Matlenir… Bir Alman… Çayeli - Madenli Bakır İşletmeleri Müdürü… Maden mühendisi…

Yıl 1987 - 1990 arası…

Sabahın erken saatlerinde iş tulumuyla dairesine gelir, dairede memurların yapacaklarını hazırlar,-o günlerde- 800 metre derinliğe iner, işçilerin çalışacakları makinaları elleriyle ayarlar, işçiye teslim eder.

Prensipli birisidir Matlenir. İşinden hiç taviz vermez.

Bir olay anlatılır, Çayeli - Madenli’de; “Madende işçilerin gece vardiyasında, madenin girişine her gece aralarından bir bekçi seçerler. Diğerleri uyur, birkaç saat. İş aksar.

O gece bekçilik yapan işçi de yorgunluğa dayanamaz, o da uyur.

Matlenir teftişe gelir. Belki de düzgün gitmeyen bir şey varsa onu düzeltecektir. Bir de ne görsün, işçiler uyuyor. Fotoğraflarını çeker. Seslenmeden gider.

Ertesi günü her birini çağırır. ‘Dün gece ne yaptıklarını sorar, her birine.’

Hepsi de çalıştıklarını söylerler.

Masasındaki sumen altındaki fotoğraflarını çıkarır. ‘Peki bu ne?’

Şaşırır kalırlar.”

Matlenır hepsini de işten çıkarır. Araya -hatırı sayılır- Belediye Başkanı girer. Hiçbirini işe almaz.

Alman milliyetçisidir aynı zamanda. İki gömleği varsa, birini yıkar, diğerini giyer.

Ne zaman Almanya'ya giderse oradan alır yeni gömleğini.

Onun felsefesine göre; “O gömleği Almanya'dan almazsa, gömleği üreten fabrika kar edemez, fabrika kar edemeyince işçiler işten çıkarılır, ekonomi çıkmaza girer.”

Matlenir; “belki de kendi çocuklarının, torunlarının geleceği zora girer” diye düşünür.

Biz de Matlenır’ı örnek alıp, Türk ürünlerini kullanmalıyız, biraz pahalı olsa bile!..

Hiç olmazsa yurtdışına döviz ödemek zorunda kalmayız.

Yabancı ülkelerin ürettikleri daha mı iyi?

Yabancı ülke ürünlerini kullanmak, o ülkeye yardım etmek değil midir?

Bir ekonomist;

“Uluslararası iktisat diyor ki, faiz ekonomilerin kötü gidişinden ortaya çıkan bir olgudur.

‘Faizin sebebi nedir o zaman?’

 ‘Üretimsizlik,’ diyor.

‘Neden,’ diyorsun?

 ‘Üretim yapamadığın zaman, para kazanamazsın, borç alırsın. Borç alırsan faiz ödersin. Faiz ödeyenin iki yakası bir araya gelmez!” diyor. Bizde de böyle mi oldu acaba?

Doların değerli oluşunu;

Arkasında Hollywood gibi muazzam bir ihracat potansiyeli var.

Arkasından Pentagon gibi, 12,000 km, güdümlü, dünyada 950’ye yakın üssü bulunan büyük bir ordudan geliyor.

Washington gibi arkada muazzam bir protokol dili var. Arkada bir ekip var, yani.

Paranızın gücü, nasıl üretim gücünden geliyorsa, itibarsızlığı da buradan gelir.

Peki, çözüm ne?

Birincisi felsefeden gelir. Felsefe deyince bazen yanlış anlaşılıyor. Serbest düşünce iklimini oluşturacaksın. Başka bir şey yapman gerekmiyor.

Bu olmadan hiçbir şey olmuyor.

Serbest düşünce iklimini, tarih boyunca hiç kimse başaramamış.

Arkasından teknoloji, arkasından para gelecek, arkasından hukuk, sanat ve kültür gelecek."

Başarabilenler de “süper güç” olmuşlar. Teknolojinin en alasını kullanıyorlar. Yetişebilmek mümkün değilmiş gibi gözüküyor.

Bu yazıyı yazarken, belli ki Amerika’nın “yapay zekâ” desteğiyle İsrail, Hamas lideri İsmail Haniye’yi şehit etti.

Bu konuda “sağduyulu” hareket etmeli, milli çıkarları ön planda tutmalıyız!..