17 Eylül itibariyle yeni bir eğitim ve öğretim yılına başlıyoruz. Geçmişi bırakıp bugünü iyi değerlendirmeliyiz. Yaptığımız hatalardan ders çıkarıp başarılı öğrenci olmalıyız. Çünkü eğitimsiz, kültürsüz toplumların batması haktır.
Yeni dönemde yeni bir sistem! Bakanlığın istediği okuyan, okuduğunu anlayan, düşünen, yorum yapabilen bireyler yetiştirmek. Bu yüzden öğretmenlerden, özellikle de Türkçe ve Edebiyat öğretmenlerinden “kitap okuma” programları düzenlemeleri istenmiştir.
Uzun paragraf sorularını çözebilmenin yolu hızlı okumaktan geçer. Bu ise bol kitap okumakla sağlanır.
Günümüzde üniversite sınavları; ‘okumaya, okuduğunu anlamaya, anlam çıkarmaya, yorum yapabilmeye’ yönelik sorulara yönelmiş durumdadır. Kim -akıllı telefon gibi- teknoloji bağımlısı olmaktan uzak durabilirse, çok kitap okuyorsa o öğrenci başarılı olur, iyi bir üniversite kazanır.
Bir söz vardır, benim de katıldığım: “Kitap okumuyorsan tartışmayalım!” diye. Okumayanın tartışabilecek kadar ne düşüncesi olabilir ki!
@ @ @
Gerçekten de gençler teknolojinin verdiği imkânlardan dolayı okumuyor. Okumayı sevmiyor.
Hemen herkesin elinde akıllı telefon, bırakın okumayı sohbet bile edilemiyor. Evde, okulda, sokakta, otobüste, tramvayda robotlaşmış insanlar! Hiç kimse kimseyle konuşmuyor, düşünmüyor, sorunlarına çözüm aramıyor.
@ @ @
Bu konuda ailelere çok iş düşmektedir. Bir öğrencinin başarısı ailenin, çocuğu ile kurduğu iletişime bağlıdır. Çocuğuyla arkadaş olabilirse, sorunlarını dinleyip çözüm bulabilirse, çocuğu da başarılı olur. Yoksa bir evde iki yabancı gibi yaşayıp giderler.
Konunun iyi anlaşılması için daha önce Muşkara Haber Gazetesi’nde yazdığım bir makaleden alıntı yapıyorum:[1] “Görüşüne başvurduğumuz Psikolog Uğur Tosun; “Özellikle ilkokul 3. sınıfa kadar çocukların alışkanlıkları oturmaktadır. Bu yüzden çocuk; ilkokul döneminde iyi bir aile ortamında yetişmelidir. Mutlu, demokratik bir ailede yaşamışlarsa eğitimleri boyunca başarıları sürmektedir. Mutsuz bir ailede, sürekli ebeveyn çatışmaları içerisinde yaşayan çocuklar ailesi ne kadar fedakârlık yaparlarsa yapsınlar başarılı olamamaktadırlar.´´ demiştir. “Eğitim düzeyindeki çocuklarımıza aile sorunlarımızı yansıtmamalıyız. Özellikle anne-baba ve kardeşlerin sağlık sorunları başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Çocuk tahammülsüz, sinirli, saldırgan, iletişimi zor ve kopuk bir duruma gelmektedir. Çevresinden hınç almaya başlamaktadır. Bu ise çocuğun toplumsal bir sorun haline gelmesine neden olmaktadır.‘´
Anne ve babalar çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmeyince, yeterli ilgi ve sevgiyi göstermeyince çocuk kendini sevilmeyen, suçlu, yetersiz, değersiz hissetmektedir. Bu ise ileride düzeltilmesi mümkün olmayan kişilik bozukluğuna kadar varan psikolojik sorunlara neden olmaktadır.´´ diyen Psikolog Uğur Tosun ailelere ‘´Çocuğunuzu sıkmadan, onunla arkadaş gibi anne-baba olun. Çocuklarınızla arkadaş olmaya çalışmakla birlikte, çocuklarınızın arkadaş edinmesine, akran ilişkilerde bencil davranmamasına, akranlarıyla kaliteli zaman geçirebilmesi için teşvik edici olmaya çalışın!´´ önerisinde bulundu.
@ @ @
Anne babalar çocuklarına kitap okuması, verimli ders çalışabilmesi için gerekli ortamı hazırlamalıdır. Gerekirse kendilerinin de televizyon seyretmekten feragat ederek çocuğun ilgisini dağıtacak durumlardan kaçınmalıdır. Evde hep birlikte “kitap okuma” seansları düzenlemelidirler.
@ @ @
Siz, siz olun; eğer sırtınızda büyük bir yük taşımak istemiyorsanız çocuklarınızı iyi bir aile ortamında yetiştirin! Aksi halde ömür boyu hem siz üzülürsünüz, hem de çocuğunuza büyük kötülük etmiş olursunuz.