Miladi 571… Mekke… Rebiül Evvel Ayı… 12. gece…  Tan yeri ağarırken… Kainat nura gark oldu.            

Çünkü O; ‘âlemlere rahmet olarak´ (Enbiya 107)gönderdi, sadece dünyamız için değil. Varsa diğer gezegenlerdeki, galaksilerdeki, paralel evrenlerdeki özellikle akıl sahibi olan meleklere, cinlere ve insanlara rahmet olarak gönderilmiştir.

Bir kavme, bir zamana değil bütün insanlara gönderilmiştir. ‘‘Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik, fakat insanların çoğu bilmez.´´ (Sebe´  28)

* * *

 TGRT Televizyonu ve Türkiye Gazetesinde ‘Kutlu Doğum Haftası´nın 19 ile 26 Nisan tarihine sabitlenmesinin FETÖ´nün bir projesi olduğu yayınlanmıştır, haklı gerekçelere dayanarak! İslam´da mübarek gün, gece ve kandiller kutlanırken hep ‘Hicrî Takvim´ kullanılır. ‘Kutlu Doğum´ neden Nisan ayına sabitlenmiştir? Diyanet´imizin bu yanlışı hemen düzeltmesi gerekir. Hicrî Takvime göre Rebiül Evvel ayı´nın 12 sine denk gelen hafta ‘Kutlu Doğum Haftası olarak kutlanmalıdır.

 * * *

Peygamber Efendimiz (SAV) her konuda örnek, her konuda rehber bir kişi idi. ‘´Yemin olsun, Allah´ın Resulünde, sizin için, Allah´ı ve ahiret gününü arzu edenlere, Allah´ı çok  ananlara güzel bir örnek vardır..´´  Bu ayette bütün insanlık için Peygamberimizin hem sözleriyle hem de davranışlarıyla örnek bir insan olduğu vurgulanmıştır.      

Peygamberler, bizler gibi bir beşer (insan) olarak yaratılmışlardır. Onlar da doğar, büyür, yer, içer ve vadesi yettiğinde ölürler. Peygamberlerin biz insanlardan farkı, seçilmiş olmalarıdır. Onlar; hiçbir insana verilmemiş olan Allah´ü Teâla ile, melekleri vasıtasıyla, doğrudan iletişime girmeleridir. Allah´tan aldığı emirleri insanlara iletmeleridir. Bu yüzden kul ile Allah arasında iletişimi sağlayan yegâne varlıklardır. De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin." (Kefh 110)

Güzel ahlâk üzerine gönderilmiştir. Çünkü O, örnek bir kişidir. Kıyamete kadar sürecek son dinin peygamberidir. Öyleyse bu dinin kıyamete kadar bozulmaması gerekir. ‘´Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.´´ (Kalem 4)

´´ Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah´ta pek güzel bir örnek vardır. Allah´a ve son güne ümit besler olup da Allah´ı çok zikreden kimseler için.´´ (Ahzab 21)

Kur´an bu dinin bir anayasa kitabıdır. Bütün konuların Kur´an´da yer alması mümkün değildir. Onları açıklaması, uygulaması peygamberlere verilirmiştir. Peygamberimiz (SAV) Kur´an´ı en iyi açıklayan, yorumlayan ve uygulayandır. Örneğin; ‘´ Hem namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.´´ (Bakara 43) ayetindeki ‘namazı nasıl dosdoğru kılacağımızı, zekâtı kimlerin ne miktarda vereceğini, nasıl rükû edeceğimizi bize bildiren Peygamberimiz (SAV)´dir. 

´´Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur´ân´ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler.´´ (Nahl 44)

Haram ve helalı İlahî vahiyle bilme, bildirme özelliği vardır. Çünkü Peygamberimiz (SAV) Allah´tan aldığı Kutsî hadislerle hüküm vermektedir. Allah O´na o yetkiyi vermiştir. Yanlış hüküm verse hemen uyarılmaktadır. ´´Ey iman edenler! Allah´a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah´a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.´´ (Nisa 59)

Peygamberimiz (SAV) mü´minlere kendi nefislerinden daha yakındır. Sıkıntıya düşmelerini istemez. Mü´minlere şefkatli ve merhametlidir. ´´Ant olsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şefkatlidir.´´ (Tevbe 128)

Gaybı bilmediği, gaybdan vahiyle haberdar edildiği şu ayetle belirtilmiştir: ‘´İşte bunlar gayb haberlerindendir. Bunları sana vahiyle bildiriyoruz. Bundan önce bunları ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, akıbet muhakkak muttakilerindir.´´ (Hûd 49

O´nun en büyük mucizesi Kur´an-ı Kerîm´dir. ´´Ey Muhammed! De ki: "Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur´ân´ın benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine yardımcı olsalar bile, yine onun bir benzerini meydana getiremeyeceklerdir." (İsra 88)

´´Yoksa "onu kendi uydurdu" mu diyorlar? O halde sen de onlara de ki: "Haydi siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin. Allah´tan başka çağırabileceğiniz kim varsa onları da yardıma çağırın. Eğer doğru söylüyorsanız" (bunu yaparsınız). (Hûd 13)

"Onu o (peygamber) uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Haydi siz de onun gibi bir sûre getirin ve Allah´tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onu da yardıma çağırın. Eğer sözünüzde sadık iseniz (bunu yapın). (Yunus 38)

Peygamberimiz (SAV) da kendi dilinden; ´´Peygamberlerden hiçbir peygamber yoktur ki ona mucizelerden (kendi zamanlarındaki) insanların inandıkları kadar verilmiş olmasın. Mucize olarak bana verilen ise, ancak Allah´ın bana vahyettiği (Kur´an-ı Kerîm´dir. Bundan dolayı kıyamet gününde ben peygamberlerin en tâbii bulunanı olacağımı ümit ederim.´´ (Buhari, Fedâilü´l Kur´an 1; Müslim, İmân 239

Peygamberimiz (SAV) Allah´ın izniyle bütün mü´minlere kıyamet günü şefaatçi olur inşallah.