HASBİHAL

Hikmet; ölçüp tartabilme kudretidir. Hastalığı ölçüp tartabilene Hikmet kelimesinden Hekim, maçı ölçüp tartabilene Hakem, olayları kişileri ve davayı ölçüp tartabilene de Hâkim denilir. Lokman Aleyhisselam hikmet verilen bir insandı onun için birçok şeyi ölçüp tartmaya vakıftı.

Eski aşçılarımız aynı zamanda birer hekimdi. Gastronomi tıbbın yan bir dalı gibidir. Aşçılar gündelik kullanılan bitkileri Allah’ın hangi işlevler için yarattığını eczacılar gibi bilir ve o minvalde yemek pişirirlerdi.

Bu yazımda hiç duymadığımız otların hangi işlere vesile olduğundan değil elimizin altında olan bitkilerin ne işe vesile olduklarından bahsetmek istiyorum.

PATLICAN:

En sevdiğim sebzelerdendir. Ama ne zaman şifalı kadim bitki kitabı açsam en çok canımı sıkan başlıklardan birisi patlıcan olmuştur. Bunun için patlıcandan başlamak istedim. Kendisinden covid den kaçar gibi kaçmak lazım özellikle almıyorum ama yemeğine denk gelirse de yiyorum.

İbni Sina Kanun adlı tıp kitabında patlıcan hakkında cildin rengini bozar. Cüzzam ve sertlik meydana getirir. Karaciğer ve Dalakta tıkanıklıklar oluşturur, demiştir. İbni Sina Kanun sy:139

Zararlarını saydıktan sonra İbni Cevzi Siyah ve beyaz olmak üzere ikiye ayrılır. Isıtıcı bir özelliği vardır. Beyaz olanı daha kötüdür, demiştir. İbni Cevzi mead sy:197

Baş dönmesine ve göz kararmasına sebep olur. İlhan berk otlar sy:87

Pek tüketilmemesi gereken sebzelerdendir ama bir şekilde hayatımıza girmiştir. Soğuğa diğer sebzelerden daha dayanıklı olduğu için başa gelen musibetler atlatılır anlamında acı patlıcan kırağı çalmaz denilmiştir. Birçok şehirde de Balcan ismi ile meşhur olmuştur. Balcan kebabı meşhurdur.

SOĞAN:

Isıtıcı bir maddedir. Enfeksiyonla mücadele eden doğal bir antibiyotiktir.

Suyunun iltihaplı yaraların iyileşmesinde vesile olduğu gözlemlenmiştir. Soğan suyu ve bal içilirse bademciklere iyi gelir. Cinsel gücü artırır, reglin sökülmesinde fayda sağlar. Köpek ısırmalarına iyi gelir. İbni Sina sy:129

Zehirlenmenin oluşturduğu gazları giderir, kusma ve mide bulantısını giderir (başka memlekete giden büyüklerimiz o memlekete vardığında ilk önce soğan yerlerdi galiba o hava şartlarına vücudu alıştırmak ve mide sorunu yaşamamak için) mideyi güçlendirir, zihni hareketlendirir.

Çok yenmesi: unutkanlık yapar ve baş ağrısına vesile olur. (Bitkiler genelde farklı farklı faydalıdır ama filan bitkinin faydası var diye çok yenilirse çok yenmesi de faydalı olur anlamına gelmez, hep bir denge içinde olmalıdır. Halk tabiriyle garelinde kullanmak gerekir.)

Peygamberimiz Soğan ve Sarımsağın pişirilerek yenilmesini tavsiye etmiştir. Cevziyye sy:197

Yemeklere tat vermesinden dolayı gittiği her yerde saygıyla karşılanır. Ama hep soğanın yanında sarımsağın da ismi geçmiştir. Mutlu zambakgiller ailesindendir. Köylü dostudur, fakir fukaranın en iyi arkadaşıdır. Zazaların çarşıda gördükleri soğana bakmaktan kendini alamadıkları için âşık oldukları söylenilir. “Çarşıda gördüm bir Zaza, âşık olmuş basala” (soğana) sözü meşhurdur.

SARIMSAK:

Mitologlar Askleipos’un onu yeryüzüne indirdiğine inanır. Yani Yunanlılar sarımsak insanlık için tanrıların bir bağışıdır derler. Biz de Allah’ın kullarına bir ikramı olduğunu kabul ederiz. İçimizde her gün çiğ bir sarımsak yutan insanlar olduğu gibi bol sarımsaklı yemeklere rağbet eden insan sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.  Hatta Allah Kuran’da yahudilere her gün Cennetten yemek göndermiş (deveyi uçuruma (yar’a) iten bir tutam ot derler ya, onlar biz illa soğan sarımsak isteriz demişler. Bkz; Bakara suresi 61.Ayet) halk arasında kursak kavurgasını ister derler ya öyle olmuş.

Her zaman bir avuca sığacak büyüklükte ağırbaşlı sessiz dışarıdan bakıldığında kat kat kale duvarı gibi duran, sakin kişiliğini hemen ele vermeyen bir yapısı vardır. Yeryüzünde hangi bitki önce kokusu ile ön plana çıkar desek galiba sarımsak ilk sırayı alır.

İyi bir antibiyotik olmasının yanında Avrupa Folklorunda Vampir kovucu olarak da şöhret kazanmıştır.

Seyrek olanı lezzetli olduğundan da sıkı fıkı dostluklar bozulmasın diye sarımsağın seyreği iyi olur tabiri vardır.

Tarihte sarımsak seven meşhurlar olmuştur 4. Henry’nin sarayda olup olmadığı saraydaki sarımsak kokusundan anlaşılır demiş avrupalı tarihçiler. Dünyadaki bu ününden dolayı Osmanlı mutfağına elini kolunu sallaya sallaya girmesine sebep olmuştur.

Üşüyenlere faydalıdır, tıkanıklıkları açar, balgamı söker.

Çok yenilirse: Baş ağrısı yapar, susuzluk oluşturur, zihni zayıflatır, göze zarar verir.

ZEYTİN (ZEYTİNYAĞI)

Onu övmeden nasıl geçelim ki peygamberler bile övmüşken? Dünyada birçok meyvenin adı zaman içinde kaybolma ihtimali varken ismi unutulmasın diye kutsal kitaplara girmiş hatta Allah’ın da bizzat isimlerine yemin ettiği meyvelerdendir.

vet-tini vez-zeytun” İncir’e ve Zeytin’e yemin olsun.

Allah yarattığı bir şeye yemin ediyor. Kullar kendilerince şerefli gördüğü şeylere yemin ederler, namusuma, dinime,  kitabıma gibi yeminler olur lakin! Fıkıhçılar der ki; yemin sadece ve sadece en kutsalın ismine yapılandır. Yoksa dinen yemin olmaz, onun için sadece Allah’a yemin edilir ve yemin tutulmaz ise en kutsala yemin edildiği için bunun mutlaka cezası vardır. (On fakir yedirilecek yahut giydirilecek ya bir köle azat edilecek bunlara gücü yetmeyen ise üç gün oruç tutacaktır. Maide Suresi 89. Ayet) Çenesine sahip olmayanın cezasıdır bu.

Allah yemin eder mi der isek evet kitabında yarattıklarından birkaç şeye yemin etmiştir. Yemin edilen şeyler yaratılanlar içinde hakkında yemin edildiği için ön plana çıkmış şeylerdir. Özellikle iki meyveye yemin etmişse bu meyveler ardında en ön planda olmaz mı?

Hazreti İsa çile çektiği o yıllarda kederli günlerinde Zeytin Dağı ile Kudüs arasındaki Zeytin ağaçlarının bulunduğu Cismani Bahçesi’nde gezmiş, (hatta şu an bu bahçe koruma altında iki bin yıllık zeytin ağaçları var kuruyan dallarından katedrallere tesbih yapıyorlar.) Zeytin ağaçları peygambere sırdaşlık etmiştir. Zeytin hakkında müstakil eserler yazılsa yeridir.

Kahvaltının olmazsa olmazlarından olmalıdır.

Araplar kahvaltıda süzme yoğurda biraz tuz ve nane ekleyip üstüne bolca zeytinyağı eklerler ve bu kahvaltının olmazsa olmazlarındandır. Salataların üzerine dökülür, hatta kahvaltılarda bir tasa konulup az baharatla birkaç damla da limonla ekmek katık niyetine batırılır.

Ege insanı zeytinin kıymetini fark ettiği için zeytinyağı tüketme bahanesi ile türlü türlü zeytinyağı yemekler ve mezeler geliştirip dünyaya zeytinyağlı yemeklerde nam salmışlardır.

Marketlerde zeytinyağları üzerinde Sızma ve Riviera yazar sızma olanlar salatalar ve kahvaltıda tüketmek için asit oranı düşük olan yağlardır. Rivieralar ise zeytinyağlı yemekler içindir.

Vücudu güçlendirir, zindelik verir, her gün kullanılırsa vücuttaki kılları korur.

Uyuzun kaşıntısına iyi gelir körlük üzerine etkisi olur ödemi giderir mide için iyidir. Bağırsakları yumuşatır ve zehrin etkisini keser.

Hadiste : “zeytin yağı yiyin ve onunla yağlanın o mübarek bir ağaçtandır.” Hâkim ( hadis sahihtir.4/122)

Zeytinden bahsedilir de incirden bahsedilmez mi?

İNCİR:

Hikâye:

Kâtip Çelebi; Âdem Aleyhisselam cennetten inince mahrem yerim gözükmesin diye incir yaprağını örtünme ihtiyacını karşılamak için kullandığı için başka ağaçlar önce yaprak sonra meyve çıkarır. İncir ise önce meyve sonra onu saklayacak yaprak çıkarır olarak nitelemiştir. Denilir.

Eskiler fırında mis gibi tereyağı ile kavrulmuş ya da sütle mayalayıp farklı farklı incir tatlıları yapmışlardır.

Cennet meyvesi olarak da geçer.  Peygamber efendimiz “cennetteki meyvelere en çok benzeyen bir meyve deseniz incir derdim” buyurmuştur.

Böbrek ve idrar yollarına faydası vardır. Basura ve eklem şişliklerine faydası olduğu da peygamber ağzından çıkmış sahih en kıymetli bilgilerdendir. Karaciğer ve pankreas tıkanıklıklarını açar.

Kuran’da Zeytinle beraber İncirin yan yana anılması bazıları için ikisinin beraber yenilmesinin daha da güzel olacağı anlayışını ortaya çıkarmıştır. Kuru incirler akşamdan hakiki zeytinyağı dolusu bir tasın içerisinde bekletilir, sabahları doğal şifa niyeti ile vücuda alınması tavsiye edilmiştir.

Taze ve kuru incirin sara hastalıklarına da iyi geldiği beyan edilmiştir. Lüzumsuz tartışmalar için İncir çekirdeğini doldurmaz denilmiştir. İncirin zaten çekirdeği yoktur sizin de zaten sorununuz yok o halde neden tartışırsınız denilmektedir.

AYVA:

Ağır başlı, çok sessiz, başı yukarıda şayet Ayva bir insana dönüşse galiba İstanbul beyefendisi olurdu. Mutfakta birçok halde görülebilir: közde pişirilmiş hali, hoşafı, dolması, reçeli apayrı bir tattır.

Boğazı temizler, kalbi kuvvetlendirir.

Nesai’de geçen bir sahih rivayette Peygamberimiz elindeki Ayvayı Ebu Zer’e verdi ve “Ebu Zer! Onu al, o kalbi güçlendirir, insanı ferahlatır, göğsün üzüntüsünü (ağırlığını) giderir” buyurmuştur.

Bağırsak yaralarına iyi gelir, sindirimi hızlandırır, karaciğer ve mideyi güçlendirir.

İbni Sina çekirdeklerini çıkarıp ayvanın çukurunun hakiki balla doldurulup sonra da köze yatırılarak pişirilmesinin çok faydalı olduğunu söyler.

Nefes darlığı ve astıma iyi gelir, akciğer bronşlarını yumuşatır.

Hikâye:

Lokman Hekim bir kızı sayrı rahatsızlığından dolayı bir türlü iyileştiremez. Sonra kızın iyileştiğini duyunca merak içinde yanına gider, nasıl iyileştiğini sorunca, kız: ayva yedim der Lokman Hekim elinin altında olan ama gözden kaçan ayvaya çok kızar ve suyun kurusun! Diye beddua eder. O duadandır ki ayvanın suyu olmaz demişlerdir.

Ayva susuz olduğu için boğazdan kolay geçmez bundan dolayıdır ki zorlu işlere girip zorlanan kişiler için  “ayvayı yedi” tabiri kullanılır.

Denemek lazımdır ki; ince dilimlenmiş ayvaya bolca limon suyu ve tuz ile kolayca yenilen bir çereze dönüşür.

Yazımızdaki Tıbbi Tavsiyeler İbni Sina’nın Kitabul Kanunundan ve İbni Kayyım Cevziyyenin Zadül Mead adlı eserindendir. İlhan Berk’in şiirleri yanında Şifalı Otlar kitabı da faydalandığım eserler içinde gayet keyifli bir anlatıma sahiptir.

Bu haftada muhabbet tadında bir Hasbihal olsun istedim, saygılarımla…