Nereye bakarsak bakalım, ne yaparsak yapalım işimiz gücümüz malayani işlere varıyor.

İyi, güzel, doğru bir şeyler yapsak ya…Boş işlerle uğraşıyoruz ancak kendi lehimize veya çıkarımıza olduğumuzda gözlerimiz hiçbir şeyi görmüyor.

Bu kadar da olmaz dedirten durumlar oluyor ve şaşırıp kalıyoruz. Malum olduğu üzere batılılar teknolojik aletler icat edip ihraç ediyorlar. Kendileri icatlarında o kadar da bağımlı değiller. Ama bizler nereye gitsek cep telefonumuzu elimizden düşürmüyoruz.


İhtiyaç ihtiyaçtır velakin her ihtiyacın da kullanıldığı alan ve sırası olmalıdır.


Birkaç haftadır Cuma namazı vaazlarında cep telefonuyla oynayan kişiler gözüme ilişti. Biri gençti vaaz esnasında bu durumu gençliğine, bilgisizliğine vermeli diye düşündüm. Her insanın bir yanlışı vardır fakat her yanlış veya hata o kişinin yaptığını da doğru veya meşru olduğunu da göstermez. En son bu cuma vaazında gördüğüm kişi kırk yaşları civarındaydı. Telefonuyla vaaz bitene kadar oynadı. İmamın cuma duası bitince telefonunu kapadı ve cebine soktu.


Hutbe esnasında konuşmanın dahi mekruh olduğu öne sürüldüğünü ve buna ilaveten cep telefonu kullanmanın hükmünü varın siz düşününüz.
Müslümanların o kadar önemli sorunları varken bu gibi haller düşünmek de belki abes gelebilir ama caminin içinde biraz duyarlılık diyoruz.


Cami içinde kul sadece Allah´a daha nasıl yakın olurum endişesini veya bu halin gönülden bağlanarak en güzel rabıta halini tasavvur edilebilmelidir, diyoruz.


Dikkat ve duyarlılık ibadet vaktinde teknolojiye değil Yaratana olmalıdır!Mevzu camiden açıldığına göre gözümüze takılan bazı husuları da belirtelim. Özellikle büyük şehirlerde müftülükler caminin içi ve dışına bazı açılardan dikkat kesiliyorlar. Muhakkak ilimizde de bazı duyarlılıklar vardır. Metropollerdeki bazı cami girişlerine uyarı levhaları monte ediliyor.

Ne yazıyor bu levhalarda: dilenciler giremez! Cemaati rahatsız edemez kabilinden ve daha da önemlisi olabilecek (muhtemel) hırsızlıklar konusunda da uyarı ve ikazlarda bulunuluyor.Ülkemizde son yıllarda büyük küçük şehirlerde camilerde bazı değişimler yaşanmaya başlandı. Camiler açık tutuluyor ve temzliğe de riayet ediliyor. Camilere kilit vurulma dönemi neredeyse sona erdi.

İlimizde bazı camilerde; tanınan, ilgi gören cemaati çok olan büyük şehirlerdeki camilerden aşağı kalır bir yanı da yoktur. Nevşehir´de bazı camiler bazı cemaatler tarafından özellikle tercih ediliyor. Bu camilerden birinin ismini vermekle iktifa edeyim;

TAŞLIBEL CAMİİ…

Esentepe Mahallesindeki bu Camii özellikler amir ve  memurların da tercih ettikleri bir ibadet yeri. Bir amirle aramızda kısa bir konuşma geçti. Amir Taşlıbel Camisini temiz, bakımlı, zemindeki halının yumuşak oduğunu, cami içi ve dışının çiçeklerle dolu dolu olduğunu söyledi.Anladığım

Camiler insana huşu vermelidir. Kulu rahatlatmalıdır. Kul camiye adımını attığında caminin ferahlatıcı havası kendisini sarmalıdır. İbadetini de huşu içinde eda edebilmelidir. Gerisi kulun Rabbına bağlanmasıyla alakaldır.

İlimizde Taşlıbel Cami ne ilk ne de sondur. Başka temiz ve pırıl pırıl camilerde vardır.

Zamanla bu camilerden de söz edeceğiz inşallah.