Anadolu’da bahar, sahilde şenlik var..
İsmimi altın harflerle yazacam köşeme. Ak Parti ve küçük ortağı MHP’nin seçim stratejisini doğru okudum. İleri sürdükleri sav, iletişim kurdukları lisan. Bırakın yerel idare yönetmeyi, biz Türkiye’yi yönetmekten yokuz anlamındaydı. İki yorgun savaşçı gibi ve son kalelerini koruyan komutanın hezeyanlarını andıran bir çağrı, çağrışım.
Tanrı affeder. Türk seçmeni affetmez. Tolere ediyormuş gözükür. Ancak mühürü eline aldığında gözünün yaşına bakmaz.
İl bazında, ilçe bazında detaya girmek, bilindik hepimizin tanık olduğu seçim öncesi ve seçim akşamı yaşanılanlara değinmeyeceğim.
Şimdi Ak Parti bir şeyi iliklerine işleyen davranış metoduna dönüştürmüş.
Nedir o, biliyor musunuz?
Bazı alışverişler komisyon gerektirir, özellikle emlak piyasasında.
Bu da öyle bir şey.
Halka bir hizmet yapıyorsun, yatırım diyor, kalkınma diyor. Bir bakıyorsun ki, o yatırım hizmet bir ranta aracılık etmekte, ya da yapılan hizmet rantı kamufle etmekte.
Üzerinde duruyorum. Şu bizim Menderes Türel. Konyaaltı sahil projesini bir iki kez yazdım. Hakikaten süper oldu. Belki biraz konforlu ama önemli değil. Tek başına Antalya. Orda yarım saat geçirmek bir ayrıcalık. Dünyanın bir ucundan kalkıp Antalya Plajını, o görsel zevk-i tatmak için gelseniz değer.
Aman Tanrım. Meğer yapılan bir ranta araçılık hizmetiymiş. İlgilendim, sorup soruşturdum ama nafile tek söz yok.
Antalya’da yönetim önümüzdeki günlerde değişir. Ak Parti ve Türel kaybetti. Yeni Başkan’a konuyu açarız, üstesinden gelir mi bilinmez. Detayları yazmadı. Mevzuyu çoğunuz biliyorsunuz. Her yer gibi yeni yapılan Plaj kiralanmış. O’ na karşı değilim, kiralansın. Yeni kiracı sahile 50,60 adet daha kafe, restoran türü işletme yapacakmış. Bu da şu demek. Keşmekeşlik, karmaşa ve sizin görsel, fiziksel zevkinizin harap edilmesi demek..
Neyse, Atını alan, atı veren yol almaya başladı. Biz de bir şey var. Parti koliklik, Partizanlık ve Militarist tarafgirlik. Akıl bunun neresinde. Eğer aynı partinin içinde muhalif gruplar olsa, eleştirilse. Birisi lidere dur deme cesareti gösterse.
Ben Joker’miyim, beni, bin Ali, İn Ali yaptın yeter, diyebilse. Belki politika kalıcı siyasete dönüşecek. Güne göre değişmeyecek. Bir gün önce zillet, bir gün sonra kardeşe dönüşmeyecek.
Dünkü seçmenle bu günkü seçmen aynı olursa, siyasetçi hiç değişmez. Seçmen kendisini yenilemeli, geliştirmeli. Dostluk, arkadaşlık, partililik ayrı, kamu yararlılığı ayrı bir şey. Eğer işin içinde kamu yararı ya da zararı varsa kardeşimi de tanımam diyebilecek.
İyi canım onlardan olmaktansa, hırsızsa da bizim hırsız olsun. Bu söyleyen üst düzey siyasetçi. Yani bunlar hangi partiden olursa olsun tolere edilecek mantık değil.
Kapadokya bölgesinde seçim Ak Parti ağırlıklı geçti.
Gülşehir’de İyi Parti ve CHP ittifak adayı Vahdi Arısoy seçimi kaybetti. Sevgili Vahdi belki Başkanlığı kazanamadı ama kendini kazandı. Başkanlık dönemindeki duruşu, insanlığı, kamu yararlılığına yönelik yatırımları, çalışması. Ofisine kendi adına bir sandalye, bir su bardağı almaması. İlçede Ak Parti’nin başaramadığı doğal gazı ulaştırma gayreti. Taktirle karşılanacak, saygıyla alınacaktır.
Türkiye genelin de yerel kent ve beldeleri yönetmek için seçimleri kazanan Başkanları tebrik ediyorum.
Ve hizmeti ranta aracı koşma amacı gütmeden, doğru güzel işler yapmalarını diliyorum.
Bu arada hizmeti ranta aracı yapmak nedir? Ya da rant hiç mi olmayacak.
Evet ikisi de olacak. Rant da olacak. Hizmette olacak hizmet eder, hizmet götürürken bir maddi kazanç da elde edilecek. Karşı olduğumuz. Para kazanılırken bölgenin, maddi ve manevi değer kaybı içermemesi.
Görsellik, çevre, mimari yapı, tarihi doku. Kentin hafızası korunsun. Etik değerler, paranın dışında kalan çoğu şey görmezden gelinmesin demek. Rant işte bu. İyece anladık değil mi?