Günlerimiz hep güzel olsun isteriz, nasıl başlarsak öyle biteceği inancı hep hasıl olmuştur üzerimize. Ama ne yazıkki hayatın olumsuzlukları hep bizi farklı yönlere çekerek günümüzün istediğimiz gibi değilde elimizde olmadığı şekilde geçmesine neden olur.
Bizler insanoğlu hiçbir şeyden hiçbir zaman mutlu olmayı ve bunlarla yaşamayı bilememişizdir. Bu insanoğlunun en aciz yönüdür belkide. Ne iyilikten güzellikten zevk almasını biliriz ne de kötülükten ders çıkartmasını.
Sürekli olarak hep bişeylerden yakınırız. Mevsim yaz dır ama hava çok sıcak diyerek feryad ederiz. Kış gelir çok soğuk deriz. Bunun gibi işte yakınmalarımız hiç bitmez. Oysa ki kışın üşüdüğümüzde yaz bir gelse deriz değilmi ve okadar içten söyleriz ki kışın soğuğundan bıkmışızdır.
İşte durum böyle, birazda güncel konulara değinelim ne dersiniz.
Nevşehir memleketimiz,
Herzaman eksikliklerinden yakınsak ta memleketimiz
Göç alamıyoruz, çünkü bunun sebepleri var.
İstatistiklere bakınca çok zengin bir il durumundayız,
Gerçeklere bakınca birkaç zengin sayesinde bu mertebede bulunmaktayız.
Oysa ki gerçekler her zaman acıtıyor, parmakla sayılan zenginlerimizin yanında sayamayacağımız kadar yoksulumuzun olduğu da bir gerçek. Bunu saklamak mümkün değil. Günün şartlarında orta sınıfta artık yoksul konumunda.
Gelelim başlangıçtaki konumuza;
Hepimiz de haklı olarak uzun zamandır şehir içindeki yolların bozuk olmasından yakınmaktayız. Bu bizim şehrimiz için hep bir utanç kaynağı olmuştur. Adımız turizm memleketi ama yollarımız geri kalmışlığın bir simgesi…
Ve bugün yollarımız sıcak asfalt ile kaplanmakta, biraz çileli oluyor elbet ama buna katlanmadığımız takdirde bu yollar hep böyle kalmaya mahkum olacak. Bende eve giderken veya işe gelirken hangi yolları kullanacağımı şaşırıyorum ama biliyorum ki kısa zamanda en kısa yolu en iyi şekilde kullanacağım.
Şehrin gelişimi ve sorunları ile alakalı herzaman siyasiler ve bürokratlar karar mercii olmuştur. Bunun içindir ki hiçbir zaman hangi partili olursa olsun siyasileri sevmediğimiz aşikar. Sürekli eleştiri yaparız yapmakta da haklıyız belki. Ama içimizden iyi bir siyasetçi çıkarmak için çabamız yoktur. Neden senin oğlun memleket çıkarları için savaşan mücadele eden bir siyasetçi olmasın, neden senin yiğenin iyi bir bürokrat olup memleketi için çalışmasın, bunu hiç düşündünüz mü? Düşünmediniz belkide eleştirmek daha kolaydır herzaman.
Kızıyoruz yanlışlar var, eleştiriyoruz bişeyler doğru değil ama düzeltmek için çabamız yok, herkes koltuk makam peşinde, koltuğa ulaşamayan ise çıkar peşinde. Memleket bu halde beyler bayanlar…
Hadi tutun şunun ucundan hele, bu böyle gitmez diyenler, memleketi düzeltelim diyenler, memlekete sahip çıkanlar veya düşünenler,
Burası benim memleketim diyebiliyorsan ona sahip çık…
Yeni yazımda görüşmek dileğiyle, BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN…