Şair Ahmet Muhip Dıranas´ın da vurguladığı ne tam karamsarlık ne de tam umuttur:
Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze, inceden.
Yahya Kemal´de bazı gazetecilerin manşetinde kendini hissettiren kar esaretini adeta terennüm eder:
Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu;
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.
Fakat oldum olası kar bizleri üşütse, hareketsiz bıraksa, bazen de korkutsa da diğer mevsimlerden farklı da olsa sevilecek pek çok yanı vardır.
Karı kıştan ayıramazsınız. Kış mevsiminin bir ürünüdür kar. Kar yağdığında çirkin görünen pek çok şey beyaza bürünür. Beyaz demek; saflık, temizlik ve bereket demektir. Nerden bakarsanız bakınız. Kışı gelip çatınca havalarda oluşan mikroplar karla kırılır. Hastalıklar da bir bakımdan önlenmiş olunur. Kışın dikkat edilmezse, önlem alınmazsa üşütme ile başlayan, grip, farenjit, solunum yolları hastalıkları riski vardır. Hipertansiyon, kalp hastalıkları, şeker hastalığı gibi diğer kronik hastalıklar da kış aylarında kontrolden çıkmaya eğilimli olduğunu hekimler belirtiyor.
Kar, özellikle de az yağmur yağışları nedeniyle ihtiyaç duyulduğunda yağması dört gözle beklenir. İçeride patlayanlar kendilerini sokağa atarlar. Yıllardır yapılan kardan adamlar yapılmaya, kartopu oynanmaya başlanır. Bayırlarda kar üzerinde kayılarak günün zevki çıkarılır. Son yıllarda klasik kardan adam yerini peribacalarına ve farklı figürlere bırakmaya başladı. Bazı ülkelerde kardan ve buzdan heykeller ve şekiller de yapılıyor. İnsanların dikkati bir şeylere çekilmek için.
Kar berekettir demiştik…
Kuruyan topraklar, seviyesi iyiden iyiye düşen barajlar, suyu çekilen göletler kuvvetli kar yağışlarıyla eski güçlerine kavuşur. Çiftçilerin bereketi de bol yağmur ve kar yağışlarıyla kendini gösterir.
Kar, kış kıyamet deniyor ya…
Bir bakıma kıyamet benzetmesini bir yana bırakalım. Karın kışı hatırlatmasıyla insanın ihtiyacı olan dinlenmeler de bu aylarda olur. Çiftçiler için kış ayları inziva aylarıdır. İnsanlar dinlenecek ve ilkbahara hazırlanacaktır. Baharda bağ, bahçe, tarla işleri başlayacaktır. Evde, kahvede paslanan insan hareketsizliği enerjiye dönüştürecektir.
Bazı gazetelerde şiddetli kar yağışlarının, fırtınalarda göz gözü görmediği anları ifade etmek anlamında biçimsiz başlıklar da atıyorlar. Beyaz esaret, kar esareti gibi başlıklar gerçekten de yakışmıyor. İnsanlar kara hasret kalıyor, çiftçiler kar yağsın diye dua ediyor. Yeri geliyor devlet adamları kar yağsın da barajlar dolsun diye kar yolu bekliyor…
Kar yağışıyla, havaların da soğumasıyla kuşlar, güvercinler ve yaban hayvanları da hatırlanıyor. Hatırlanmalıdır da. Yemler bırakılıyor. Ne güzel!
Kar bazı hatıraları da canlandırıyor. Şair Ataol Behramoğlu;
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak.
Şair Behçet Aysan da hatıralara sarılanlardan;
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak.
Karla ilgili anılarda kalacak geçen hafta not düştüğüm iki minik hikâye ile kara, karlara veda edelim:
KAR ÇOCUK VE ADAM...
Bu sabah aheste yağan karın altında bir babanın çocuğuna kardan adam yapma mutluluğunu gördüğüm.
Geçen hafta kar yağışı sonrasında yolda giderken gördüğüm genç bir adam karlı ağacı silkeliyor, karları düşürüyordu. Tanımadığım bu genç adama ne yapıyorsunuz dedim.
Adam:
-Çocuğum camdan bana bakıyor. Çocuğumu eğlendirmek için karları ağaçtan yere düşünüyorum, demişti.
İşte size adam ve çocuk üzerine iki kısa hikâye. İkisinde de mutluluk var.
Çocuk gülüşleriyle dolu bu anlar baki kalsın.
Kışın, fazla kar yağışlarının, fırtınaların mutlak zor yanları da vardır. Hayatı olumsuz de etkilemektedir. Ama yine de hayat devam etmektedir. Son beyitte benden olsun:
Her kışın ardında bahar vardır
Onunla ömrümüz bahtiyardır
Kar yağışları sizlere mutluluklar getirsin!