Son zamanlarda burçlar, sayesinde hayatı anlayabileceğimiz veya anlamlandırabileceğimiz olgular haline getirildi. Yeni tanışan iki insan hemen birbirine “Siz hangi burçtansınız?” diye sorar. Çünkü tanıştığı kişinin kendi karakterine uygun, anlaşabileceği birisi olup olmadığı merak konusudur ve burçların bu konular hakkında ipuçları verdiği düşünülür. İnsanlar, burçlar sayesinde karşılarındaki kişi hakkında bilgi edinmek ister. Evleneceği kişiyi burcuna göre araştıran pek çok insan dahi vardır.

Bu işte uzman birine en iyi burcun hangisi olduğunu sormak istiyorum. Galiba dünyada lider vasfı taşıyan, başarılı ve kaliteli insanların burçları aynıdır. En azından “Çocuğum hangi üniversitede okuyacak, ona nasıl bir eğitim sistemi hazırlamalıyım?” diye düşünmeden evvel çocuğun hangi ayda doğması gerektiğini bilmek gerekir ki çalışması ona göre yapılsın. Zaten nitelikli insanların doğduğu ayda doğarsa kendiliğinden lider ruhlu olacaktır(!) Gerçi şöyle de bir sorun var: Türkiye’de düğünler genelde Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında tertip edildiği için birçok insanın doğumu Nisan, Mayıs, Haziran aylarına tekabül eder.

BURÇLARIN İSİMLERİ NASIL BELİRLENDİ

Gökyüzündeki takımyıldızlarını anlamak, aralarındaki mesafeleri tespit etmek ve yönümüzü bulmak için semaya baktığımızda gördüğümüz nokta nokta yıldızları bir yoğunluğa göre birleştiririz. Sanki belirli noktaları sırasıyla birleştirince ortaya herhangi bir figür çıkaran bulmacalarda olduğu gibidir. Yıldızların şekli onları tanıyabilmemiz için dünyada örneklerini gördüğümüz bir hayvana veya bir eşyaya benzetilmiştir. Noktaları farklı birleştirip şekli başka bir şeye de benzetebilirdik. İlk ismi veren kişi yüzlerce yıl önce “Bu yıldızların oluşturduğu şekil teraziye benziyor.” deyince adı terazi burcu kaldı. Bugün keşfedilse artık insanların kullandığı kefeli teraziler de kalmadığı için muhtemelen farklı farklı isimler bulurduk.

Burada değinmek istediğim asıl mesele şudur: Birinin benzettiği bu şekille, bu şeklin temsil ettiği düşünülen zaman aralıklarında doğan insanlara da şekle göre karakter biçmek, doğrusu hiçbir aklıselimle izah edilemez. Yıldız kümelerinin belli başlı şekillere benzediğini söyleyerek aslında bu yıldız kümelerini biz isimlendirdik. Bu şekillerin burçlarla herhangi bir alakası yoktur. Sadece gökyüzüne bakınca tanıyabilelim diye yıldız kümelerine onları benzettiğimiz şeklin ismini verdik. Örneğin, gökyüzündeki yıldızlar sanki nokta birleştirme usulü ile çizgiler çizilerek bakıldığında “Bu tıpkı ikiz kardeşleri andırıyor.” denilen takımyıldızı aslında kare şeklindedir. Bu burcun ismini bir kutuya veya benzediği için telefona da nispet edebilirdik. Yıldızlara bakıp ilk benzeten kişi bu burcun adını ikizler değil de kutu olarak belirleseydi, adı kutu burcu olacaktı.

Gel gelelim bu uydurduğumuz isim ile bu şeklin temsil ettiği iddia edilen bir vakitte doğmuş olan insanların arasında nasıl bir ilişki olabilir ki? Bu imkânsız bir şeydir. Konu tamamen aklın sınırlarını aşan bir mesele haline gelmiştir. Kutu burcu denilseydi şimdiki burç yorumlarında belkide şöyle yazacaktı:

KUTU BURCU

Haziran ayını kapsar. Bu burca mensup olan insanlar gizli bir kutu gibidir. Mutlaka içlerinde sakladıkları gizemli sırları vardır. Biriktirmeyi veya bir şeyleri istif etmeyi severler. Bir şeyleri kutulama yani biriktirme alışkanlıkları olduğu için kitap, müzik, film veya herhangi bir eşyanın koleksiyonunu yapmak bu kimselerde hobi haline gelmiştir. Bunca gizin, sırrın yanında enerjilerini pozitife dönüştürdüklerinde kutu burcunun eğlenceli bir yanı da vardır. Sürprizi severler, nasıl hediye kutuları dışından bakıldığında içindeki güzelliği belli etmeyip saklarsa, bu burçtan olan insanlar da tanındıkça daha çok sevilir. Ama ilk önce güven ve dostluk kurmanız gerekir ki kutu burcu insanları duygularını size açabilsinler. Bu burçla evlenenler sürprizlere hazırlıklı olsunlar vs.

Birçok insan bu tür genellemeleri görüp işte benden bahsediyor diyebilir. Ya da telefon burcu denilse iletişim, sosyallik, beğenilmek ile ilgili sözler söylenilirdi. Sırf şekli böyle bir eşyaya benziyor diye o eşya ve insan arasında bir bağ asla olamaz. Terazi burcu iyi bakıldığında çift kuyruklu uçurtma gibi durur. Bu burca uçurtma burcu deyip özgürlük, hür olmak, eğlenmek, gezmek vs. ile de ilişkilendirebilirdik.

Bu konuda ciddi bir şeyler yazmak istedim ama konunun hiçbir realitesi olmadığı için nasıl yazacağımı bilemedim.

BİLİMSEL OLARAK BURÇLAR

Bilimsel olarak kendini ispatlamış, dünyanın en büyük uzay araştırma merkezlerinden olan NASA veya ESA gibi merkezlere bakarsanız, buralarda astroloji ile değil astronomi ilmiyle ilgili binlerce çalışma yürütüldüğünü görürsünüz. Ama astrolojiden asla bahsedilmez. Çünkü böyle bir şeyin ilmi hiçbir gerçekliği yoktur. Hemen karşımızda gibi duran o yıldız kümesi ve dünyaya uzaklığı bilim adamlarınca çok iyi bilindiğinden, kimse müspet bilimin üzerinde makul olmayan şeylerle uğraşmaz. Bilim adamları en yakın gibi gözüken yıldızların mesafesini ölçebilmek için uzaya sürekli ve düzenli aralıklarla radyo dalgası gönderiyorlar. Yakınımızda olan bir yıldızın dünyaya uzaklığını geçen aylarda gelen bir radyo dalgasının yansımasıyla öğrendik. Bir dalganın o yıldıza değip gelmesi 50 yılı buldu. Gönderilen ve yıldıza değip geri gelmeyen, gelmesini yıllardır beklediğimiz ve belki çocuklarımızın dahi görmeye ömrünün yetmeyeceği birçok ses dalgası vardır. Bunlar dünyaya en yakın yıldızlarla alakalıdır. Uzak olan yıldızların hesabı zaten tahminidir.

Eğer yıldızlar bizi ışınlarıyla etkiliyorsa, dünyadaki bütün insanlarda da dünyaya en yakın yıldız olan güneşin verdiği karakteristik özelliklerin bulunması gerekiyordu. Mesela kova takımyıldızının en parlak iki üyesi alfa ve beta aquarius, sırasıyla 1359 ve 2174 ışık yılı uzaklıktalar. Yani oradan biri dev bir mavi ışık yaksa bu ışığın dünyada görülmesi için binlerce yıl geçmesi lazımdır ki bu ışık bize ulaşabilsin. Hatta İstanbul’daki bir kişinin Diyarbakır’da yakılan bir mumun ışığını görüp “Bana ufukta aşk gözüktü.” Demesi bile yıldızlardan gelecek ışıktan çok daha makul durmaktadır.  

Biz de uzaya baktığımızda uzayın derinliklerini algılayamıyoruz. Yan yana duran iki yıldızı birbirinin kapı komşusu zannediyoruz. Ancak aralarında binlerce ışık yılı mesafe olabiliyor. Belki de biz birbirine komşu zannettiğimiz o yıldızlardan birine, diğerinden çok daha yakınız. Örneğin akrep takımyıldızında birbirine çok yakın görünen Antares (Alpha Scorpi) ve Sigma Scorpi yıldızları arasında en az 1277 ışık yılı mesafe vardır. Ama bunlardan bize yakın olanı Antares dünyaya 276 ışık yılı uzaklıktadır. Aynı takımyıldıza dâhil edilen bu iki yıldızın aralarındaki mesafe, bize yakın olanı ile aramızdaki uzaklıktan dört kat fazladır. Ama insanlar binlerce yıldır bunları komşu zannediyordu.

Aynı gün, aynı saat, aynı yer ve aynı anneden doğan eş yumurta ikizleri bile çok farklı karakterlere sahip olmaktadır. Bu mesele için çok da fazla akli delile ihtiyaç yoktur. Vasat bir insan bunun makul olmadığını çok rahat idrak eder.

Falan ayda doğmuş bir kişiye falanca yıldız nasıl etki edebiliyor? Delil nedir? Neden o yıldız, o ayda doğana etki ediyor da diğer yıldız o kişiden bir ay sonra doğan kişiye etki ediyor? İnsanlar “Falanca yanlış işi yaptım ama benim suçum ve tercihim değildi çünkü yükselenim budur, dolayısı ile ben kendi irademle değil de falanca yıldızın etkisinden dolayı bu hataya diğer insanlardan daha çok yakınım.” dese kendisi için ceza indirimi olur mu? Bunun yasalara girmesi lazım.

Bir anımı paylaşmak istiyorum: Geçenlerde bir dostum elinde bir kitapla bana geldi ve bu kitabın burçların karakterlere etkisinden bahseden güzel bir kitap olduğunu söyledi. Kendisine burcunu sorduğumda -şu an hatırlamamakla beraber- misal, kova burcu dedi. Açtım ve kova burcunun 20 karakteristik özelliğini okudum, 14 tanesinin kendisinde olduğunu söyledi. “Peki, geriye kalan 6 tane özellik ne olacak?” dedim, “Bu durum burcun yükselenine göre değişebilir.” dedi. Kırılmaması için çok çok özür dileyip, kitabı kendisine verirken “Ama azizim ben Aslan burcunu okumuştum.” dedim. İnsanlar hep kendini bir şeye inandırmak istemektedirler.

BURÇLARIN DİNİ BOYUTU

Kur’an’da “Burçlarla dolu Sema’ya yemin olsun” (Buruc Suresi 1. Ayet) buyurulmuştur. Allah burçlarla dolu semaya yemin etmiştir. Bu semadaki burçların hangi burçlar olduğu, sayısının kaç olduğu bilinmemektedir. Bazı müfessirler burç sayısı için kırk derken, bazıları sekiz demiştir. Allah semayı yıldızlı yaratmasının sebebini açıklamıştır. Yıldızların semada süs olmak, yollarımızı bulabilmemiz için kullanabileceğimiz araçlar olmak, gece ile gündüzün oluşumunda belli bir konumda bulunmak gibi görevleri vardır. Kur’an’da burçlardan bahsedildi diye İslam burçların insan karakterine etkisini olduğundan bahsetmez. Bugünkü burç inancı İslam’da iki meseleden dolayı sıkıntılıdır. Geleceği bildirmesi ve insan iradesine müdahale etmesi meseleleri...

1-GELECEGİ BİLDİRMESİ: İslam’da falcılık, gaybdan haber verme iddiası olduğu için (Gayb: duyularımızın dışında olan, şu anımızı, geçmişimizi ve geleceğimizi konuşmaktır.) yasaklanmış ve büyük günahlardan sayılmıştır. Bir kişi inanmasa bile gelecek ile ilgili bir yoruma teveccüh etse Allah 40 gün ondan tövbesini kabul etmez. Ne büyük bir tehdit... Kulun Allah ile diyaloğu bitmektedir. “Fala inanma, falsız da kalma.” Sözü şeytani bir sözdür. Ne kahve falı, ne sakız falı, ne burçlar, ne de gelecekten haber veren herhangi bir işlem bize gaybdan bilgi sağlayamayacağı gibi, aynı zamanda laneti de üzerimize iter. Yeryüzünde Allah’ın yüzüne bakmadığı insan ne işe yarar?

“Her kim bir Arraf’a (Arraf: Kâhin, falcı) gidip de ona bir şey sorarsa, kırk gecelik namazı kabul olmaz.” (Sahihi Müslim Selam Bölümü 125. Hadis.)

“Her kim bir kâhine gider, dediklerini doğrularsa şüphesiz ki Muhammed’e indirilmiş olanı inkâr etmiş olur.” (Ebu Davud, Tıp, hadis no:3904)

“De ki: Göklerde ve yerde olan gaybı Allah’tan başka bilen yoktur.” (Neml Suresi 65. Ayet)

Gaybın anahtarları Allah’ın elindedir. Fallar zaten ihtimal karşısında ortaya atılan uydurma haberlerdir. Ola ki kişi kendisinin kuşatamayacağı bir bilgi hakkında bir ihtimalli söz söyledi “Yarın başına bir şey gelecek” dedi ve atılan tuttu, ya da Allah “Falcının dediği gibi yaratsam kulum ne yapacak” diye söylenilen şeyleri yarattı, kul da“Bak, falım, burcum bunu bildi. Aynı dediği gibi oldu.”dese, Allah’ın haricinde gaybı bilebilen bir güç ihdas etmiş olur.

2-İNSAN İRADESİNE MÜDAHALE ETMESİ: Bu kısım kader meselesi kapsamında bir konudur. İnsanların iradeleri için takdir edilmiş bir kader vardır ve bu kaderi belirleyen etken de Allah’ın bizzat kendisidir. Şimdi insanların başına gelecek olay ve olgular yıldızlar tarafından mı belirlenir yoksa Allah mı belirler? Kendileri de yaratılmış, onlar için de bir kader takdir edilmiş ve bir hesaba göre semada duran yıldızlar nasıl olur da insan kaderinde belirleyici bir rol alır? İnançlı insanlar, ellerinde bununla alakalı bir bilgi olmadığı halde Allah'ın kendilerine takdir ettiği yaratma biçiminin haricinde bir şeyin nasıl olurda kendi hayatlarına etki ettiğine inanabilir? Toplumun ciddi bir bölümünün hiçbir gerçekliği olmayan meselelere sanki bir hakikatmiş gibi sarılmış olmaları anlaşılamaz bir durumdur. Ve bu durum onların inançlarını da etkileyecek bir durumdur. İşin garibi insanoğlu gündüz gibi hakikat olan bilgilere sarılmakta kendilerince şüpheler bulurlarken, hakikatten parça bile taşımayan meselelerin doğru olması için de kendi kendilerini ikna yoluna gitmeye çalışmaktadır. Cahiliye döneminde de yıldızların tabiata etki ettiği ve insanların başlarına gelen olayları yıldızlara bağladığı ile ilgili Peygamber Aleyhisselamdan bir örnek vardır.

Özetle anlatacak olursak: Hudeybiye'de geceleyin bir yağmur yağar. Sabah Müslümanlar “Gece falanca yıldızın etkisinden dolayı yağmur yağdı.” dediklerinde (başlarından geçen olayın müsebbibi olarak yıldızları belirlediklerinde) Allah’ın Resulü: “Allah’ın fazlı ve rahmeti sayesinde yağmura kavuştuk diyenler bana iman etmiştir. Falan yıldızın batıp doğması sayesinde yağmura kavuştuk diyenler de BENİ İNKÂR ETMİŞ, YILDIZA İMAN ETMİŞTİR.”

(Sahih-i Buhari, Ezan 156. Hadis, İstiska 28. Hadis, Megazi 35. Hadis, Sahih-i Müslim, Kitabu'l İman 125. Hadis. Ebu Davud, Tıp 22.Hadis. Tirmizi, Tefsir: Sure 56/4, Nesai, İstiska 16. Hadis)

Kim, kendi hayatını neyin yönlendirdiğine inanıyor ise inandığı güç; Onun terbiye edicisi, şekil vericisi, hayatına müdahale edicisi yani Rabbi’dir.

ElhamdulillahiRabbil âlemin.

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun...