşmalar yaparak İngilizlerden yardımlar alıyorlardı. Bu devirlerde İngiliz istihbaratı, Vehhabi aşiretlere yüksek meblağlarda altın aktarıyordu. Daha sonra Şerif Hüseyin'e karşı Suudilerin desteklemeleri bu minvalden yapılan işlerdi." şeklinde görüşünü belirtmektedir, 7 Ocak 2019 tarihli Türkiye Gazetesi'nde.