Biraz yorulmuştu, geçeyi üzerine örtüp kalbine çocukluk/gençlik anılarını koyup uyumaya çalıştı. İnsanın geçmişe dair yaşadıkları gökteki yıldızlar kadar çok olur sayılmaz. Bunun yanında sayısı hiç unutulmayan gönlümüze kazınmış, yerleşmiş hatta gönlün kalbin kendisi olmuş yıldızlar, yaşanmışlar. Bizi biz yapan olgunlaştırdığımız değerler. “ Ah dedi ah, Papatyaların içinde Tanrı Lumel Tapınağı’nın taş duvarlarının sessiz ve dingin buz gibi soğuk sütunları içinde kalan büyük Mağbet. Tanrı Lumel’in heybetli anıtı ve omuzlarındaki Artek ve sero Kartal figürleri, elindeki büyük baltasıyla Tapınağın sütunları boyunca yükselen dev anıtı. Korkar, ürperir ve çekinerek tapınırdım sana Tanrı Lumel. İnsan Tanrı’nın yanında küçülmeli derdi büyük, Adonis “ Tanrı’ya adanmış ruh- öğretici, yol gösterici” insan bu yolda küçüldükçe büyür, yok oldukça ruhu derinlik kazanır, dünyalıkların ölümlülerin sıfatlarından arınarak ölümsüzlerin gücüne, sırrına/ruhuna vakıf olur. “

Gökten bir yıldız düşmüş ve bütün arz-ı yakıp yıkıyor varlık, yaşanmışlığa dair her şeyi yok edercesine kalbine, Letos düştü. Letos..dedi ve sonrası kendini Tapınak yolunda buldu.
Kaunos ne zaman Tapınak ziyaretine yönelse Tapınak, yolundaki rengârenk çiçekler açar, ağaçlar canlılık kazanır. Toprağın üstünü doğanın tüm renginde çiçekler, papatyalar, leylaklar, zambaklar ve her çeşit bitkiler, Tapınak yolunda Kaunos’u karşılamak üzere canlılık kazanırlar. Tapınak’ta yaşayan adanmış ruhlara ve Tapınak Muhafızlarına Kaunos için Tanrı’nın uyarısıdır. Aslında Kaunos’un ruhunu yüceltip Tanrı katında iltifat görmesinin en büyük sırrı Ateş Tanrısı Lumel’in kızı Letos’a olan duyguları ve derin saygısıdır.

Lumel, Epilisos Krallığındandır. Lumel’in Babası Kral’ın Muhafız Alayında Şövalyedir. Lumel’in de kendisi gibi Asker olması için, savaş ve Muhafızlık eğitimi almak üzere Kralın Askerlik okuluna gönderilir. Lumel Bu okul da yaşadığı barbarlık ve zalimliklerden kaçıp uzaklaşır. Horanyas dağına sığınır. İleriki günler de bir ışık görür ve o tarafa yönelir. Işığa yaklaştıkça heyecanı artar ruhu tarif edilmez bir güç kazanır, daha yaklaştıkça gözleri birşey görmez olur ve kendisine hitaben bazı sözler işitir. Lumel, yüce yaratıcı Tanrı’dan özlü mesajlar alır ve bildirilen emirler bilincine kazınır. Daha sonraları Lumel, Horanyas dağının Kuzey ve Güney yamacında Aylarca Tanrı’ya yakınır gözyaşları içinde O an yönelir. Tanı Lomel’in yakarışına ve gözyaşlarına karşı Horonyas dağının eteğinde Lomel’in göz yaşlarından iki Nehir yaratır. Lomel’in Gözyaşı anlamına gelen Saka ve Zilan Nehirleri Horyan dağının Güney’inden ve Küzey’inden iki yakaya bir Vadi oluşturarak akarlar. Beraberinde Tanrı Loml’e, Demir işlemeyi, zırh ve Savaş baltaları yapabilme yeteneğini ilham eder. İleriki zamanlarda Lomel Tanrı’nın ilhamıyla yaşadığı bölgenin ikliminin değişmesine yönelik çok şey yapar.

Kuzeye ve Güneye akan Saka ve Zilan Nehir’in arasında kalan vadinin üzerine Lomel Tanrı için bir Tapınak inşa eder ve insanları Göklerin ve yerin Tanrı’sına çağırır. İnsanlara adaletli olmayı ve iyiliği emreder. Lomel, Tanrı’nın sözlerini Tapınağın sütun ve duvarlarına yer yer kazıdı, figürler yaparak resmetti. Birçoğunu da Tapınağın giriş kapısının yanlarına ve yükselen kapı süvelerine heykel ve anıtlarla ifade etti.


Kaunos bilincini yitirmiş kendin de olmaksızın dalgın ve hissiz olarak Tapınağın ihtişamlı kapısına doğru yaklaşırken kapıda, kendini Tapınağın Baş Versay’ı “ yol gösterici, öğretici” Pasisos karşılar.
Pasisos, Adonis’in ölümünden sonra Tapınağın baş Versay’ı olmuş. Kaunos ayakta güçlükle duruyordur. Letos’un eşiğindedir, Tapınakta ki herşey baş aşağı eğilmiş Tapınağın Bilgesi, Letos’un sadık Şövalye’si Kaunos gelmiştir. Versay Pasisos, Kaunos’a Letos’un mahrem haremine kadar eşlik eder. Tapınağın içindeki Letos’un kaldığı bölüme yaklaşıldığında Pasisos, Kaunos’u yalnız bırakır.
Kaunos’un öğreticisi Versay Adonis’in kendini karşılamadığını gören Kaunos O’nun sonsuzluğa uğurlandığını öldüğünü anlar.

Letos, Letos diye seslendi; sana geldim, anacak sana kendimden yana hiçlik ve aczimi sunuyorum. Ölümlüler, iki yüzlü riyakarlardır ki çoğu zaman olmadık yüceltmeler abartılı sözlerle riyakarlık yapıp maksadını aşan sözlerle insanları baştan çıkartırlar. Aldatırlar. Oysa, söz, iltifat sana karşı mesafe iletişim lisan, aracı olmak durumunda kalacaktır

Var edilen var kılana hangisi varlıkla varabilir acziyet ve yokluk dışında, “edepli kalmak şartıyla”. Bu kapıdan içeri varlıkla girilmez. Bu Tapınak yokluğa geçişin kapısı, bütün nesnelerden soyunmak sana sunulabilecek en güzel sunumdur. Umarım bunu başarmışımdır.


Sözlerinden doğru olsan gerek aksi, durumda şimdi burada olamazdın. Ben’de sana cevap vermek, duymak seni durumunda kalmazdım. Söz, ölümlülerin işi eğer, varlıktan bir kırıntı taşıyıp bana sunmak isteseydin sen de ölümlülerden olurdun. Tanrı sana verdiklerini alır, sözünün ve kalbinin gücü giderilirdi. Bize varlık kazandıran sebep, senin ihtirastan, hırstan ve ölümlülerin arzu ettikleri şöhretten ruhunu arındırman ve bana karşı salt ruhunla gelebilmiş olman. Hiç bir ölümlü henüz benim mahrem duvarıma yaklaşmış varlığımdan haberdar olmuş değil.

Kaunos’un baygın gözleri Tanrı Lumel’in Tapınak sütunlarına kazıdığı figürlere takıldı orda, bütün vücudu zırhlarla örtülü Atlı bir Süvarinin gözlerini de kapatarak süratle Atını şahlandırması resmedilmişti. Versay Adonis geçmişte Kaunos’a bu resmî işaret ederek o, figürü şöyle okumuştu; “ Kaunos, bak bu şövalyeyi görüyor musun onun ihtiras ve tutkuları ruhunu öldürmekle kalmayıp aklını da gidermiş. İhtiras ve sahiplenme duyusu güçlü bir duyudur bundandır ki bu figür zırhlı bir şövalye savaşçıyla temsil edilmiştir. Ölümlüleri bizden ayıran en büyük ilke budur, eğer ilerde böyle bir durumla imtihan olursan bu figürü hatırla ve hemen geri dön. Yoksa Tanrı’nın sana verdiği her şeyden mahrum bırakılırsın.

Kaunos irkildi Adonis’in söylemini bütün duyularında hisseti. Kendini toparlamaya çalıştı, Kılya’dan ayrıldıktan sonra dinlenmek üzere uzandığı ağacın altından kalktı ve Kölesi Samin’e seslenerek yolculuk için hazırlık yapmasını istedi. Haberci Epilog’un gelip gelmediğini sordu.
Özel defterini çıkartıp şu sözleri kaydetti “. Duygular, akıl ve bilgiyi hapsettiğinde Lemis otları gibidir insanı, sarhoş eder, cehaletin Kılıçı olup önce, kendisini yaralar.