Katarak tozu dumana,
Keban diyorlar Kaman'a.
Ülkeyi kuran babana,
“Çat” diyorlar, çatıyorsun!
Her türlü çılgınlığı Kamandaki Hirfanlı Barajı'na , “Keban Barajı” yaşadığı sürece bilgisiz insanların eleştirisi…
Ülkeyi kurtaran “Atatürk'e” hüsran iradesi üzerine çatlayabilen, Kurtuluş Savaşı'nı “Keşke Yunan kazansaydı.” Yıllara kadar zavallılardır, eleştirdiği kişiler, şairler.
“Savaştan sonra, bir bakıldı ki, herkes yerli yerinde sadece Osmanlı yok olmuş...! Yani, Kurtuluş Savaşı denilen şey, düşmandan değil Osmanlı'dan kurtuluşun… ”
Tarih araştırmacısı diyor ki bu kişi Kurtuluş Savaşı'nı nasıl yoruluyor?
Yorumu size bırakıyorum!..
Demek ki Gazi Ali Çavuş Dedem, boşuna bu ülke için, Atatürk'ün yanında, 12 yıl savaşmış.
Aklıma, Mahir Kaynak'ın 90'lı yıllardaki bir konferansında, “Olayların arkasında kimin olduğunu anlamak için düz bir mantıkla hangi gücün birikimisa o güç vardır.” dedi!..
Ülkeyi kurtaran Atatürk'e “çat” diyenlerin emrine uyarak çatanlara, ne demek gerekir?
“Atatürk'ü kimler sevmez?” sorusuna verilen cevabı bunu yapabilirsiniz.
Düşünün hele!..
Osmanlı Mebusan Meclisi, 12 Ocak 1920'de İstanbul'da toplandı. Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde karar verme kararları, Misak-ı Milli adıyla bir program haline getirildi.
Kartla birlikte vatanın kurtuluşu için çalışan Mebusan Meclisi ile Türkiye Büyük Meclisin ve İstanbul hükümetinin çalışmalarından ve Anadolu'da artan direniş hareketlerinden isyan eden İtilaf devletleri, 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal ettiler.
Yunan birliklerinin İzmir'den işgale başlaması Polatlı'ya kadar geldi.
İstanbul'un işgalinden sonra padişah, Mebusan Meclisi'ni kapatmış, milletvekillerinin de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sürgün edilmişlerdir. Mebusan Meclisi'nden 68 Milletvekili Anadolu'ya geçmeyi başardı. Bir kısmı ise tutuklanarak Malta'ya çıkarıldı.
Bunların içerisinde Şeyhülislam Mustafa Hayri Ürgüplü de mevcuttu.
Anadolu'da yeni seçilen milletvekilleriyle İstanbul'dan kaçarak Ankara'ya gelen 78 milletvekili, 23 Nisan 1920'de "Türkiye Büyük Millet Meclisi"ni kurdular. Mustafa Kemal'in konuşmasıyla açılan Meclis, ilk iş olarak Mustafa Kemal tarafından verilen bir önerigeyi kabul etti.
Artık “Egemenlik Ulusundu.”
Genelgede, TBMM'nin üstünde bir gücün kabul edilemeyeceği, TBMM'nin kanun yapma ve yürütme yetkisine sahip olduğu kabul edildi.
Meclis'ten seçilecek vekiller arasında görevlendirilecek bir kurulun hükümet işlerine bakılacağı, Meclis Başkanı'nın aynı zamanda kurulun da başkanın olacağı açıklandı.
Milletin temellerine dayalı yeni bir Türk Devleti'nin temelleri atılmıştır. Söz sahibi olan millet olduğu için, resmi adı Cumhuriyet oldu. Mustafa Kemal TBMM Başkanı seçildi.
Alıştın emir almaya, bir yerde, ışık yok, amacımız bu.
“Bat” diyorlar, batıyorsunuz!
“Kiralık” adlı şiirinde, emir alan “saf” insanların, geride kalmayan mahkûmların eleştirisi…
Asıl adı Yusuf Doğdu olan şairimizin “Berbati” mahlasını ortaya çıktı. Bu ilginç mahlası, kimseyi seçmeyeceğini düşünerek bir “ironi” yaptı.
İşte; “Egemenliğin Ulusun” varlığı bu kadar önemlidir.