ALLAH YOLUNDA CİHAD VE ŞEHİTLİK

Sevgili okurlarımız;

     Bu gün sizlere gündemin en önemli konusu olan ,Askerlerimizin, güvenlik güçlerimizin yürüttüğü Suriye sınırındaki  Zeytin Dalı,Afrin operasyonu,Ülke sınırlarımızın teröristlerden temizlenmesi,vatanımızın huzuru için yapılan Savaş (Cihad )konusunu işleyeceğiz.   

   İnsanların dünyada güven, huzur ve barış içinde yaşayabilmeleri için üç rehbere ihtiyaçları vardır: Akıl, ilâhî vahiy ve peygamber.  Yüce Allah, kutsal kitapları ve peygamberleri insanlara rehber olsun diye göndermiştir. Bu rehberden faydalanabilmek için aklın kullanılması, ilâhî vahyin ve peygamberin doğru anlaşılması gerekir. Akıl; doğru işlerde ve hakka uygun olarak kullanılmadığı; ilâhî vahiy ve peygamber, doğru anlaşılmadığı zaman amaca ve hedefe ulaşılamaz; güven, huzur ve barış ortamı sağlanamaz.

    "Bu (Kur´an), bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah´a karşı gelmekten sakının ki, size merhamet edilsin." anlamındaki ayette beyan edildiği gibi, rahmet olsun diye gönderilen Kitap ve Peygamber´in, doğru anlaşılması gerekir. Yüce Allah da, Kur´an´ın anlaşılmasını istemektedir: "Bak anlasınlar diye ayetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz.

    "Biz, anlayan bir toplum için ayetleri ayrı ayrı açıkladık." anlamındaki ayetler ve benzeri birçok ayet bu gerçeği dile getirmektedir. Yüce Allah, kâfir, müşrik ve münafıkları gerçekleri anlamamakla yermektedir. Bu itibarla dinimizi, onun ana kaynakları olan Kur´an ve Sünnet´i, dinî konu ve kavramları çok iyi anlamamız ve öğrenmemiz gerekmektedir. Bu bağlamda, "Allah yolunda Cihad" konusunu anlatmaya çalışacağız. Sözlükte; gayret etmek, bir işi yapabilmek için bütün imkânları kullanmak, anlamına gelen "Cihad" kavramı; Kur´an ve hadislerde; saldırı olduğunda Allah yolunda İslâm düşmanlarıyla savaşmak anlamını ifade ettiği gibi, dini öğrenmeyi, dinin emir ve yasaklarına uymayı, haram ve günahlara karşı nefis ile mücadele etmeyi, İslâm´ın bilinmesi, tanınması, yaşanması ve yücelmesi için çalışmayı da ifade eder. Dolayısıyla Cihad kavramının geniş bir anlamı vardır. Ancak bu kavram, zihinlerde daha çok savaş (kıtal) kavramı ile özdeş hâle gelmiştir. Bu nedenle olmalı ki gerek İslâm dünyasında gerek batıda "Cihad" kavramı hep savaş ve saldırı söz konusu edildiğinde gündeme gelmektedir. Daha ötesi batıda "İslâm", terör ile birlikte düşünülmektedir. Maalesef bazı ülkelerde bir kısım insanlar Cihad adı altında terör yapabilmektedirler. Halbuki "Cihad" kavramının terör ile asla ilgisi yoktur. Hatta Cihad deyince ilk akla gelecek kavramın terör ve savaş değil, "İslâm´ı tebliğ ve toplumda kötülüklerle mücadele etme" olması gerekir. "

     Cihad" kavramı; Mekke döneminde İslâm´ın bilinmesi, tanınması, yücelmesi ve yaşanması için gösterilen çabayı ifade etmek için kullanılmıştır.

 "Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı Cihad et ve onlara karşı çetin ol..." anlamındaki ayette, Peygamberimize emredilen kâfir ve münafıklarla Cihad, "kıtal" anlamında Cihad değildir. Çünkü münafıklarla fiili bir savaş yapılmamıştır. Dolayısıyla ayetteki cihad kavramı; münafıklarla hak uğrunda dil ile mücadele etmek, İslâm gerçeği ile ilgili delilleri anlatmak, fitne ve fesatlarına engel olmak anlamındadır. Mekke´de ve henüz fiili savaşa izin verilmeyen bir dönemde inen "Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda Cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." anlamındaki ayette geçen Cihad kavramı ile Furkan suresinin:

"Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur´an ile büyük bir cihatta bulun." anlamındaki ayette geçen "kâfirlere karşı büyük Cihad", fiilen savaşmayı değil, onlara karşı Kur´anî delillerle mücadele etmeyi ifade eder. Müfessir Kâdî Beydâvî´nin dediği gibi, gerçeği göremeyen ve aklını bu yönde kullanamayan kimselere karşı deliller ortaya koyarak mücadele etmek, düşmanlara karşı fiilen savaşmaktan daha büyüktür.  Yine İslâm düşmanlarıyla fiilen savaşa izin verilmeden önce inen, "Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka yararlı işleri en güzel biçimde yapanlarla beraberdir." anlamındaki ayette geçen "Allah yolunda cihad", müfessir Ebu Süleyman ed-Darani´nin dediği gibi düşmanlarla fiilen savaşmayı değil, Allah´ın dinine yardım etmeyi, İslâm´a karşı çıkanlara karşı koymayı, zulmü önlemeyi, emr-i bi´l-ma´ruf ve nehy-i ani´l-münker görevini yapmayı ve Allah´a itaat edebilmek için nefisle mücadele etmeyi ifade eder. Bu ayetler, cihadın İslâm´ın doğuşundan beri var olduğunun ve doğrudan savaş anlamına gelmediğinin delilidir. "Cihad" kavramı Kur´an´da "savaş" anlamında da kullanılmıştır. Meselâ Peygamberimizin ve ashabının savaşlarının söz konusu edildiği ayetlerde  geçen Cihad kavramı savaş anlamındadır. Ancak savaş anlamındaki cihadın uygulamaya konulabilmesi için, düşman tarafından fiili bir saldırının yapılmış olması gerekir.

           Örneğin "İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla Cihad eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür, işte ancak onlar, başarıya erenlerdir." anlamındaki ayette sözü edilen Cihad, fiilî savaş anlamındadır. Bu anlamda meselâ Peygamberimiz ve ashabı, Bedir ve Uhud´da müşriklerin saldırılarına karşı cihad etmiş ve vatanlarını korumuşlardır. Milletimiz Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında yurdumuza saldıran düşmanlara karşı büyük bir Cihadda bulunmuşlar, vatanımızı düşman istilasından kurtarmışlardır. "Ey iman edenler! Allah´a karşı gelmekten sakının, O´na yaklaşmaya vesile arayın ve O´nun yolunda Cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. ve "Allah uğrunda hakkıyla Cihad edin..." anlamındaki ayetlerde geçen "Allah yolunda Cihad" emri, hem İslâm düşmanlarıyla meşru bir harp çıktığında savaş araç gereçleriyle fiilen savaşmayı, hem İslâm´ın hükümlerini bizzat uygulamayı, nefsi kötülüklerden ve haramlardan alıkoymayı, hem de İslâm´ın bilinmesi, yücelmesi ve hükümlerinin uygulanması için gösterilen sözlü, ekonomik ve her türlü çabayı ifade eder.

   "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah´ı severler, Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda Cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar, işte bu, Allah´ın bir lütfudur, Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir." "İman edenler ancak, Allah´a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla Cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir."   "Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi? Allah´a ve Peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. (Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun, işte bu büyük başarıdır." anlamındaki ayetlerde ve benzeri birçok ayette geçen “Allah yolunda Cihad", Allah sevgisine mazhar olan, kurtuluşa eren, özünde, sözünde ve işlerinde dürüst olan sadık müminlerin niteliği olarak zikredilmiştir. Allah´ın övdüğü bu kimseler; sadece Allah yolunda fiilen savaşanlar değil, İslâm´ın bilinmesi, tanınması, yücelmesi ve hükümlerinin hayatta uygulanması için çaba gösteren her Müslümanı ifade eder. Kur´an´da Allah yolunda malları ve canlarıyla cihad edenler övülmekte, onlara Allah´ın rahmeti, mağfireti, mükâfatı ve cenneti va´d edilmektedir. İmanları uğrunda hicret edenler ve bunlara yardım edenler, gerçek müminler olarak nitelenmektedir: "İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler; şüphesiz bunlar Allah´ın rahmetini umarlar. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." "Müminlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah (müminlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) va´d etmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükafat ile kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır.

     Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."   "İman edip hicret eden ve Allah yolunda Cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır."  Hadis kitaplarının "cihad" bölümlerine baktığımızda, bu bölümlerde cihad kavramının hem bir saldırı olduğu zaman fiili savaş yapma, savaş araç gereci hazırlama, Allah yolunda infakta bulunma ve savaş hukuku ile ilgili hadislere yer verildiğini, hem de doğrudan fiili savaş ile ilgili olmayan nefisle mücadele etmeyi, İslâm´ın bilinmesi, yücelmesi ve hükümlerine uyulması için gösterilen çabayı ifade eden hadislere yer verildiğini görüyoruz. Bu da "Cihad" kavramının "harb, gaza ve kıtal" kavramları ile özdeş olmadığını, bunları da içine alan ancak bunlarla sınırlı olmayan, İslâm´ın bütün hükümlerini öğrenme ve uygulama çabasını da kapsayan bir kavram olduğunu ifade etmektedir. Meselâ: "Kim savaşa katılacak bir kimseyi savaş araç gereci ile donatırsa, o kimse bizzat Allah yolunda savaşmış gibi olur.  "Kim Allah yolunda bir infakta bulunursa, o kimseye yedi yüz kat sevap yazılır." ِ

     Bu Vatan kolay kazanılmadı ve kolay kolayda hiç kimseye teslim edilmez.Biz Dünyaya bunu tarihte hep ispatladık.Gerek , Malazgirtte, gerek Çanakkalede ve  gerekse Kurtuluş savaşında her türlü yokluğa rağmen ,imkansızlıklara rağmen girdiğimiz savaşları kazanarak bu vatanı düşmanlara teslim etmedik.

   Bu günde  dış güçlerin,toprağımıza göz diktiğini çok açık bir şekilde görüyoruz.Ama Kahraman Türk ordusu hiç kimseye bu vatanı asla vermeyecektir.Askerlerimiz,güvenlik güçlerimiz Cihad bilinci ile seve seve vatanımızı korumaya devam etmektedir.Millet olarak,   "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" bilincinde olup cennet vatanımıza düşman çizmesi bastırmayacağız Allahın izni ile.

  Bu vatan için çarpışan,savaşan askerlerimize ve güvenlik güçlerimize Dualarımızı eksik etmeyelim.

ŞEHİTLER ÖLMEZ , BU VATAN BÖLÜNMEZ..

Haftaya başka bir konu ile buluşmak dileğimle..

   ALİ ÖZCAN / NEVŞEHİR..