Terörist, zâlim ve Siyonist İsrail, son dönemde Filistin halkına yönelik insanlık dışı saldırılarını artırmış; hastaneleri dahi hedef alarak aralarında bebeklerin, çocukların ve kadınların da bulunduğu binlerce masum insanı hunharca katletmiş ve binlerce insanın da yaralanmasına sebep olmuştur. 21 yüzyılda açıkça soykırım yapılmakta, ancak medeni geçinen batı ülkeleri maalesef bu zulmü alkışlamaktadırlar.
Türkiye’de de “Kudüs bizim meselemiz değildir” diyerek bir takım çatlak sesler çıkmaktadır. Hâlbuki Filistin üç açıdan bizim asıl meselemizdir. Şöyle ki;
1. Türkiye % 99’u Müslüman olan bir İslâm ülkesidir. Yüce Allah, “Mü’minler ancak kardeştirler…” buyurmak suretiyle inananların kardeş olduğunu ilan etmiştir. Hz. Peygamber de “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez.” buyurarak müminlerin birbiriyle kardeş olduğu olgusunu pekiştirmektedir. Yine başka bir hadisinde Hz. Peygamber “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” buyurmak suretiyle müminleri bir vücudun organlarına benzetmiştir. Müslümanlar birbirini sevmede, birbirine şefkat ve merhametle davranmada, birbirine yardım etmede bir vücut gibi olmalıdırlar. İnananlar birbirlerinin sevinç ve üzüntülerine ortak olmak zorundadırlar. Vücudumuzda bir organ rahatsız olduğunda vücudun diğer organları da aynı acıyı hissettiği gibi bir Müslümanın başına gelen bela ve musibetten bütün Müslümanlar etkilenmeli ve o bela ve musibetten kurtulması için ellerinden gelen gayreti sarf etmelidirler.
2. Kudüs biz Müslümanların kutsalıdır. Dolayısıyla o kutsalı muhafaza etmek, korumak Müslümanın en önemli görevlerinden biridir. Kudüs’teki Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesidir. Ayrıca Allah Resulü Mirac olayını Mescid-i Aksa’dan gerçekleştirmiştir. Hz. Peygamber, Kudüs’ün Müslümanlar için kutsallığını ifade etme sadedinde; “(İbadet maksadıyla) dünya üzerinde sadece şu üç mescide yolculuk edilir: el-Mescidu'l-Harem, Mescidu'r-Rasûl ve Mescidu'l-Aksâ.” buyurmuştur.
3. Siyonist Yahudilerin tahrif edilmiş kitapları Tevrat’ta Arz-ı Mev’ûd’a (Vadedilen topraklar) sahip olma diye bir hedefleri vardır. 1948 yılında Yahudi devleti kurulmasından bu yana bu hedefi gerçekleştirmek için çaba ve gayret sarf etmektedirler. Günümüzde artarak devam eden Filistin İsrail savaşı bunun göstergesidir. Gazze’yi işgal edip kendi topraklarına kattıktan sonra bununla yetinmeyecekler, daha sonra Lübnan, Suriye, Irak, Mısır, Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunu topraklarına katmak için saldırılarına devam edeceklerdir. Özellikle “Kudüs bizim meselemiz değildir” diyen insanlara bunu hatırlatmak ve uyanmaya davet etmek gerekmektedir.
Bu asırda Müslümanların sayısı iki milyara yaklaşmıştır. Ancak maalesef aralarında birlik ve beraberlik, sevgi, saygı, hoşgörü, birbirleriyle yardımlaşma ve dayanışma gitgide yok olmaya yüz tutmuştur.
Hâlbuki Yüce Allah وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوَى وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ “…Siz iyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın…” ,وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’ân’a) sımsıkı sarılın; bölünüp ayrılmayın…” buyurmaktadır.
Sevban (r.a)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) bir gün şöyle buyurmuştur:
- “Yakın bir gelecekte gayr-i Müslüm milletler, yemek çanağına üşüşen kimseler gibi sizin üzerinize toplanıp üşüşeceklerdir.” Sahabe-i Kiram’dan birisi şöyle sordu:
– “Ya Rasulallah! O gün bizim sayımız az olduğu için mi?” Rasulullah (s.a.v.) dedi ki:
– “Hayır, bilakis o gün siz sayı itibariyle çok olacaksınız. Fakat o gün sizler, sel suyunun üzerinde taşıdığı çer çöp gibi olacaksınız. Allah sizin korkunuzu düşmanlarınızın kalbinden çekip çıkaracak ve sizin kalbinize de vehn salacaktır.” Birisi dedi ki:
- “Vehn nedir? Ya Rasulullah!” Rasulullah (s.a.v.):
- “Dünya sevgisi ve ölüm korkusudur.” buyurdu.
Bu hadiste Allah Resulü 1400 yıl önce Müslümanların aleyhine gerçekleşecek küresel bir tehditten bahsetmektedir. İslâm dışı devletlerin Müslümanların aleyhine birleşecekleri ve onların yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürmek için vatanlarını istila edecekleri haber verilmektedir. Yani Hz. Peygamber, âdeta bu asra işaret etmektedir. Son yirmi yılda Amerika, İngiltere, Fransa gibi devletlerin birleşip orta doğuyu kan gölüne çevirmeleri bunun açık bir göstergesidir. Özellikle terörist, zâlim ve Siyonist İsrail’in Gazze’de yaptığı saldırılar sonucu binlerce bebek, çocuk ve kadını hunharca öldürmesi, binlerce insanı yaralaması vatanından sürmeye çalışıp soykırım uygulaması bunun açık göstergesidir.
Peki, bütün bu insanlık dışı olaylar karşısında iki milyar İslâm âlemi ne yapmaktadır. Yukarıdaki hadis-i şerifte ifade edildiği gibi dünya sevgisi/menfaati ve ölüm korkusuyla 57 İslam Devleti seslerini çıkaramamakta ve Allah’ın emrettiği birlik ve beraberliği sağlayıp tek yürek halinde bu zulme karşı koyamamaktadırlar.
Peki, zalim İsrail’in Kudüs’teki yaptıkları bütün bu insanlık dışı saldırılara karşı biz bir Müslüman fert olarak ne yapmalıyız.
Allah Resulü bir hadis-i şerifinde “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” buyurmaktadır.
Bu hadis ışığında şunları söyleyebiliriz: Bir Müslüman daima Allah’ın dini uğruna cihat etmeyi ve bu uğurda şehit olmayı kalbinden ciddi olarak geçirmelidir. Şayet imkân olsa Kudüs’e gidip Müslümanların safında Siyonist İsrail ile savaşmayı samimi olarak düşünmelidir. Bugün böyle bir imkân olmadığına göre İsrail’in ürettiği ve ülkemizde satılan İsrail mallarını boykot edip asla onları satın almamalıyız. Zira o ürünlere vereceğimiz paranın büyük bir kısmının silaha dönüştürülüp Müslüman kanının akmasına sebep olduğunu bilmeliyiz. Bu elimizle yapabileceğimiz şeylerden sayılabilir.
Dilimizle de çocuklarınıza, gençlerimize ve insanlarımıza Kudüs’ün İslâm ve Müslümanlar için önemini anlatmalı, bu konuda sempozyum, çalıştay ve konferanslar düzenleyerek her fırsatta İsrail zulmüne karşı insanlarımızı bilinçlendirmeye çalışmalıyız.
Kalben de Siyonist İsrail’in zulmüne karşı çıkmalı ve lanetlemeliyiz. Ayrıca İsrail ile kutsal vatanlarını kurtarmak için savaşan Filistinli mücahit Müslümanlar için onların muzafferiyeti için daima Allah’a dua ve niyazda bulunmalıyız.
Yüce Allah, en kısa zamanda bu zulmün bitmesini ve Kutsal Kudüs topraklarının ve Mescid-i Aksa’nın özgürleşmesini nasip ve müyesser eylesin. Âmin.