“KİLİDİ MÜLKİ İSLAM E R Z U R U M”
“Erzurumlu, şarkî Anadolu Türkü’nün halis örneği halinde mert, samimi, açık, dürüst ve içlidir.”
N.F.K.
“Erzurum’a siz de geliyor musunuz?” İki arkadaşıyla Adana, Mersin, Malatya, Diyarbakır, Mardin ve Erzurum’a gezmeye çıkan küçük mahdumum Nurullah Enes Süheyl Erzurum’daki arkadaşının ‘baban da Erzurum’a gelecek mi’ diye sorması üzerine oğlum da telefonda böyle sual etti. Bu durumdan haberim yoktu. Özel Kalem Müdürlüğümüzün protokol işlerine bakan Sinan Bey’e haberi teyiden aradığımda, gidileceğini, ben denizin de gidecek listede olduğumu söyledi.
Belirlenen gün olan 17 Ocak 2019 tarihinde akşam uçağı ile Erzurum’a hareket ettik. 21.30 gibi Esenboğa’dan kalkan uçağımız yaklaşık 23’te Erzurum havaalanına indi. Havaalanında; Vali, İçişleri eski bakanlarından Bursa Milletvekili Efkan Ala, Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, İl Müftüsü Hasan Hüsnü Sula ve ilçe müftülerimizin yanı sıra müftülük personelinden bazı arkadaşlar karşıladı.
Havaalanından yol boyunca giderken açılmış olan yolların dışında kara parçası görmek mümkün değil. Karşımızda örtüsüne dikkat eden kadının hassasiyeti gibi bembeyaz örtüye bürünmüş Erzurum vardı. Hani bazen insan tanımını yapamaz da içine huzur veren bir şeyler hisseder ya, tıpkı bende de öyle oldu. Kışın o soğuk günlerine rağmen kadim şehirlerimizden olan Erzurum’da içimi ısıtan bam başka bir şeyler hissettim.
Önce ikram edilen Erzurum’la anılan ve hatta özdeş olan cağ kebabını yedikten sonra istirahat etmek için otelimize geçtik.
“1001 HATİM”
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Dua Ederken
Yaz mevsiminde gelmek mümkünken neden kış mevsiminin en soğuk günlerinde Erzurum’a gelindi? Elbette bunun bir sebebi olmalı. Beş yüz seksen altı yıldır Birinci Cihan Harbi esnasında kısa bir aranın dışında devam ede gelen, her yılın ilk ayında gerçekleştirilen 1001 Hatim merasimi için bu ayda geldik. Özellikle de geçen yıl gelinmesi planlanmışken Diyanet İşleri Başkanının çıkan ani bir işinden dolayı gelinememişti. Bu yıl da Diyanet İşleri Başkanın geleceğine yönelik ciddi bir beklenti oluşmuş.
Yoğun çalışmasından olacak ki, bir hayli yorgun ve hatta rahatsız olan değerli Başkanımız, geçen yıl istemesine rağmen gidememiş olduğundan, bu yıl muhakkak gitmemiz gerekir diyerek, rahatsızlığını hiçe sayarak gitme talimatını verdi. Geldikten sonra da il müftümüz Hasan Hüsnü Bey’in deyimiyle ‘gücünün son damlasına kadar direnerek, rahatsızlığını hissettirmeden görevini ifa etti.’
Namaz ve hatim duasından önce Burhan hocamız vaaz verdi. Hafızlarımız Kuran okudu. Ardından Diyanet İşleri Başkanımız önce içli bir dua, ardından hutbe okuyup Cuma namazını kıldırdı.
Namaza müteakiben, yaklaşık kırk beş dakika ilahi ve salavatlar eşliğinde musafaha sürdü. Yorgunluğuna rağmen vatandaşın teveccühüne ilgisiz kalmayan Başkanımız, imam odasına geldiğinde deyim yerindeyse bitap düştü. Derhal otele geçerek doktor nezaretinde istirahate çekildi.
Nitekim Başkan, asli görevi olan hatim duasını yapıp, hutbeyi de okuyup Cuma namazını kıldırdıktan sonra ertesi güne kalmadan o akşam gitmek zorunda kaldı. Ciddi gribal enfeksiyon geçiriyordu. Yola çıkmadan iki serom vuruldu. Başkanımıza şifalar dilerim.
Namaz ve dua öncesi yurt içi ve yurt dışından gelen, her birinin okudukları birbirinden güzel Kuran’la adeta kalpler cuşu huruşa geldi. Gelen cemaat te okunan Kuran’la doyumsuz haz ve zevkle kendinden geçtiler.
Bu yıl 1001 hatim için kırk bin hatim okunmuş. Okunan bu hatimlerin ikisi Aziziye, otuz dokuzu Palandöken, altmış yedisi Yakutiye ilçelerindeki camilerde olmak üzere toplam yüz sekiz camide değişik vakitlerde merasim düzenlenmiş.
Son olarak da Ulu camide önce erkeklere bir gün sonra da kadınlar için çok daha görkemli merasim düzenlenmektedir. Son gün Erzurum’un hemen her tarafından olduğu gibi civar şehirler ve ülkenin birçok yerinden çok sayıda insan bu merasime katılmaktadır. 1890 rakımlı Erzurum’un gündüzleri eksi 10-15 geceleri eksi 20-23 derece sağuna rağmen binlerce insan bu merasime katıldı. Bugüne ‘Erzurum’un Arafat’ı denmektedir.
1001 HATİM MESELESİ NEREDEN ÇIKTI?
Bu işe öncülük yapan Pir Ali Baba, 1500-1600’lü yıllarda Erzurum’un Dutçu Köyünde (Tuzcu Mahallesi) yaşadığı düşünülmektedir. Hakkında yazılı kaynaktan ziyade sözlü rivayet bulunan Ali Baba zahit, abid ve fazıl biridir. Aynı zamanda varlıklı da biridir. Hayatı hakkında fazla bilgi sahibi olmadığım Ali Baba’nın kabri Erzurum Tepeköy ile Dutçu Köyleri arasında kendi adını taşıyan Pir Ali Baba tepesi üzerindedir.
İsmi geçen Ali Baba bir gün halka; “eğer her yıl 1001 hatim okursanız Allahuteala bu memleketi hususiyetle de zelzeleden korur” der ve ardından sahibi olduğu sekiz köyden üçünün tüm gelirlerini 1001 Hatimlerin okunması için vakfeder.
Bir yıl boyunca özen ve ihtimamla hem de ‘ehlince’ okunan hatimlerin sonuncusu at üzerinde şehrin etrafı dolaşılarak iki hafız tarafından okunurmuş. Ehlince derken de Kuran okuyan herkes değil, iyi Kuran okuyan herkesin okumasıymış. Bu yüzden hatim için iyi okuduğuna inanılan kimselere okutulurmuş. İnsanların Kuran okumalarına mani/engel olmamak için yeni tanıdıklarına okunmuş cüzleri verirlermiş. İyi okuduğuna kanaat getirilmesi halinde yeni cüz/hatim verirlermiş. Bu şekilde başlayan ve okunan hatimler yıllardır devam edegelmiştir. Daha da devam edeceğe benziyor.
“Kim hayırlı bir çığır açarsa bu çığırdan giden insanların sevaplarından eksilmede açana da verilir…” buyuran Peygamberimizden hareketle bu hayırlı işten elde edilen sevaptan Pir Ali Baba’da payına düşeni almıştır/almaktadır.
ÜNİVERSİTE ZİYARETİ
Zorunlu gitmek durumunda kalan değerli Başkanımızdan sonra Şehir Buluşmaları kapsamında diğer programlar Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Burhan İşliyen Bey’in Başkanlığında yerine getirildi. Başkanın bizzat bulunması gereken bazı programlar ya revize yahut kaldırmak suretiyle diğerleri aksatılmadan uygulandı.
Cuma namazına müteakiben belediyenin sosyal tesislerinde ikram edilen yemeğin ardından Üniversite ziyareti gerçekleştirildi.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcımız Burhan İşliyen Bey’le birlikte il müftümüz Hasan Hüsnü Sula, Dini Yayınlar Genel Md. Fatih Kurt, Din Hizmetleri Genel Md. Bünyamin Albayrak’la birlikte rektörlük binasında rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı’yı ziyarette bulunduk. Ziyaretleşmede rutin haline gelen hediyeleşmenin ardından ayrıldık. Aşağıda da kısmen değindiğim gibi, bir yerde Erzurum demek Üniversite demektir dense yeridir. Fevkalade güzel bir konumu var. Geniş bir alana yapılmış, gözü fazla rahatsız etmeyen muhtelif binalarıyla şehrin olmazsa olmazıdır.
ERZURUM ENDERÛN EĞİTİM DERNEĞİ
MUHAMMED İLHAN-ÇAY İLAHİSİ
Doldur aşık çay doldur,
Aşk elinde pay boldur,
Böyle meclis bulunmaz,
Allah! deyip çay doldur.
Bülbül aşkın ceminde,
Dök çayı gül renginde,
Erenler meclisinde,
Doldur aşık çay doldur.
Doldur aşık çay doldur,
Aşk elinde pay boldur,
Böyle meclis bulunmaz,
Allah! deyip çay doldur.
Çay piştiyse getirin,
Aşıklara içirin,
Çok salavat getirin,
Doldur sofi çay doldur.
Doldur aşık çay doldur,
Aşk elinde pay boldur,
Böyle meclis bulunmaz,
Allah! deyip çay doldur.
Çaylar geldi kopkoyu,
Açılsın cennet yolu,
Girsin müminler soyu,
Doldur kardeş çay doldur.
Doldur aşık çay doldur,
Aşk elinde pay boldur,
Böyle meclis bulunmaz,
Allah! deyip çay doldur.
Nevşehir’den tanıdığım Mikail Usta, Erzurum’a geleceğimi nereden öğrendi bilmiyorum. Geldikten sonra telefonla arayarak, ilgilenmekte olduğu talebelere sohbet etmemi istedi. Diyanet Şehir Buluşması kapsamında uymamız gereken programlardan bir boşluk bularak, Lalapaşa Cami karşısında, Ulu Caminin yanı başındaki derneğin merkezine gittim. İslami hassasiyetlerini gayet güzel bulduğum gençlerimize bir müddet sohbet ettim.
Dernek sorumlusu Mikail Usta, Erzurum Atatürk Üniversitesini Ziraat Mühendisliğini bitirdikten sonra memleketi Nevşehir’e veya başka bir yere gitmeyerek, kuruluşuna katkıda bulunduğu Erzurum Enderûn Eğitim Derneği bünyesinde başta talebe çalışmaları olmak üzere değişik İslami hizmetlerde bulunmaktadır.
Gördüm ki, bu tür gönüllük esasına dayanan hasbi ve samimi çalışmalar çok kıymetli. Yoğun gayret ve çaba içerisinde olmamıza rağmen Diyanet olarak herkese, her yere ulaşmamız mümkün değil. Bu yüzden İslami hassasiyeti olan “ölçülü” insanların bu tarz fahri çalışmaları çok değerlidir.
İtidal üzere çalışmayı esas alan Mikail Usta, Erzurum’da başta Üniversite hocalarımız olmak üzere hemen herkesle diyalog kurup, ilgilendiği gençlere sohbete getirdiğinden bahsetti.
Doğrusu dernekten mutlu ve memnun olarak ayrıldım.
S T K (SİVİL TOPLUM KURULUŞU)
PALANDÖKEN DAĞLARI
Bir gün Palandöken dağından geçtim
Artık son ışıklar sönüp çakarken
Tâ uzakta eski bir hanı seçtim
Yolcular önünde ateş yakarken
Bu dağlar ne yaman ne yüce dağlardı
Başında bir bora döner, çağlardı
Derindeki sesler o sadalardı
Köpüklü ırmaklar durmaz akarken
Kat kat bulutları başımla deldim
Çıktım çıktım en dik yerine geldim
Birden bire bir kuş gibi yükseldim
Başımı kaldırıp göğe bakarken
N.F.K.
‘GÖSTERİŞÇİ DİNDARLIK…’
Akşam kaldığımız otele yakın Belediyenin sosyal tesislerinde STK (Sivil Toplum Kuruluşları) toplantısını gerçekleştirdik. Kış gününün soğuk günlerinde içimizi ısıtan konuşmalar geleceğe yönelik ümitlerimizi artırdı. Yer yer dikkat etmemiz gereken bazı haklı ve yerinde bazı olumsuzluklar dile getirilse de genelde iyi çalışmaların olduğundan bahsedildi.
Toplantıda Burhan hocamız kendine has tatlı ve naif üslubuyla güzel bir konuşma yaptı. Ardından Belediye Başkanı Mehmet Sekmen Bey kısa bir konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından STK temsilcilerinin teklif, tenkit ve önerilerini dinledik. Açık yüreklilikle sorunlarını dile getiren STK temsilcilerine hemen cevap verilmesi gerekenleri ilgili Genel Müdürlerimiz ve Başkan yardımcımız cevap verdiler. Eğer not alınıp bilahare yerine getirilmesi gereken konular varsa onları da kaydettik.
Toplantıya kaç STK temsilcisi katıldı tam olarak bilememekle beraber sekiz STK temsilcisi söz alarak konuştu. Konuşan temsilciler, düşünce, öneri, teklif ve tenkitlerini dile getirdiler.
Toplantı sonrası konuşmalarıyla dikkatimi çeken birine; “konuşma tavır ve tarzınızla, öneri ve tekliflerinizle okuyan-yazan bir ağızınızın olduğuna kanat getirdim. Herhalde yanılmıyorum?” Dediğimde kendisinin eczacı olduğunu, iki kitabının çıktığını üçüncüsünün de bu günlerde çıkacağından bahsetti. Telefonumu alarak henüz biz Erzurum’dan ayrılmadan da lütfedip imzalayarak “Sözün Güzeli Erzurum” ile “Güzel Erzurum” adlı iki kitabını armağan ettiler. Bu zat Erzurum aşığı Erdal Güzel.
Bir buçuk saatlik uçak yolculuğumda kitapları mütalaa ettiğimde gördüğüm o ki, bu kitapları okuyan biri, Erzurum’un örf adet gelenek ve görenekleriyle ilgili bir hayli malumat sahibi olur. Ayrıca Erzurum’un tanınmış birçok zevatı başta olmak üzere bir çok önemli şahsı bu kitaptan öğrenebilir. Diğer taraftan okuyan herkes Erzurum’un tarihi binalarının siyah-beyaz da olsa resimleriyle birlikte, kısa tanıtımlarını bir Erzurumlu olan Erdal Bey’in kaleminden öğrenebilir.
Erdal Bey konuşmalarında birkaç hususa dikkat çekti. Dikkat çektiği hususlardan bazıları:
“Son yıllarda gözle görülür bir dindarlaşma söz konusu olmakla beraber, ne yazık ki dinle arasına mesafe koyan başta gençlerimiz olmak üzere insanımız da gün geçtikçe artmaktadır.
‘Gösterişçi dindarlıktan’ süratle uzaklaşmalıyız.
150 desibelle okunan ezanlarla kalpleri fethedemeyiz. Hastanede, hapishanede kalbine dokunulacak o kadar insanımız var ki, onlar sizlerin müşfik, şefkatli ellerinizi sözlerinizi bekliyor.
Bu toplantıya gelirken yol kenarında… Kızlarımızı gördüm. Bunların elinden kim tutacak?
Cennetin yolu sadece namaz kılmakla olmadığını bilmeliyiz…”
Söz alan diğer bir temsilci; ‘Ehli Sünnete karşı saldırıda bulunanlara Diyanet ne gibi önlemler almaktadır. RTÜK’e Diyanet bir üye vererek veya onlarla temas kurarak televizyonlardaki bu tür hezeyanları susturmaz mı?’
ÜNİVERSİTE ve DARÜLFÜNUN GENÇLİK MERKEZİ
(Yakutiye Müftülüğü)
“Erzurumluluk, hayırseverliktir, erdemliliktir, cesarettir,
mertliktir, samimiyettir, sadakattır, vefadır, mükemmel ahlaktır,
tükenmez bir secgi ve kârsız bir saygıdır…”
Alev Alatlı
İlginç bir açılış öyküsü bulunan Atatürk Üniversitesi eğitim öğretime resmi olarak 7 Haziran 1957 yılında başlamış. Üniversiteyi ziyaretimiz esnasında rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın verdiği bilgiye göre; seksen beş bin aktif, üç yüz altmış beş bin dışardan okuyan olmak üzere toplam 450 bin talebesi varmış. Ayrıca birçok fakültesiyle Türkiye’nin en eski ve en kurumsal üniversitesi Erzurum’un her şeyi, gurur kaynağıdır. Ülke sınırlarını aşan çok sayıda bilim insanının yetişmesini sağladığı gibi gene çok değerli bilim insanı da burada barındırmaktadır.
ÜNİVERSİTE CAMİLERİ
“Bellidir ahvâli Erbâb-i riya meşrebinin
Kizbi söyler, gıybeti dinler de sazı dinlemez”
Âşık Erbabi
Değil üniversite Erzurum’un medar-ı iftiharı olacağı düşünülen, arazi tahsisi tamamlanan hatta projesi dahi bitmek üzere olan, yeni yapılacak altı minareli caminin dışında el an üniversitenin üç camisi bulunmaktadır. Bu camilerden birinin altına Yakutiye Müftülüğünce yapılan Darülfünun Gençlik Merkezi, çok güzel okuma salonuyla, kütüphanesiyle, kitap satış bölümüyle, idare merkeziyle, temiz sınıflarıyla, çay salonu ve mescidiyle üniversite gençliğine yakışır niteliktedir. Nitekim ziyaretimiz esnasında birçok gencimizi kitap okurken, çay içerken, muhabbet ederken bulduk. Çok yeni olan merkezin ileriye yönelik hayırlı faaliyetlerde bulunacağından hiç şüphem yoktur.
Bu Gençlik Merkezi ve çok büyük bir caminin altına yeni yapılan, henüz tamamlanmayan ve hatta kısmi açılışı da on beş gün önce yapılan Yakutiye Gençlik Merkezi de isminden bahsetmeye değer. Bu merkezlerde il müftümüzün olduğu kadar ilçe Müftümüz Osman Yazıcı’nın da büyük gayretinin olduğu anlaşılıyor. Osman Bey, meydana gelen yapıların hemen her aşamasında müdahale ederek güzel bir müessesenin ortaya çıkması için gayret sarf ettiğini söylüyor. Bu işi yaptırırken de işin ehli insanların görüşlerini almayı da ihmal etmemiş.
“Ehem mühime tercih edilir” külli kaidesince henüz caminin inşaatı bitmeden, 4-6 yaş grubunun eğitim göreceği mekânların açılışını gerçekleştirmişler. Orayı gezme esnasında özellikle mahalle ve üniversite gençliğinin hoşça vakit geçireceği hemen her ayrıntı düşünülmüş. Muhtelif yayın evlerinden alınan çeşitli kitaplardan oluşan güzel kütüphanesi, gençlerimizin merakla oynadıkları langırt, envaı çeşit spor aletlerine varıncaya kadar geleni meşgul edecek birçok sosyal donatıyı görmek mümkün. Ayrıca kanunla müftülerimize verilen nikâh kıyma işlemleri için de çok güzel bir ortam oluşturulmuş. Kısaca o merkeze giden bir vatandaşımız, canı sıkılmadan birbirinden güzel etkinliklerle hoşça vakit geçirebilir.
İLÇE MÜFTÜLER TOPLANTISI
Kaldığımız otelin salonunda Cumartesi sabah saat 8.30’da üçü merkez, on yedi diğer ilçe olmak üzere toplam yirmi ilçe müftümüz, il müftümüz ve yardımcılarıyla çok verimli bir toplantı gerçekleştirdik. Burhan hocanın bütün müftülerimize üçer dakikayı geçmeyecek şekilde söz vermesi, onların da bu süreye riayet ederek konuşmaları disiplinli bir toplantının olmasını sağladı. Toplantıyı yöneten Başkan yardımcımız olsun, Genel Müdürlerimiz olsun yaptıkları kısa konuşmaların ardından müftülerimizin suallerine tatmin edici kısa cevaplar verdiler.
Müftülerimiz konuşurken özenle dinlemeye çalıştım. Söz alan her bir müftümüz, sanki görev yaptığı ilçenin tüm yükü omuzundaymış anlayışıyla hareket ediyorlar. Yaptıklarını ve yağacaklarını anlatırken büyük bir iştiyak ve heyecanla anlatıyorlar. Biz çalışmazsak o ilçenin insanı imanî ve İslami yönden zorda kalır düsturuyla hareket ediyorlar.
Anladım ki, Diyanet personelinin Başkanından en alt birimde hizmet gören kardeşlerime kadar, hemen birçoğunun büyük fedakârlık gösterdiği muhakkak. Gösterilen bu fedakârlık yurt içinde olduğu kadar yurt dışı için de geçerlidir. Bunu derken her şeyin dört dörtlük olduğunu söylemiyorum. Elbette aksaklık ve eksikliklerimiz vardır. Ama şunu emin olarak söyleyebilirim ki, kasıt yoktur.
Başta değerli Başkanım olmak üzere, İslam’ın iyi anlaşılması, iyi öğretilmesi ve hepsinden öte iyi yaşanması için bütün personelin canhıraş çalıştığı muhakkaktır. Tüm yapılanlara rağmen çok daha fazla gayret etmemiz gerektiğine de inanıyorum. Bu da bizlerin dedikodudan, gıybetten uzak durarak, başta birbirimize saniyen tüm insanımıza hayırhah öğütte bulunmak zaruretindeyiz.
Konuşmalarından kanaatimce öne çıkan iki önerilerini/tespitlerini paylaşmak istiyorum.
- TDV (Türkiye Diyanet Vakfı)’nin hizmetleri 657 mantığıyla sürdürülemez. Gönüllülük esasına dayanan hizmet anlayışıyla yapılmalıdır. Ancak bu şekilde daha iyi gönüllere dokunabiliriz. (Hocalarımız bu tespitte bulunurken vakfın çalışmadığından bahsetmiyorlar. Nasıl olması gerektiğini bir kez daha dile getiriyorlar)
- İhtiyaç odaklı binalar yapılmalıdır. Camisinden kursuna, kursundan gençlik merkezlerine varıncaya kadar belirli bir disiplin içerisinde ihtiyaca göre binalar yapılmalıdır.
ERZURUM DİN GÖREVLİLERİ TOPLANTISI
“Tarihimizin, her devrinde bizim olan, bizim kalan ve asıl unutulmaz tarafı,
bizi eşsiz bir büyüklükte, doğrulukta temsil eden ERZURUM”
Remzi Oğuz Arık
10.30 yapılması planlanan bu toplantının zamanında gerçekleşmesi için büyük gayret sarf eden Başkan Yrd. Burhan hoca, salonda bekleyen hocalarımızı acizlendirmeden zamanında toplantıyı başlattı. İl müftümüzün açılış konuşmalarının ardından onar dakikayı geçmeyecek şekilde
Genel Müdürlerimiz konuştu. Bilahare kendileri de fazla sürmeyen konuşmasının akabinde salondaki hocalarımıza söz hakkı tanındı. Söz alan hocalarımız meramlarını dile getirdiler. Kimine orada cevap verilirken, kiminin sualleri de not alındı. Kimileriyle de özel görüşüldü. Hocalarımızı camilerine yetişecek şekilde de toplantı nihayetlendirildi.
ÖMER NASUHİ BİLMEN DİNİ YÜKSEK İHTİSAS MERKEZİ
Hayat bir nehirdir, hoş bir akışı vardır.
Her doğan güneşin bir de batışı vardır.
Osman Ahlat
Doç. Dr. Zeki Koçak kibar, gayretli ve ilim insanı olduğunu hissettiren biridir. Eğitim merkezi hakkında bilgi verirken yaptıklarımız ortada asıl yapamadıklarımızdan bahsetmeliyim. Diyerek kendi kendini eleştiren bir idareci olarak takdir topladı.
Diyanet’in Erzurum’a yakışır bir eğitim merkezi yaptığını söylemeliyim. Çok güzel kütüphane, konferans salonu, derslikler, idarecilerimiz ve hocalarımızın özel çalıştıkları odalarıyla hizmet etmeye son derce elverişli güzel bir bina. Bunların bilincinde olan yöneticilerimiz bu güzel binanın hakkını vermek için gayret etmektedirler.
KURAN KURSU AÇILIŞI
Güzelyalı köyüne yapılan dört katlı Tenzile Erdoğan Kız Kuran Kursu’nun açılışını yaptık. Şiddetli soğuğa rağmen köy halkı başta olmak üzere epeyce vatandaş gelmiş. Hiçbir şeyden kaçınmaksızın oldukça güzel bir bina yapılmış. Bu güzel binayı da gayet güzel eşyalarla döşemişler. Köy halkının emek ve maddi yardımları, Büyük Şehir Belediyesinin maddi, Müftülük ve Diyanetin maddi ve manevi yardımlarıyla eğitim öğretime uygun bir kurs yapılmış.
Açılışa İçişleri Bakanının da geleceği söyledi. Fakat havanın soğukluğundan beklenmesi uygun görülmeyerek açılış yapıldı. Açılış tam bitmişti ki, Bakanın geleceği belirtildi. Az bekledikten sonra büyük bir kalabalıkla Bakan geldi. Artık bir açılış daha yapıldı. Bakan halka karşı kısa bir de konuşma yaptı.
PROF. DR. MUSTAFA AĞIRMAN
“Erzurum Türkiye’nin bir ucunda taş kesilmiş bir iman gibi sabit ve metin duruyor”
Faruk Nafiz Çamlıbel
Erzurum’un çok sayıda âlim fazıl ve saygın insanların yetişmesine ev sahipliği yaptığını bilmekteyim. Hepsinden bahsetmek ve saymak ciltler dolusu kitap yazmayı gerektirir. Çok eskilere dayanan tanışıklığımızın olduğu yaşayan birinden bahsetmek istiyorum.
Dedim ya, hemen her şehrin tanınan, bilinen marka insanı/ları vardır. İstisnasız günümüzde Erzurum’un marka insanlarından biri belki de birincisi Mustafa Ağırman hocadır. Hiç istisnasız Erzurum’da küçüğünden büyüğüne, hacısından hocasına, akademisyeninden normal vatandaşına kadar herkesin tanıdığı, hem de çok iyi tanıdığı hayır hak sahiplerinden biridir Mustafa Hoca.
Mustafa hocayı gıyaben tanımam çok eskilere dayanır. Yüz yüze ise doksanlı yılların sonunda çok değer verdiğim, manevi yönden çok istifade ettiğim rahmetli Zeki Soyak hocamın öncülüğünde Nevşehir’deki bir toplantıda beraber olduk. İtidalli hali, gayretkeş tavrı, İslami hassasiyeti, örgün eğitimde olduğu gibi yaygın eğitim faaliyetleriyle de kalplerin fethine çalışan hizmet ehli biridir. Kibirden uzak, herkese iyi bakan ve iyi düşünen haliyle Erzurumlunun Mustafa Hocasıdır. Halada ilerlemiş yaşına rağmen durup durmaksızın çalışmaktadır. “Hayır” cevabı az, “evet” cevabı çok olan Mustafa Hoca, hizmet için çağrılan her yere imkânı ve sağlığı elverdiği nispetinde gitmektedir.
Mustafa ve İsmail Kara hocalar gibi cep telefonu da kullanmayan Mustafa Ağırman hocayla Erzurum’da birlikte olduk. Müşekkel hali, ağır tavırlarıyla, mütebessim çehresiyle insana güven ve huzur veren Ağırman hocadan faydalanmaya çalıştım.
Kendilerine hayırlı, sağlıklı ve uzun ömürler dilerim.
E R Z U R U M
(…) Erzurum'un kışı zorludur balam,
tandırında tezek yakar Erzurum,
buz tutar yiğitlerinin bıyığı
ve geceleyin karlı ovada
kaskatı katılaşmış, donmuş görürsün karanlığı.
Erzurum'da kavaklar, balam,
Erzurum'da kavaklar tane tane,
kavaklarda tane tane yapraklar.
Ve terden ve toz dumandan ve sinekten geçilmez
Erzurum'da yaz gelip de bastı mıydı sıcaklar.
Erzurum'un düzdür, topraktır damı.
Erzurum güzelleri giyer, balam,
incecik ak yünden ehramı.
Yürek boynun büker, balam,
Erzurumlu türkülere.
Halim selimdir Erzurum'un adamı
ve lâkin dönmesin gözü bir kere!... (…)
N.H.
II. ABDÜLHAMİD’İN YILDIZ ALBÜMLERİNDE ERZURUM
Tarih Kurumunda Başkan yardımcılığı yaptığım yıllarda Abdülhamit’in şehir resimlerinin varlığını öğrendim. Cennet Mekân, hemen birçok şehrin fotoğrafını çektirmiş. Yanlış hatırlamıyorsam 100 bin civarında resmin olduğunu biliyorum. Resimler İstanbul Üniversitesi arşivinde bulunmaktadır.
Resimleri Tarih Kurumu tarafından güzel bir baskıyla tab ettirmeyi düşündük. Gerekli yazışmaları yaptık. Her şey yolunda giderken maalesef çıkan bürokratik bir engel neticesinde sonuçsuz kaldı. Oysa resimleri isterken Üniversite yetkililerinin istediği şartlarda kabul edeceğimizi belirtmiştik…
Bu resimlerle ilgili duyduğum bir husus ta II. Abdülhamid idare ettiği toprakların durumunu öğrenmekmiş. Resimlerde harabe, düzgün olmayan bir husus varsa hemen ilgili şehirle alakalı gerekli tahsisatı ayırarak oranın imarını yaptırırmış.
Erzurum Üniversitesi Prof. Dr. Suat Gezgin ve Yrd. Doç. Dr. Abdülkadir Atik’in yayına hazırladığı II. Abdülhamit’in Erzurum resimlerini bastırmış. Erzurum Atatürk Üniversitesini ziyaretimizde temin ettiğim kitapta, eski Erzurum’la alakalı birbirinden güzel resimler var.
“BEŞ ŞEHİR”
Erzurum hakkında edebiyatımızın usta kalemlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar meşhur “Beş Şehir” kitabında;
Erzurum Türk tarihine, Türk coğrafyasına 1945 (günümüzde 1890) metreden bakar… Şehir, Malazgirt Zaferi’nin açtığı gedikten yeni vatana giren cetlerimizin ilk fethettikleri büyük merkezi şehirlerden biridir.
…Milli Mücadele’nin ilk temeli ilk temeli gene Erzurum’da her şeye rağmen hür, müstakil yaşamak iradesi ilkin bu kartal yuvasından kanatlanır.
Erzurumlular hakkında da; ‘…Gömüldüğü toz ve çamur yığınının içinde canlı dününü, dört kapısından grip çıkan kervanları, çarşı pazarının uğultusunu, çalışan insanlarını, temiz yüzleri ve salam ahlaklarıyla şehrin hayatına kutsilik katan âlimlerini, güzel sesli müezzinlerini, her yıl hayatına yeni bir moda temin eden düğünlerini, esnaf toplantılarını bayramlarını idare eden ve halk hayatını bir sazı coşturur gibi coşturan bıçkın endamlı, yiğit örflü dadaşlarını, onların cirit oyunlarını, barlarını, bazen bir alayı birden günlerce misafir eden ve menzillik arazisine paytonla gidip gelen beylerini, kısaca bütün hayatını hatırlıyordu.” Diyor.
SOBA, PATETES, ÇAY ve HACI BABA
SEN SEFA GELDİN
Çoktan beri intizarın çektiğim
Candan arzumanım dost sefa geldin
İkrarına hem giriftar olduğum
Ahdiyle peymanım sen sefa geldin
Bir saat miktarı geldin oturdun
Selâm verip cana hayat yetirdin
Yüzüm basa kadem kerem getirdin
Candan arzumanım sen sefa geldin
Eğip kuşlarını hilal eyliyen
Kem sözlerim ab-ı zülal eyliyen
Hamd olsun hatırım sual eyliyen
Hatırımı soran dost sefa geldin
Mevlam her Mansur'u Hallaç etmesin
Kendinden gayrıya muhtaç etmesin
Lokman Hekim bana ilaç etmesin
Tabib-i mihmanım sen sefa geldin
Noksanı cahile eylemez minnet
Kamilin medhini eyler ne hacet.
Seyyit Seyfi oğlu dedem Muhammet
Mürşidim mihmanım sen sefa geldin
NOKSANÎ BABA
Diğer arkadaşlarımın benden farklı olmadığını düşünüyorum. Yani epeyce üşüdük. Açılıştan sonra yukarıda bahsettiğim Yakutiye Gençlik Merkezini de gezince üşümemiz bir kat daha arttı. Oradan veda yemeği yiyeceğimiz “Hacı Baba” ya gitmeden din görevlilerimizin mahallede sohbet ettikleri vakıf evine gittik.
Ortada yanan sobayı görünce hemencecik yanına, üzerimdeki pardösüyü dahi çıkartmadan kemiklerim ısınıncaya kadar oturdum. Oturma esnasında ikram edilen çay ve sobada kızartılan patatesleri kemali afiyetle yedik. Tabi çay içersin, patates yersin de ilahi söylemez mi? Lalapaşa Cami İmam Hatibi Emrullah Kaçar hoca hemen harekete geçti. Verdiği komutla sesi güzel hocalarımız solu ve koro şeklinde birbirinden güzel ve içli olarak söyledikleri ilahi ve kasidelerle de içimiz ısıttılar. Akşam namazımızı eda ederek Erzurum’daki ayrılış noktamız Hacı Baba’ya hareket ettik.
Hacı Baba sanırım Erzurum’un en gözde mekânlarından biridir. Sahibi İskender Bey kısa zaman önce hac farizasını ifa ederken tanıştığımız, çok kadim dostluğa dönüşen Bursa müftümüz İzani Turan Bey’in aile büyüğüdür. Sahavet sahibi olduğu her halinden belli olan İskender Bey, daha fazla yememiz için adeta kendinden geçti.
Yemekten sonra çok tatlı bir muhabbet oldu. Ardından okunan ilahi ve duaların akabinde Ankara’ya gitmek üzere oradan ayrıldık.
Havaalanına vardığımızda bilet ve valiz işlemlerini yaparken “hocam” diyen bir ses duydum. Sesin geldiği istikamete baktığımda YÖK üyesi Nevşehir Lisesinden talebem Prof. Dr. Zeliha Koçak Hanım. Selamlaştık ve bir müddet sohbet ettik. Hareket saatimiz geldi ve uçtuk.
Gündüzleri eksi 10-15, geceleri 20-25 derce soğuk olabilen Erzurum’da gördüğüm, duyduğum ve yaşadığım güzelliklerle içim ısınarak ayrıldım. Daha değişik bir ifadeyle Erzurum’un dini yapısı geleceğe yönelik ümitlerimin artmasına sebep oldu.
AhmetBELADA
FAYDALANDIĞIM ESERLER
- BEŞ ŞEHİR; AHMET HAMDİ TANPINAR; GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI; İstanbul; 2016
- SÖZÜN GÜZELİ ERZURUM DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞUN 100. YILI ANISINA; Erdal Güzel; Dergâh Yay. 2018
- GÜZEL ERZURUM; Erdal Güzel; dergâh Yay II. Baskı. 2018