Fazla değil altı yedi ay önce birileri çıkıp da, “insanların hayatını çok zor günler bekliyor. Zaman gelecek evden dışarı çıkamayacağız” deselerdi hadi be sen de derdik, herhalde.
Her nimetin bir külfeti vardır, demiş atalarımız. İnsan olarak şükretmeyi, kendi aramızda iyi davranmayı, güzel hasletleri unutmaya başladığımız aylardan yıllardan beridir kendi kendimizle cebelleşip duruyoruz. Kendimizi sorgulamadığımız sürece, kendimize gelmediğimiz sürece başımıza daha nelere gelecek bilinmez.
İnsan çok aciz bir mahlûktur. Bir o kadar da pervasızdır. Allah tarafından güzel yaratılmasına karşılık yırtıcı hayvanlardan daha da tehlikeli ve zararlı olabiliyor.
Başımıza gelen musibetler durduk yere zuhur etmiyor. Bu tür hastalık ve belaları başkalarına fatura etsek de insan olarak bizler görevimizi yapıyor muyuz? Sorumluluğumuzun şuurunda mıyız? Dünyanın kirlenmesine göz yumduk. Bu güzel hayatı bizler kendi beyinlerimizle ellerimizle kirlettik, mahvettik.
Düşünmeli ve tefekkür etmeliyiz. Olumsuzluklara karşı direnmeli, elimizle engellemeli, engellemeye gücümüz yetmiyorsa dinamikleri harekete geçirebilmeliydik. Ama bizler bunları yapmadık, yapamadık. Belki de imanın en zayıf derecesi olan buğuz etmeyi seçtik, kolaya kaçtık!
Tüm dünyanın başında şu anda Corona denen bir illet var. Corona virüsünü gayrimüslimler çıkardı ve bulaştı. Salgın haline geldi. Ancak kendimize sormamız gereken çok sorular var.
Çocuklar ölüyor.
İnsanlar yurtlarından sürülüyor.
Dünyada açlık çeken insanlar var, bu insanlar açlıktan ölüyor. Bazı insanlar da yemekleri ya beğenmiyor ya da çöpe atıyor, israf ediyor.
Müslüman Müslüman’ın derdine çare olmuyor, olamıyor. Aksine Müslüman Müslümanlarla kavga ediyor, savaşıyor.
Dünya hastalıklara işsizliklere çareler araması gerekirken sürekli silahlanıyor
Dünyada zulümler, adaletsizlikler, eşitsizlikler sürekli artıyor.
Fuhşiyat, her türlü sömürü, şiddet olanca gücüyle devam ediyor.
Ve gelinen durum adeta bir kıyamet provası niteliğindedir!
İnsan, insan olduğunu sevgi saygı eşitlikçi adaletli insan haklarına saygılı olmayı sürdürmediği sürece daha başka felaketler sıkıntılarla karşılaşması mukadderdir.
Hiç değilse biraz tefekkür, sevgi saygı insanca yaşamak için kendi içine yönelmelidir!
Dünyaya geliş, yaratılışının hikmetini düşünmelidir.
Kendisi için istemediğini başkası için istemeyen bir anlayıştan neredeyse tamamen koptuk. İnsani duygularımız gün geçtikçe bencilliğin, kaprisin, kibrin, gururun çarklarında ölüyor!
Güzel bir dünyada yaşamak hepimizin hakkıdır. Kalbimizi serin tutalım, içimizde hep iyi düşünceleri, duyguları besleyelim. Ölümlü dünya da iyi izler bırakalım!
İnsanlar unutsa da bu dünyada çekmekle her şey hal yoluna girmez bir de toprağın altı var!
Kendinize iyi bakın, iyi korunun ve kurallara uyun!