"Yesevi’den, Horasan erenlerinden, Yunus’tan, Hacı Bektaş’tan, Hacı Bayram’dan… Sonra BİDATLARDAN doldurulmuş bir zihniyet çekilmiyor be kardeşim.
Türkün bünyesine, Türkün dünyasına uygun değil çünkü.
Bize karşı atom bombası kadar güçlü, gavura karşı ise sinek kadar güçsüz, bu sahte olağanüstü güçlü MİLLİYETSİZLERDEN bıktık artık.
Arada dağlar kadar arılık duruluk, arada dağlar kadar ilim irfan, arada dağlar kadar soy sop, gelenek görenek, kültür ve aidiyet farkı var.
Din sosuna batırılmış habis bir ur gibi içten içe çürüten, içten içe kuşatan, ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Afyonun nerede ne zaman patlayacağı, haşhaşilerin sinsi bir yılan gibi nerede ne zaman sokacağı, nerede ne zaman bir Şerif Hüseyin, nerede ne zaman bir Şeyh kılığında, nerede ne zaman bir Hasan Sabbah, nerede ne zaman yeni bir 15 Temmuz katili çıkacağı belli değil.
İstediğiniz kadar İslam olun, aynı zamanda Türk olmadığınız sürece, bu milletin manevi dünyasında size asla yer yok.
Rahmetli Erol Güngör’ün azınlıklar için söylediği söz tıpa tıp size de uyuyor vesselam.
Belki kafamızı karıştıracak, belki bizi biraz uğraştıracaksınız, ama eninde sonunda bu bünyeden muhakkak atılacaksınız.
Herkes kafasına şunu iyice soksun! İstedikleri kadar şeyh, istedikleri kadar, gavs, istedikleri kadar kutup olsunlar. İstedikleri kadar takla atıp, istedikleri kadar allayıp pullasınlar. İstedikleri kadar uçup, istedikleri kadar ALLAH DOSTU (!) palavralarıyla milleti kandırsınlar,
İçinde Türk olmayan, Türkün ruhu olmayan, herşey bu millet için, bu coğrafya için, bu devlet için bir BEKA meselesidir.
Bunu kafamıza küçük harflerle değil, büyük ve kalın harflerle muhakkak kazımak zorundayız.
Kazımadığımız müddetçe 15 Temmuz katilleri ve türevleri ne ilk ne de son olarak bu milleti can evinden vurmaya devam edeceklerdir. Bataklık varsa sinek, sinek varsa sıtma muhakkak vardır.
Bu batağın çaresi, temiz suyun gürül gürül çağlayacağı Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletidir.
Tarikatçı değilim, çünkü aklımı kim olursa olsun kimseye ipotek edemem, Kur’an, Rasul ve Muhteşem bir tarih,KUR’AN’ın müsaade ettiği kadar MİLLETİMİ seviyorum
İlim için lazım olan aklın, din için de lazım olduğuna inanalardanım. Çünkü akla değer vermeyen ümmetlerin sonu cennet değil cehennemdir. Esarettir, uşaklıktır, rezilliktir, pisliktir.
Bunu görmek için ille alim olmaya gerek yok. Ağzına kadar hacı, hoca, seyyit, gavs, kutup, şeyh, şıh dolu islam dünyasına bakmak yeter de artar bile.
Biliyorsunuz Türk milliyetçiliği çok sorgulandı. Özellikle de tarikatlar tarafından, ama Allah’a şükür milliyetçilik her sorgunun altından alnının akıyla çıktı. Fakat aynı şeyi tarikat ve cemaatler için söyleyemeyiz. Rezaletin biri bitmeden diğeri başlıyor. Parelellik, ihanet, ticaret, sapıklık, sahtekarlık, yobazlık, ajanlık, rüşvet, iltimas, sahtecilik… Skandalın haramın günahın ardı arkası kesilmiyor.
Tevazu insanlık erdem ve güzel ahlakın yaşanması gereken yerlerde insan bu rezillikleri saymaya utanıyor.
Şimdi hepsi bunları, kendilerinin değil, başka tarikat ve cemaatlerin yaptığını, zaten onların gerçek tarikat ve cemaat olmayıp gerçek tarikat ve cemaatin kendileri olduğunu ispatlamanın telaşındalar.
Yani anlayacağınız sorgulayacak başka şey bulamayıp Türkün hayat damarı Türk milliyetçiliğini sorgulayanlar şimdi ÇALAP’ın tokatıyla çetin bir imtihanda.
Oysa, daha Mehdiliğe, ceza evinde ülkücülere yaşattıklarına, bir birinden mübarek mübareklere, aklın aklını oynattığı ritüellere, şarlatanlara, istila için ülkenin dört bir yanında mantar gibi biten, her biri bir birinden karanlık odağın oyuncağı tapınak şövalyelerine daha sıra gelmedi.
Düşünebiliyor musunuz bu ülkenin insanları yıllarca kadının saçının bir tek teli görülsün mü, görülmesin mi diye birbirine düşman edilirken
televizyonlarda çatır çatır, çırıl çıplak kadın mürit oynatan aşağılıklar yıllarca tarikatçılık cemaatçilik cakası sattı bu ülkeye.
Ne yalan söyliyeyim çağın en aydın hareketinin, çağın en cahil insanlarıyla, çağın en temiz hareketinin, çağın en rezil insanlarıyla sorguya çekilmesi ağrıma gidiyor. Yaptıklarına bakacak olursanız demekki boşa hedef seçmemişler milliyetçiliği.
Tarikatçı arkadaşlarıma milli ve manevi dünyamızın teminatı milliyetçiliği bir kez daha düşünmelerini öneriyorum. 15 Temmuzdan sonra efendim biz zaten milliyetçiyiz gibi komik takiyyelere hiç gerek yok. Milliyetçi olsanız ağzına kadar ermiş, derviş, pir, dede, Alperen, veli dolu Anadolu’da üç kıtada İslamın bayraktarlığını yapan Türk ulularını bırakıp Arap onun bunun meçhul ulularının (!) peşine düşmezsiniz.
Tarikatçı olacaksanız Ahmet Yesevi gibi, Yunus gibi, Hacı Bektaş gibi, Tapduk Emre gibi, Ahi Evran gibi Hacı Bayram gibi yerli ve milli olacaksınız yabancı değil.
‘’Gelin canlar bir olalım’’ diyeceksiniz ki sözünüz Adriyatik’ten Çin Seddine bütün bir Türk dünyasında yankılanacak.
‘’Bir kez gönül yıktın ise kıldığınız namaz namaz değildir’’ diyemiyorsanız susacaksınız.
Halep ordaysa arşın burada. Bu iş öyle yanmaz kefen, sırattan geçiren terlik, deve sidiği, cezbe,
rüya, papağan gibi eski alimlerinin sözlerini nakletmek hele hele de fütursuz ve hadsizce Allah ve Resulünü bu işe alet etmekle olmuyor. ‘’Dervişlik olsaydı taç ile hırka, biz dahi alırdık otuza kırka’’
Şeyhleriniz, tarikatlarınız varsa bir kerameti bizden olan kurtulur diye zümrecilikle değil, Türk tarikat ve ulularındaki gibi, millet için, insanlık için çıkacak ortaya.
‘’Gel gör beni aşk neyledi’’ diyemeyen aşkın,
‘’Yaradılanı hoş gördük yaratandan ötürü’’ diyemeyen sevginin postuna oturmayacak. Arkadaş.
‘’Dinine dizlerinle değil, kalbinle bağlan’’ diyebilen bir şeyh olmadıktan sonra o tarikatın ne önemi var.
Bu asil millet için ‘’Bir olalım iri olalım diri olalım’’, "Eline beline diline sahip ol’’,
"bölüşerek tok, bölünerek yok oluruz’’ diyen milli şuura sahip Türk ulularını ne zaman keşfedeceksiniz acaba?
‘’Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde, hakkın yarattığı her şey yerli yerinde, bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok. Noksanlık, eksiklik, senin görüşlerinde’’ diyebilseydi şeyhleriniz, tarikatlarınız yobazlık ve sapıklık suçlamalarına bu kadar maruz kalır mıydı acaba?
‘’İlim beşikte başlar mezarda biter’’
‘’En büyük keramet çalışmaktır’’ diyen mutasavvıflardan sonra kusura bakmayın da çalışmadan saltanat süren şeyhler pek akılcı gelmiyor insana.
‘’İncinsen de incitme ‘’
‘’Kadınlarınızı okutunuz, kadınları okumayan millet yükselemez’’ Sözünü kim niye söylemiş acaba?
‘’İslam’ın temeli güzel ahlak; ahlâkın özü bilgi; bilginin özü akıldır’’ diyen pirlerden sonra acaba aklı ipotek etmek niye nasıl ve nerden çöreklendi bu coğrafyaya?
‘’Kuvvetini mazluma değil zalime kullan’’ Sözü yerine fırıl fırıl iktidar peşinde koşmak tarikatçılık cemeatçilik Allah dostluğu mu oluyor şimdi?
‘’Hararet nardadır sacda değil, Keramet baştadır, taç da değil. Her ne ararsan kendinde ara, Kudüs de Mekke de hac da değil’’
‘’Çalışmadan geçinenler bizden değildir’’ Sözünden ders almayan şeyh şeyh olabilir mi?
‘’Eşine işine aşına özen göster’’
‘’Hak ile sabır dileyip, bize gelen bizdendir. Akıl ve ahlak ile çalışıp, bizi geçen bizdendir’’ Sözlerini hiç duydunuz mu acaba?
‘’İslami hükümleri tam bilmeyen, tatbik etmeyen bir kimse, evliyalık yolunda bulunmaya kalkarsa, bunun imanını şeytan çalar’’ diyen Yesevi demek ki boşa dememiş bu sözleri.
Anlayacağınız bütün tarikat ve cemaatler iktidar sofrasında nimet yarışına girip bizi Ortadoğu ve Batı batağına çekerken, Türkistan uluları ‘’Padişah huzurunda dahi olsanız hakkı ve hakikati söylemekten çekinmeyiniz’’ diyerek hala aydınlatmaya devam ediyorlar bizleri.
Öyle görünüyor ki biz ne dersek diyelim tarikat ve cemaatler mesele ister küresel güçler, ister gizli ve açık yürütülen Arap milliyetçiliği, ister cahillik, ister Vahabi selefiyeciliği ve ister yobazlıktan geçinen din tüccarları olsun Türkün ilelebet süren varlık mücadelesinde Türkün en hayati varlık sorunları olmaya devam edecektir" Kurtulmak ÜMİDİ ile………..