Bugün bir parça edebiyat hakkında yazmak istedim. Edebiyat, toplumları anlamamızın temel taşlarından biridir. Ben de bu temel taşlardan birini, büyüdüğüm topraklardan olan Kazakistan’ın edebiyatını ele almak istedim.

Kazakistan edebiyatı, halkın tarihini, kültürel kimliğini ve toplumsal değerlerini yüzyıllar boyunca sanat yoluyla yansıtan, derin ve zengin bir edebi gelenek olmuştur. Tarihi boyunca sözlü ve yazılı kültürün harmanlandığı bir yapıya sahiptir. Kazak edebiyatının temel temalarını Kazak halkının yaşam biçimi, dünya görüşü, bağımsızlık mücadelesi ve manevi değerleri oluşturmaktadır.

Her edebiyatın temeli sözlü başlamıştır. Kazak edebiyatı da diğer edebiyatlar gibi sözlü gelenekle başlamıştır. Sözlü edebiyat esasen, toplumun hafızası ve kimliğini koruma aracı olarak kullanılmıştır. Destanlar, halk hikâyeleri, masallar ve “aytıs” adı verilen şiir yarışmaları bu dönemin önemli unsurlarıdır. Bu eserler, Kazak halkının inançlarını, yaşam mücadelesini ve kültürel değerlerini kuşaktan kuşağa aktarmıştır. Alpamıs Batır ve Koblandı Batır gibi kahramanlık destanları, halk masalları ve aytıs yarışmaları bu dönemin dikkat çeken örnekleridir.
19. yüzyıla geldiğimizde, Kazaklarda yazılı edebiyatın önem kazanmaya başladığını görmekteyiz. Bu dönemde, halkın sosyal sorunları, kültürel kimlik arayışı ve bağımsızlık düşüncesi gibi konular işlenmiştir. Klasik edebiyatın en önemli temsilcisi ise Abay Kunanbayev (Kunanbayulı)’dir. Abay, felsefi şiirleri ve halk hikâyelerine dayalı düzyazılarıyla Kazak edebiyatında büyük bir izler bırakmıştır. Kazak halkına ahlaki ve felsefi öğütler veren en bilinen eseri ise “Kara Sözler”dir.

Kazak kültürü ve eğitiminde önemli katkılar sağlayan Şokan Valihanov ve Ibıray Altınsarin gibi isimleri de unutmamak lazım. Günümüz Kazak eğitim eğitim sisteminin kilometre taşlarından olan bu isimleri başka yazılarımda ele alacağım.  

20. yüzyılda ise Kazakistan’ın Sovyetler Birliği dönemindeki edebiyatı, sosyalist gerçekçilik akımının etkisi altında şekillenmiştir. Eserlerde işçi sınıfının mücadelesi, kolektivizasyon ve sosyalist idealler öne çıkmıştır. Ancak bu dönemde birçok Kazak yazar baskılarla karşı karşıya kalmıştır. Buna rağmen, bazı yazarlar ulusal kimliği koruyan ve toplumsal gerçekleri ele alan önemli eserler üretmiştir. Mukhtar Auezov, Abay Yolu adlı romanıyla Kazak halkının tarihini ve kültürel dönüşümünü anlatırken, Sabit Mukanov da halkın günlük yaşamını ve toplumsal sorunlarını eserlerinde işlemiştir.

Kazakistan 1991 yılında Sovyetler Birliğinden ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte Kazak edebiyatı daha özgür ve çeşitlilik gösteren bir yapıya kavuşmuştur. Milli kimlik, bağımsızlık mücadelesi, modernleşme ve toplumsal dönüşüm temaları yoğunlukla işlenmiştir. Bu süre zarfında ise modern yazarlar ortaya çıkmıştır. Bir yandan Kazak halkının tarihi ve kültürel mirasına bağlı kalırken, bir yandan da çağdaş sorunları ve bireysel özgürlükleri eserlerinde ele almışlardır.

Olcas Süleymenov, Mukagali Makatayev ve Abiş Kekilbayev bu dönemin önemli yazarları arasındadır.

Kazak Edebiyatının en önemli beslendiği şey ise Bozkırın ruhu ve doğa sevgisi, Kazak halkının yaşam tarzını ve kültürel mirasını yansıtan önemli bir tema olmuştur.

Kısaca Kazakistan edebiyatı, derin tarihi kökenleri ve zengin tematik çeşitliliğiyle, Kazak halkının kültürel mirasını yansıtan önemli bir sanat olduğunu görebiliriz. Sözlü gelenekten yazılı edebiyata uzanan bu süreçte, halkın yaşantısı, mücadeleleri ve hayalleri edebiyat aracılığıyla aktarılmıştır. Bağımsızlık sonrasında daha özgür bir ortamda gelişmeye devam eden Kazak edebiyatı, hem geleneksel değerleri korumakta hem de modern dünyanın sorunlarını ele almaktadır. Bu edebiyat, bölgenin kültürel çeşitliliğini ve kimliğini anlamak için önemli bir kaynak olmaya devam etmektedir.