Bilindik bir fıkra ile anlatayım.
Hoca Nasreddin bir gün oğluyla bahçeye gitmek ister, eşeği çıkarır ahırdan ikisi de biner üstüne ve yola koyulurlar.
Az sonra bir köylüsüne rast gelirler ve adam “Hocam ayıp yahu zavallı eşek ikinizi nasıl taşısın?” deyince Hoca iner eşekten sadece çocuk kalır ve bir süre böyle devam ederler. Bu kez bir başkası “Şu işe bak koca adam yürüyor gencecik çocuk eşekte keyif sürüyor.” Deyince yer değiştirirler Hoca biner, çocuk iner. Bir süre sonra başka biri bu duruma “Yahu devir amma değişti ha, kocaman adam eşekte sabi yavru peşinden koşturuyor der.” Bu kez ikisi birden yürür eşek boş. Az biraz sonra bir başka köylü, “Hocam eşek bu başka ne işe yarar bom boş gidiyor binin üstüne taşısın” deyince Hoca bu kez girer eşeğin altına ve sırtlar eşeği.
Halim budur dostlar.
Yani yazmıyorum değil yazamıyorum.
Her yolu denedim. Memleketin hali malum. Terör belası artık iliklerimize kadar işledi. Canımız yanıyor. Her gün bir başka can yakan olayla uyanıyoruz. Birinin acısını unutmadan diğeriyle yanıyoruz.
Bunları yazıyorum “Bu konuları işleyerek daha çok canımızı yakıyorsunuz” diyor birileri.
Siyasetten bahsedelim diyoruz “Şimdi birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz zaman ayrıştırıcı olmasak” diyor bazıları.
Çiçek böcek yazıları yazılacak sıra hiç değil.
Taktir taltif de bir yere kadar.
Eksikliklere aksaklıklara dokunalım diyorum, “Şu dönemde bu kadar bela başımızdayken bu mu şimdi sıkıntı” diyor birileri.
Kısa halim eşek taşıyan hocadan beter.
Konu çok, yazacak şey gırıla ama YAZAMIYORUM.
Fakat ne olursa olsun yazmak gerek diyenlere de hak vererek devam edeyim dedim hali pür melalim budur başka bir sebep yok umarım bu ruh halinden kurtulur ve seri olarak yazmaya devam ederim.
Sağlıcakla kalın.