Zeki Soyak, İlhami Nalçacıoğlu, Mustafa Altınsoy, Zeki Ateş, Atıf Bilgili, Ahmet Ağmanvermez derken şemdi de Osman Bağcı hoca rahmeti rahmana kavuştu… Saydığım bu kardeşlerimle Nevşehir´de birlikte çok güzel hizmet ettik/etmeye çalıştık. Allah kabul etsin.
Hatırlar mısınız? Rivayetlere gör Hz. Ömer (R.A.) ölümü hatırlatacak birini tutmuş. O da her fırsatta “ölüm var ya Ömer!” dermiş… Ömer efendimizin saçına aklar düşünce münadiye; “artık gidebilirsin” demiş…
Düşünüyorum da! Yediğimiz-içtiğimiz, oturduğumuz-kalktığımız, gezdiğimiz, köy, kasaba, şehir demeden dolaştığımız hemen her yerde bir gencimize, bir insanımıza daha İslami hakikatleri öğretebilir miyiz diye mütemadiyen birbirimizi teşvik ettiğimiz kardeşlerimiz aramızdan bir bir ayrılıyor… İsimlerini zikrettiğim her bir kardeşimle derin hatıralarım var…
1985-86 eğitim-öğretim yılıydı. Kısa süren Van/Erciş Atatürk İlköğretim Okulundaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliğinden sonra tayinim memleketim Nevşehir´e (Nevşehir Lisesi) çıktı. Nevşehir memleketim olmasına rağmen 1970 yılında ayrıldığımdan Nevşehir ortamını da yeterince bilmiyordum.
Göreve başladığım ilk günlerde Nevşehir Lisesinde matematik öğretmenliği yapan Ramazan Aksoy; “Ahmet hocam bugün ikindi namazından sonra 350 Evler caminde gençlerimize bir sohbet etmenizi istiyorum” dedi. İtiraza mahal yoktu. Teklifi kabul ettim ve adı geçen camide gençlerimize sohbet ettim.
Aynı gün veya bir başka gün sonra bu sefer de “bu akşam bir yere gideceğiz” dedi. Gittik. Oradaki yedi arkadaştan biri de Osman Bağcı hocaydı. Oraya katılan son kişi olmam münasebetiyle konuşulanları dinliyor bir taraftan da oradaki kardeşlerimi tavır tarz ve konuşmalarıyla tanımaya çalışıyordum. Nereden bilebilirdim ki, o birlikteliğimiz Nevşehir´in bile dışına taşacak değerli bir çalışmanın nüvesi olduğunu/olacağını.
Osman Bağcı yeşil gözü, sert ve sık saçı, pervasız konuşmasıyla ayrı bir dikkatimi çekmişti. O günden sonra alışmaya, adapte olmaya zorlansam da hazarda ve seferde hep beraber olduk. Yalnız o beraberliği sağlamak benim için çok da kolay olmadı.
Osman hocayla, giyim-kuşam, tavır-taraz itibariyle birbirimizden çok farklıydık. Farklı olmayan tek ve en önemli yönümüz İslami anlayışımız ve mücadele azmimizdi.
Bazen olur olmaz zamanda bir anda pat diye göğsüme vururdu. Kızardım ama bir şey diyemezdim. Gene bir gün pat diye vurunca ben de ona vurdum. Bu duruma nasıl sevindi anlatamam… bir gün bizim kayın pederin evinde otururken; “hacı abi senin Ahmet var ya bana vurdu” diye gülerek mutluluğunu ifade etti. Meğer benim de kendine söyleyerek veya vurarak tepki göstermemi istiyormuş.
Daha sonra ne oldu biliyor musunuz? Osman hoca tiryakisi oldum. Nevşehir´de bulunduğu müddetçe hep beraber olduk. Hemen birçok yere birlikte gitmeye başladık.
Osman hocayla; Fatih caminde sabah namazı buluşmalarımızı mı? Fötr şapka karşıtlığını mı? “Len oğlum” deyişini mi? İçi dışı bir olan halini mi? İlerleyen yaşına rağmen kaybetmediği idealistliğini mi? Hangi halini unutayım. Dolayısıyla isminin geçtiği her yerde seni güzel hatıralarla anacağım benim canım kardeşim.
1985´den 2018´e uzanan 33 yıllık kardeşlik hukukumuz var. Her ne kadar ayrı ayrı şehirlerde olsak da yer yer telefonla da olsa görüşürdük. Şehadetim o ki, o iyi bir Müslüman, hesapsız bir insandı.
Kınayanın kınamasından korkmayan, bildiğini söylemekten çekinmeyen, her zaman ve her daim Hakkın hatırını üstün tutan yürekli bir mümindi.
Ola ki bizden önce gitmiş kardeşim olarak, biz de ahirete geldiğimizde seni bana sorarlarsa; “Osman kardeşimi hak ve hakikat adına mücadele eden, Allah ve Resulünü seven, iyi bir Müslümandı” diye şehadet ederim.
Osman hoca çok sevdiği, uğruna her şeyini feda etmekten çekinmediği/çekinmeyeceği sevgilisinin yanında teslim-i ruh etti.
Ne güzel, ne tatlı, ne hoş gıpta edilecek bir ölüm. Üstelik son anına kadar eşi ve dostlarıyla konuşa konuşa, yanı başında bulunan sevgililer sevgilisine kavuştu…
Amcasının çilekeş kızı değerli yengemi de tebrik ederim. Hani 7/24 diye bir reklam tabelası vardır ya? Osman hocanın evi de tam öyleydi. Buna rağmen yengemin bir gün de bir gün surat astığını, ‘bu nedir Osman´ dediğini, sızlandığını şahsen ben duymadım. Osman hocamda onun kadrini kıymetini bilirdi. Bu yüzden yengem de büyük takdiri fazlasıyla hak ediyor.
Başta yengem olmak üzere aile efradına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Makamın cennet olsun benim sevgili, canım kardeşim. 12.02.2018
Ahmet BELADA