Senin ‘’ben’’ demekliğin, mânide usûl değil.

Biz kapı kullarına, şaşı bakmak yol değil…

Sahabeden Cabir (r.a.) şöyle anlatıyor.

Allah resulu (s.a.v.) kapısına gittim, çaldım “kim o” buyurdular. “Ben cevabını verdim.

Allah resulu “ben” lafsını kullanmama izin vermedi, razı olmadı.

Hz. Mevlana ise bu kıssayı şöyle şerh eyledi.

Kalbi yanık âşık, yârin kapısını tıklattı ancak kimsin Sûaline “Benim” deyince, yâr: “Git” ! Seni için içeriye girme zamanı değildir! Böyle manevi nimetler sahasında, ham ruhlara yer yoktur! Delil”

O zavallı kapıdan döndü , ve bir sene seferde bulunup yârin iştiyak kıvılcımı ile tutuştu yandı. Pişerek geri döndü , tekrar geldi kapıya. Ağızdan yanlış bir söz fırlamasın diye binbir edeple kapı halkasını vurdu . Yâre; kapıda ki kimdir ? diye seslendi . Ey gönlümü almış olan ! Kapıdaki de sensin ! dedi. Yâride; Mademki şimdi sende benim gibisin ; Ey benden ibaret olan ! Gir içeri ! … bir evin içine iki ben sığamazdı , dedi. Ardından ekledi :

-Ey nefsini yenip alt eden kişi ! Gel , içeriye gir !    Sen artık bahçedeki dikenler gibi gülün zıddı değilsin ! Sen şimdi , güllere şâh  olansın ! Görünüşteki ikiliği bırakıp artık ‘bir’ olansın . İşte kâmil manadaki tevhid budur .

“SEN ÇIKINCA ARADAN , TECELLİ EDER YARADAN “

      Güzel günler görmek umuduyla Allaha emanet olunuz…