Uzaylıların, dünyalılardan farklı yeteneklere sahip olduğunu artık biliyoruz. Talas'a yerleşen Uzaylı ailenin Mühendis babası Mehmet, şu notu bırakır:

"Sevgili iş arkadaşlarım, Şimdiye kadar olanları, kim olduğumuzu öğrenmiş olmalısınız. Detaylara girmeyeceğim. Özveri ve dürüstlükle çalıştığımı hepiniz biliyorsunuz. Yalnız sizin akıl erdirmekte zorlandığınız bazı hususları açıklamam gerektiği düşüncesindeyim.

Müşteri gibi bize gelen İtalyanların kötü niyetlerini düşünce okuma sistemim sayesinde kolayca anladım. Zaten karşıma gelen her şahsın gerçek talebini hemen öğreniyordum.

Meral Hanım'ın benin odamdan çıkışını göremeyişinde ise ambalaj ve paketleme bölümüne ışınlanarak gitmiştim. O haklıydı. Kapıdan, yanından geçmedim. İlk defa bu hususta size yalan söylemek zorunda kaldım. Üzgünüm.

Makam aracı ve şoföre sıcak bakmamam ise trafiğe takılarak zaman kaybetmeye tahammülüm olmayışındandır. Anında, çay molası arasında bile Türkiye’nin her tarafına ulaşabilecek biri için bu durum normaldir herhâlde. Bilerek, isteyerek kimseyi üzmemeye gayret ettim.

Fabrika için imkânlar ölçüsünde yapılabilecek en uygun projeleri üretmeye çalıştım.

Artık ebediyen ayrılıyoruz. Yanımda anı olarak sadece çok sevdiğim bir Türk bayrağı götürüyorum.

Hepinize saygılarımı sevgilerimi sunuyorum. Unutmayalım başarılı olmanın yolu mutlu çalışanlar, dürüst yönetim, kaliteli üretimdir.

Sizleri unutmayacağım. Bilmeyerek, istemeyerek üzdüğüm kırdığım şahıslar varsa haklarını helal etsinler. Hoşça kalın.

Arkadaşınız Mehmet Yılmaz."

Arglılar, kişilere isim verirken kendi dillerinde bir isim ve bir “kod numarası” verirler. Örneğin, Sut 92119, Cek 73493 gibi.

Dünya gezegenine gelirlerken, tanınmamak için uyum sürecinden geçmişlerdir. İsim ve soyadı kullanmaya başlamışlardır. Vücut yapıları da insanlara benzer hale gelmişlerdir.

Abdullah Ayata Bey'le görüştüğümüzde, kitabı yazmaktaki ülküsünün gençlere öğüt vermek olduğunu söylemişti. Özellikle Arglıların “iç okuma” yetenekleriyle insanların “ikiyüzlü oldukları” eleştirilmektedir.

Dünya'nın baş döndürücü teknolojiye rağmen, henüz “ilkel durumda” olduğu vurgulanmaktadır. Demek ki dünyadaki teknoloji “ışınlanma” gibi hıza erişilecektir. Tıpkı Hz Süleyman'ın Belkıs'ın tahtını saniyeler içerisinde yanına getirdiği gibi!..

Kayserili bir kız çocuğunun bir paylaşımında, ailesinin  Avrupa’dan çok sevdiği Türkiye'ye temelli gelişi ile beklemediği durumu paylaşmış. Sanki uzaydan gelmiş gibi!..

Amca oğlunun ev tutmaya yardımcı olmasını istemiş. Teyze kızından,  perdeci bulmasını istemiş,  perde diktirmek için. Sonradan akrabalık için değil komisyon için yardımcı olduklarını öğrenmiş.

Kul hakkı kalmamış bu memlekette. Herkes, herkesin sırtından en kolay şekilde çıkar elde etme derdinde.

Akrabalıklar, kardeşlikler, arkadaşlıklar dahi çıkar için kurulmaktadır.

Avrupalı kızın düşüncesi böyle!..

Ayata’nın Toroslar’ın Cinleri adlı fantastik bir romanı daha vardır. O da ilginç bir roman.

Şimdi onu okuyorum.

Siz de okuyun!.

Tavsiye ederim.