Sevgili okurlarımız, bu hafta Engelliler ile ilgili yazdık. Onların hayatına bir nebze olsun girip ışık olabilirsek ne mutlu bizlere. Bu konunun hem sosyal yaşantımızdaki yeri ve hem de Dinimiz açısından yeri ve önemini yazdık. "Engelli" kavramı; zihin, ruh, beden ve uzuvlarda bulunan bir arıza ve hastalık sebebiyle hayatını sürdürmede, işlerini görmede ve topluma uyum sağlamada sıkıntısı bulunan kimseleri ifade eder. Engelliler "özürlü" kavramı ile de ifade edilmektedir. Özürlüler hakkında hazırlanan kanunda "engelli" şöyle tanımlanmaktadır: “Doğuştan veya sonradan, herhangi bir hastalık veya kaza sonucu, bedensel, zihinsel, ruhsal, sosyal, duyusal ve duygusal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan bireydir” (Madde 3/a). Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı'nın Devlet İstatistik Enstitüsü ile birlikte yaptığı ve 02/12/2003 tarihinde açıkladığı araştırma sonucuna göre ülkemizde 8 milyon beş yüz bin engelli vardır. Bu, ülkemiz insanın en azından yarısını doğrudan ilgilendiriyor demektir. İnsan ya engelli, ya engelli yakını ya da engelli adayıdır. Nice insanlar sağlıklı iken bir trafik kazası veya bir iş kazası veya bir kalp krizi veya bulaşıcı bir hastalık sonucu sağlıksız, felçli, kötürüm, ortopedik veya görme özürlü olabilmektedir. SOSYAL İLİŞKİLER İslam, sosyal ilişkilere büyük önem veren bir dindir. Bu konuda sağlıklı ve engelli diye bir ayırım yapmaz. Ancak yardıma, ilgiye ve bakıma muhtaç insanlarla daha çok ilgilenmeyi teşvik eder. Peygamberimiz (a.s.) görme engellilere karşı kötü davrananları, mesela, onların yoluna engel olanları kınamıştır. Hz. Hatîce Peygamberimizi “güçsüzü yüklenen” ُ(kimse olarak tanıtmıştır. “el-Kell” kavramı; kendi işini kendisi yapamayan, zayıf ve güçsüz olması hasebiyle insanlara muhtaç olan aciz kimse diye tarif edilmektedir. Bu kavram, her türlü engelliliği içine alır. Bu; Hz. Peygamber’in daha peygamberlik öncesinde zayıf, güçsüz ve acizlere arka çıktığının, onların sıkıntılarını ve ihtiyaçlarını giderme çabası içinde olduğunun beyanıdır. Özellikle engelli ve hasta insanlarla ilişkilerde şu hususlara dikkat etmek gerekir:

1. Engellilere İtibar ve İltifat Etmek Engelli ve hasta insanlara itibar ve iltifat etmek, onlara değer vermek, söz ve davranışla onları onura etmek, onların morallerinin iyileşmesine katkı sağlayacaktır. Peygamberimizin hayatında buna özen gösterdiğini görmekteyiz. Bedir savaşına katılmış görme özürlü Medineli bir sahabî Itbân b. Mâlik, yağmur yağdığında ve gece karanlıkta camiye gitmekte güçlük çeker, Hz. Peygambere gider ve ona;

“Ey Allah’ın Resûlü! Ben görme özürlü biriyim, karanlık ve sel oluyor (camiye gidemiyorum). Evimde namaz kılsan da ben orayı namazgâh edinsem?” diye ricada bulunur. Hz. Peygamber de Itban’ın evine gider ve ona, "Nerede namaz kılmamı istersin" der. Itbân, Hz. Peygambere evinde namaz kılmasını istediği yeri gösterir. Hz. Peygamber de orada namaz kılar. Itbân, Peygamberimiz ve arkadaşlarına yemek ikram eder. Bir âmânın davetine icabet edip evine gitmesi, gösterdiği yerde namaz kılması, ikram edilen yemeği yemesi, Hz. Peygamberin tevazuunu ve engellilere olan sıcak ilgisini göstermektedir. Engellileri Ziyaret Etmek Özellikle hastaları ziyaret etmek, onların günülerlini alacak, iyileşmelerine katkı sağlayacaktır. Hasta ziyareti dînî ve ahlâkî bir görevdir. Peygamberimiz (s.a.s.), "Açları doyurun, hastaları ziyaret edin" buyurarak6 muhtaç, engelli, özürlü ve hastalarla ilgilenilmesini istemektedir.

Peygamberimizin (s.a.s.) bildirdiğine göre yüce Allah kıyamet günü şöyle der: -Ey Âdemoğlu! Ben hastalandım, beni ziyaret etmedin. İnsan cevap verir: -Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbisin. Ben seni nasıl ziyaret edecektim? Yüce Allah cevap verir: - Hani filan kulum hastalandı da onu ziyaret etmedin ya. Eğer onu ziyaret etseydin beni onun yanında bulurdun. - Ey Âdemoğlu! Ben senden yemek istedim de beni doyurmadın. İnsan cevap verir; -Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbisin. Ben seni nasıl doyuracaktım? Allah cevap verir: - Hani filan kulum senden kendisini doyurmanı istedi de onu doyurmamıştın ya. Eğer onu doyursaydın beni onun yanında bulacaktın. - Ey Âdemoğlu! Ben senden bana su ikram etmeni istedim de benim susuzluğumu gidermemiştin. İnsan cevap verir: -Ey Rabb’im! Sen âlemlerin Rabbisin. Ben sana nasıl ikram edebilirdim? Allah cevap verir: - Hani filan kulum senden su istemişti de ona su vermemiştin. Eğer onun susuzluğunu giderseydin beni onun yanında bulacaktın.” Hastayı ziyaret etmek, mümine karşı yerine getirilmesi gereken haklardan biridir.

Yardımcı Olmak Dinimiz, engelli ve hastalarla ilgilenmeyi ve onlara yardımı teşvik etmekte ve bunu sevap bir davranış olarak nitelemektedir. Görme engelli bir kimseye yol göstermek, sağır ve dilsiz ile ilgilenmek ve aracına binmeye çalışan bir engelliye yardımcı olmak bir sadakadır.

Peygamberimizin ashabı dinimizin bu tavsiyesini yerine getirmiştir. Mesela Abdurrahman İbn Ka’b (r.a), babası gözlerini kaybedince, ona rehberlik yapmış ve Cuma günü olunca da namaza götürmüştür. Zayıfların, düşkünlerin, fakir ve yoksulların gerçek dostu ve hâmisi olan Peygamberimiz (a.s.), engellilere yapılacak her türlü yardım ve desteğin bir sadaka olduğunu bildirmiştir. Bir gün Peygamberimiz “her gün” için sadaka verilmesi gereğinden söz eder. Sahabeden Ebu Zer, her gün için sadaka verecek imkânlarının olmadığını söyler. Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.):

“Sadakanın birçok çeşidi vardır: - Allah’ü ekber (Allah en büyüktür), - Sübhânellah (Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim), -Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur) estağfirullah (Allah'tan bağışlanma dilerim) demek, - İyiliği emretmen, kötülüğü men etmen, - İnsanların yolundan diken, taş ve kemik (gibi zarar veren şeyleri) kaldırman, - Görme özürlülere rehberlik etmen, - Sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, - İhtiyacı olanın hacetini tedarik etmesi için bildiğin yere delalet etmen, - Derman arayan dertliye yardım için koşuşturman, - Koluna girip güçsüze yardım etmen, - Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen, - Bütün bunlar kendin için (yaptığın) sadaka çeşitlerindendir...” buyurmuştur.

Engellilere yapılacak bu tür yardımların sadaka olduğunu, diğer bir ifade ile Allah’a olan sadakatin bir ifadesi olduğunu belirten Peygamberimiz (a.s.), herhangi bir görme özürlüyü yoldan saptıranları, onu kasten yanlış yola yönlendirme sadakatsizliğini gösterenleri de lanetliler arasında saymıştır. İnsanlara yardım edene Allah yardım eder. "Kim mümin bir kardeşinin ihtiyacını karşılarsa Allah da onun bir ihtiyacını karşılar. Kim Müslümanın bir sıkıntısını giderirse Allah da onun kıyamet günü sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir.

Unutmayalım ki, bizlerde birer engelli adayıyız. Her an insan olanın başına her şey gelebilir. Hayatın her alanında karşımıza çıkan engelli kardeşlerimize yardımcı olalım.


ALİ ÖZCAN / NEVŞEHİR.