Duyduğumda her şey bir yana içim sızladı, yüreğim burkuldu.
Belki bir çoğunuz ilk defa duyacaksınız Hak ve Hakikat Partisi diye bir parti var, genel başkanı da Dursun Güneş isminde bir kişi.
Türkiye´de yasal olmak, şartlarını yerine getirmek koşuluyla isteyen siyasi parti kurmaya kurar da…
Kanımı donduran açıklama işte bu arkadaştan geldi ve 15 temmuz şehitleri için dedi ki;
“Demokrasinin şehidi olmaz gardaşlar, Vatan için şehit düşülür ama demokrasi için düşülmez.” Yetmedi ve bir adım daha ileri gitti Dursun Güneş; “ Laik adamın şehidi de olmaz gardaşlar, Müslümanın olur ama Laik adamın şehidi olmaz.” Dedi.
Biz bu vatan toprağı üzerinde görevi başındayken ölen herkesin şehit olacağına inanırız. Bu, siyasetçi de olur, asker de, öretmen de olur polis de, devlet memuru da işçi de, darbeye karşı çıkan kadın erkek her insan da.
İşte bu yüzden kırk yıllık Boğaziçi Köprüsünün adı 15 Temmuz şehitler köprüsü olarak değişti. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere hemen herkes orada veya açılan ateşle başka yerlerde hayatını yitiren herkesi demokrasi şehidi ilan etti. Bir ay boyunca demokrasi nöbeti tutuldu. Demokrasi şehitleri adına anma köşeleri, şehitlikler, anıtlar yapıldı.
Bu sözler her şeyden önce başta Cumhurbaşkanı Erdoğan´a hakaret olmaz mı?
Tüm bunları geçtik ölümü göze alarak “yaşasın demokrasi” diye slogan atarak tankların önüne yatan, her siyasi görüşten yüzlerce vatandaşımıza yazık olmaz mı? Kabrinde kemikleri sızlamaz mı?
Yapmayın etmeyin!
Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz zaman değil mi şimdi. Zaten Kürt-Türk, Alevi-Sünni, sağcı-solcu diye ayırmaya çalışanların ekmeğine yağ sürmeye devam edip bir de Laik-anti laik gibi bir ayrışmaya sokmanın ne alemi var.
Kaldı ki laik bir asker kardeşim şimdi cephede teröristlerle savaşırken ne düşünür şimdi?
Yapmayın etmeyin efendiler, Allah aşkına, bu millet bu kadar acıyı çekemez artık.