Nevşehir´de bağcılık bitme noktasına geldi. Can çekişiyor... Neden mi?
***
Bağcılık zor ve meşakkatli bir uğraştır. İlk dikiminden itibaren en az 5 – 6 yıl verimi olmayan uzun vadeli bir yatırımdır. Bu süre içerisinde sürekli masraf ve emek gerektiren bir tarım ürünüdür. Ancak 7. Yıldan itibaren kâr getirmeye başlar. 30 yıldan sonra ise sürekli verim kaybı başlar.
Martın son haftasından başlayıp kasım ayına kadar sürekli bakım ve emek isteyen bir tarım sektörüdür.
İklimin değişmesi ile yeterli ürünü alamayan bağcılar artık umdukları fiyattan ürünlerini satamayınca zor durumda kalmaktadırlar.
***
Her yıl ağustos ayının son haftasında büyük otellerin lobilerinde birkaç kişi bir araya gelerek fiyat belirlerler. Üreticinin çaresizlik içinde olduğunu bilen bu kişiler dili ile dişi arasında üreticiyi düşünmeden fiyat belirler. 2015 yılı için belirlene ‘dirmit üzümü´ fiyatı 52 kuruş idi. El insaf…
***
Eskiden geçimini sırf bağcılıkla karşılayan üreticiler, günümüzde başka alternatif yollar aramaya başlamışlardır, ama İç Anadolu´nun iklim şartları buna müsait değildir.
Bağcılık artık kâr getiren bir uğraş değil, masrafının ve bakımının zor olması nedeni ile üreticinin üzerine yük olmaya başlamıştır. Nevşehir yöresinde pek çok bağ görümsüz (hozan) kalmış durumdadır. Durum böyle devam ederse yörede bağcılık biter. Sanıyorum diğer yöreler de bundan farklı değildir.
***
Bağcılık, umulan kâr getirici bir tarım sektörü haline getirilmeli, verimden düşmüş kocamış bağlar sökülmeli, yerine yeniden dikilip bağcılık canlandırılmalıdır.
***
Üzüm endüstriyel bir üründür. Bu üründen gıda sektöründe daha fazla yararlanılabilir. Mısır şurubu, şeker şurubu yerine üzüm şırasından yararlanılabilir. Şeker yerine üzüm şurubu tatlandırıcı olarak kullanılabilir. Çünkü besleyici özelliği bakımından önemli bir üründür. Sağlıklı nesiller yetiştirmek için bu şarttır.
Çikolata, bisküvi, baklava, şeker gibi alanlarda fevkalade kullanılabilir. Ayrı bir tat, ayrı bir zevk verir. Bu konuda girişimcilere ‘Devlet desteği´ verilebilir.
Bu çalışmaların işsizliğe bir nebze de olsa çözüm sağlayacağı muhakkaktır; hem tarımda çalışan, hem de fabrikada çalışan işçi açısından.
***
Yediğimiz gıdalar ne kadar güvenli, ‘zihin kontrolü´ misali?... Onların içerisine hangi katkı maddeleri katılmaktadır? Dünyayı yöneten büyük şirketler gıda ürünlerine ne kadar müdahale etmektedirler? Sağlıksız nesiller yetiştirmemize ne kadar etki etmektedirler? Bu sorunlara ‘acil´ çözüm bulunmalıdır.
***
Ağustos ayını son haftasına yaklaştık. Üretici ‘holding sahiplerinin´ ağzından çıkacak iyi bir haber beklemektedirler.
Hükümetimizden ve değerli milletvekillerimizden ‘Bağcılık´ sorununa el atıp üreticiyi rahatlatmalılardır. Milletvekillerimizin bu konuya bir çözüm getireceğinden eminiz. En azından iyi bir ‘taban fiyat´ belirlenmesinde yardımcı olacaklarını umuyoruz.