Darbeler, ihanetler, yolsuzluklar, hırsızlıklar, bombalı eylemler, savaşlar….
Nedeni için biraz gerilere gitmek gerek belki.
Kendilerini dünyanın üst aklı sayan devletlerin, 1800 lü yıllarda şekillendirilmek istedikleri ama bir türlü istedikleri gibi şekillendiremedikleri bu topraklardaki hayallerini gerçekleştirme emellerinin sonucudur bu yaşananlar.
Bir türlü akıllanmayan, bir türlü basiret gösteremeyen Arap dünyasının batı devletlerine karşı bitmez tükenmez zafiyetinin sonucudur bu yaşananlar.
Yeni Lawrenslerini, Gertrudh Bell´lerin pervasızca cirit atmalarına izin verildiği içindir bu yaşananlar.
Yüz yıl önce zor durumdaki bir coğrafyada yaşayan halklarla yapılan “sözüm ona” barış anlaşmalarının süresinin dolmasıyla ortaya çıkacak kaotik ortamın telaşına düşme meselesidir bu yaşananlar.
Dini yapılanma adına, dini sömürü aracı yapanlara karşı gösterilen müsamahanın, iyi niyetin sonucudur bu yaşanalar.
Mezhep farklılıklarının dini bir motif, dini bir renklilik olduğunu göremeyip, adeta başka bir dinin, bizim dinimize zarar vermek için kurduğu bir örgüt gibi görme anlayışının sonucudur bu yaşananlar.
Dünyanın çarkının dönmesini sağlayan petrol adı verilen musibetin, bu coğrafyada bol miktarda olmasından ve bu musibete sahip olmak için her türlü musibeti de ona karşı kullanmak isteyen musibet devletlerin teknolojik ve parasal güçlerinin, bu coğrafyada yaşayan bir çok halktan daha üstün olduğundadır bu yaşananlar.
Medeniyet denen muhteşem olgunun, medeni dediğimiz bir çok ülke tarafından size medeniyet getiriyoruz diyerek medeniyet adı altında hinlik, hainlik ve sömürü düzeni sokmaya çalıştıkları içindir bu bölgede yaşananlar.
Anlı secdeye değen herkesi gerçekten vatan ve milletine bağlı, dürüst, Allah´tan korkan, korktuğu için de ne bir kimseye ne de devletine hainlik etmeyeceğini düşündüğümüz içindir bu yaşananlar.
Kaçakçılığın da normal bir geçim yolu, masum bir ticaret, gariban bir kesimin zor şartlarda para kazanması olarak görüldüğü ve/veya göz yumulduğu ama kaçak için kullanılan yolların aynı zamanda birçok terör gruplarının sızma yolları olarak düşünülmediği içindir bu yaşananlar.
Şu ana kadar yaşananlar delerek, acıtarak, canımızı yakarak da olsa geçti gitti diyelim ama devlet;
Başımıza gelenler saflığımızdandır demez, diyemez, dememeli.
Bu topraklar bizde olduğu sürece daha çooook şerefsiz, alçak, hain, kanı bozuk, para için her şeyi yapacak güruh olacaktır, bize düşense uyanık olmak ve dik durmaktır.
Yıllar öncesi kurgulanmış oyunun bilmem kaçıncı sahnesidir bu yaşananlar.
Uyanın eyyyyy bu coğrafyanın halkları,
Kurşun sıkan da tekbir getiriyor, kurşun yiyen de bir sor bakalım bu nasıl iştir.