Sahih bilgiye sahip olmak. Sahih insanlarla beraber olmak. Sanırım günümüzde en çok ihtiyaç duyulan meseledir. Sözün ve bilginin bulanıklaştığı/bulanıklaştırılmak istendiği dönemde yaşıyoruz. Hal böyle olunca doğru söyleyen, doğru yazan insan büyük önem arz ediyor. Böylesi dönemlerde güvenilir kaynaklara ve ilmine güvenilen insanlara müracaat etmek gerekiyor.

Lehte aleyhte çok şeylerin yazılıp söylendiği bir dönemin, dönemin yazarları tarafından kaleme alınan Resimli Kitap Dergisi Türk okuyucusunun istifadesine sunuldu. Bu ifademle dergideki her yazı doğru demek istemiyorum.

Elbette dergide katıldığımız ve katılmadığımız birçok yazı mevcuttur. Değişik bir ifadeyle okuduklarının doğru veya yanlışlığına okuyucu karar verecektir. Tek doğru kitabın vahye müstenit olan kitap/lar olduğunu hemen herkes bilmektedir.

Kitabı yayına hazırlayanlar; Dr. Arslan Tekin, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Zeki İzgöer

Kitabı TTK Yayınladı. Ankara; 2017

Resimli Kitap Dergisi, II. Meşrutiyetin ilanıyla (23-24 Temmuz 1908) çıkmaya başlayıp, 13 Nisan 1913´e kadar devam etmiştir. Resimli Kitap Dergisi 51 sayı (9 cilt) olarak çıkmıştır. 23X19 ebadındaki derginin en büyük özelliği isminden de anlaşılacağı gibi her sayfasında resmin olmasıdır.

Fikir ve Aktüalite Dergisi dense de dergide hemen her konuya yer verilmiştir. Beş yıl aralıksız devam etmiştir.

Kuruculuğunu veya sahipliğini Ubeydullah Esad ile Faik Sabri (Duran)´ın yaptığı dergi, Sansür merkezine gönderilmeden çıkan ilk dergilerdendir. Faik Sabri Derginin baş muharrirliğini yürütürken, Ubeydullah Esad´da Müdürlüğünü yürütüyordu. 31 Mart vakasına kadar geçen süre içerisinde hiçbir sansür uygulanmamıştır. Bu yüzden dergide yazan her muharrir, aklına geldiği gibi serbestçe yazmışlardır.

1908 darbesinden sonra 45 gün içinde 200´ün üzerinde gazete ve dergi çıkartmak için müracaat yapılmıştır. 

Resimli Derginin en önemli özelliklerinden bir, belki de birincisi II. Meşrutiyetin sözcüsü niteliğinde olmasıydı.

Derginin sağ tarafında Türkçe, sol tarafında Fransızca tanıtım yazısı mevcut olup, bu yazılar aynı zamanda resim altı için de geçerliydi.

İlk sayısı yüz sayfanın üzerindeydi.

Her altı sayısı bir cilt yapılmış. Toplam dokuz cilt olmuş. Dergi yönetimi okuyucuyla sürekli irtibat halinde olmuş. Aynı zamanda belirli konularda konferans vermişler.

Dergi açısından en ilginç olaylardan biri derginin yöneticilerinden Faik Sabri´nin dergi çıktıktan hemen sonra Fransa´ya gönderilmesidir. Son sayısına kadar bütün yazılarını “Paris Musahabesi” adı altında oradan göndermiştir. İlk etapta ‘eğitim´ daha sonra ‘coğrafya´ ve Avrupa kültürü hakkında yazılar göndermiştir.

Derginin yazarlarından bazıları;

Ahmet Hikmet, Tevfik Fikret, Cenab Şahabeddin, Hüseyin Cahid, Hüseyin Rahmi, Hasan Ferid, Halid Ziya, Halide Salih, Zeki Megamiz, Raif Necdet, Samöih Bey, Selşim sıorrı, Salih Zeki, Safveti Ziya, Ali Kemal, İzzet Melih, Faik Reşad, Faik Ali, Fahri Bey, Kilisli Rıfat, Mehmet Emin, Mehmed Sadi, Mehmed Rauf, M. Rauf, Mahmud Esad, Veled Çelebi

Ehlinin bileceği gibi yazar kadrosunu genellikle “Edebiyat-ı Cedide” yazarları oluşturmaktadır. İsmi geçenlerden bazılarının yazılarına rastlanmadığı gibi, diğer taraftan ismi geçmeyen birçok yazarın da ismine rastlanmaktadır.

Dergide imzasız yayınlanan “İlk Söz” başlıklı yazıda şöyle denmiştir.

‘Bugün muhterem vatana, evlatlarına, karilerimize takdimine muaffak olabildiğimiz şu mecmua bütün noksanı ile beraber bu tarz neşriyat meyanında birinci olmakla müftehirdir. Mesleği iki-üç kelime ile hulasa edilebilir: Ciddiyet dairesinde hüsn-i hizmet. İntifa bizce ikinci derecede kalır. Zaten mecmuanın heyet-i umumiye si, münderecatı, resimleri şu sözümüzün sıhhatini irae ve ispata kâfidir. Yalınız şurada şu kadar söyleyeyim ki, memleketimiz her hususta olduğu gibi matbaacılık sanatında da pek geride. Buna da sebep idare-i sabıka-i müstebide olduğunu beyana hacet yok. Bir de her vakit fayda sağlamak için çalışmalıyız… Güzel bir şey vücuda getirebilmiş olmak… İşte sanatkârın bütün mükâfatı… Bunun için yüzlerce liradan daha kıymettar, ba-husus daha payidar bir servettir…´   

O dönemi ve o dönemin yazarlarını merak ediyorsanız (o dönemden kastım birçok kişinin ifadesine göre “istibdat” sonrası dönem) hassas ve titiz bir şekilde TTK tarafından hazırlanan bu üç ciltli kitabı tavsiye ederim.

Ahmet BELADA

[email protected]