Her saniye her an çevremizde varlık emaresi gösteren veya varlığını hissetmediğimiz her şey biz de dahil değişiyoruz. Fiziksel değişim söz konusu olduğu kadar, ruhsal ve düşünsel olarak da değişim gerçekleşmekte. Bu değişim eskiyle kıyaslandığında pozitif kabul edilir olan da var marjinal kabul edilmez görülen de. Yerleşik toplumların oluşturduğu gelenek, görenek, inanç adına oluşmuş değerler topluluğunu bazen idari kanunlar ile diğer yanda mahalle baskısı, tabular ile güvence altına alındığında toplumun değişimi, bağımsız düşünmesi güçleşiyor. Herhangi bir şeyin doğru olmasından değil doğru kabul görmesinden dolayı uygulanır olduğunu eylemin kendine alan açtığını fark ediyoruz. Bundandır ki yerleşik eski medeniyetlerin devamı durumundaki toplumların oluşturduğu doğu medeniyetlerinin kuralları daha kalıcı sürekli değişmez nitelikte olmakta.
Doğuya daha doğuya gittiğinizde daha eski yerleşkeler daha köklü medeniyetlerin devamı niteliğindeki uygarlıklar ile buluşuyorsunuz. Bu toplumlar her ne kadar modern dünyanın araç ve gereçlerini kullanıyor olsalar da, ruhsal yapıları düşünceleri ve sosyal davranış refleksleri ile modern çağın ilkel insan modelini çağrıştırmaktadır. Şöyle ki adam son model araç edinmiş eli yüzü düzgün amma ve lakin aracın camını açıp içtiği sıvı veya yediği katı peti, ambalajı hiç çekinmeden yola atabiliyor. Diğer yanda, parklar bahçeler, sosyal alanların durumunu görmekteyiz. Bu coğrafya insanında bunlar en basit dile getirilmeyecek argümanlar. Daha ağır, depresif sosyal vaka güvensiz sosyal, hukuk ve idari yapısı ile karşı karşıya kalmak durumu vardır ki kaçınılmaz bu durum daha da trajik bir vakadır.
Batıya daha batıya yeni yerleşke yeni kıtalara gittiğinizde daha bağımsız düşünülerek bağımlı hale gelmiş sosyal idari yapıyla karşılaşılmakta. Toplum sürekli üretilen ve değişen kuralların kanunlaştırılmasıyla özgürleştirildiği gibi güven toplumu da yaratılmış. Bugün kendinizi Doğuda mı güvende hissedersiniz yoksa Batıda mı daha güvende hissedersiniz.
HRİSTİYAN - MÜSLÜMAN ÜLKE
Geçtiğimiz hafta İstanbul´da Sveti Stefan ´Demir Kilise´nin restorasyonu yapılıp ibadete açıldı. Kiliseyi Bulgar cemaati kullanmakta. Restorasyonu yedi yıl sürmüş, Kilisenin açılışına Türkiye Cumhur Başkanı R. Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ve Bulgar Başbakanı Borisov´un katılımlarıyla açılışı yapıldı. Yaşadığımız dünyada şurası Müslüman burası Hıristiyan ülke toplum ayırt etmek olası değil. Batıda ki ülkelerin çoğunda milyonlarca Müslüman ve Hıristiyan topluluklar iç içe yaşamakta olduğu gibi, inançları dinleri de yaşadıkları ülkenin eşit haklar ile güvence altına alınmaktadır. İnançların ayrıştırdığı medeniyetler, uluslar değil artık günümüzde insan haklarının hukukun, adalet kavramının geliştiği gelişmediği ülkeler medeniyetler olarak bakmak gerektiğimize dikkat çekmek istiyorum. Suriye´de yaşanılan olumsuz şartlarda kaçan insanlar ölümüne Batıya daha Batıya gitmek durumunda kaldıklarını gözlemlemekteyiz. Eğer Batı sınırlarını açmış olsaydı bugün Türkiye´de kalmak durumunda olan Suriyelilerin çoğu Türkiye´de iskan etmemiş olacaktı.
KAMU MALİYESİ
Nereye Kaç Km hızla gidiyoruz? TMSF Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu; açılımı kadar hızla büyüyüp gelişen bu kurum bünyesine kattığı Türk şirketleriyle obezite olmuş durumda yakında yönetilir olmaktan çıkar, çıkacaktır. Okuduğum bir habere göre bu fonun cirosu Sabancı ve Koç´ların birleşik cirosunu aşmış. Değer ve birikimini tam olarak telafi etmek olanaksız. Bu kurumun büyütülmesinin haklı gerekçeleri olabilir, peki durum olması gereken mi? hayır. Bu kadar büyümesi istenilen bir durum mu? Hayır. Sonuç ne olacak? Belirsizlik hakim.
Toplumumuzda finansal okuryazarlık az da olsa gelişme göstermekte. Hareket eden her objenin % 20 si doğrudan dolaylı yönden % 30´unun kamu maliyesi adına vergilendirildiği konuşulup yazılmaya başlandı. Diğer yanda insanlar vergilerin çok artığından şikayetlenirken bu bağlamda gelirlerinin de her geçen gün daha da düştüğünü ifade ediliyorlar. Diğer bir konu: Ülkenin 70 yıllık birikimi KİT´ler kamu maliyesine çeki düzen vermek adına satılarak özelleştirildi. Bu yönle kamu maliyesi disiplin altına alınacak bu çoğu zarar eden kurumlar maliyeden desteklenmek zorunda kalmayacaktık. Gelinen noktada yeni KİT´ler yaratıldı. Süspanse edilecek otoyol. Köprüler. Metrolar. Şehir Hastaneleri vb. 2018 bütçesinde bu kurumlara aktarılan miktarlara yer verilmiş. Toplamda 6,2 milyar ödenek otoyol geçiş garantisi ve şehir hastaneleri muayene garanti kapsamında gider gösterilmiş. Bunlar ayrıca sabit rakamlar da değil.
Milli finansal okuryazarlık gelişmeden milli ekonomi yaratılmaz. Gelişmiş ekonomilere baktığımızda gelişmenin temelinde milli iktisadi düşüncenin yer aldığını görüyoruz. Ne yapıyorlarsa kendileri yapıyor. 10 yılda yapılacak köprüyü yüz yıl da yapar kendim yaparım diyen inatlaşan bir yaratma başarma içgüdüsü yaratılmadan, cari fazlası veren bütçe oluşturulmaz. Bugün cari açığın enerji açığından kaynaklandığını ifade ediyorlar, cari fazlası veren ülkeler enerji kullanmadan mı üretim yapıyorlar.