Geleneksel düşünce kalıplarımızla ürettiğimiz düşünce ve fikir, yaşadığımız çağın gereksinimlerini karşılamayacağı gibi bize, gelecekte vaat etmeyecektir.
Yaşadığımız dünya da toplumları etnik ve inanç kraterleri yönüyle ayırıp tanımlayamazsınız. Toplumlar inanç ve etnik bakımdan iç içe geçmiş durumda ve bu durum her geçen gün artarak devam etmekte.
“Avrupa Başkent’lerinde Müslümanların nüfusu sürekli arttığı gibi, Cami sayısı bakımında da Müslüman Coğrafyasını aratır nitelikte değil.“
Ama demokratik toplum olma, bireysel hak ve özgürlüklerin gelişmiş olması ve sosyal hukuk devleti olmak gibi durumlar başka.
Eğer bir toplumu bir coğrafyayı çağdaş karakterler ile nitelendirmek, tanımlamak istersek ki bunu; İslam coğrafyası, Hristiyan Topluluğu olarak değil;
Demokratik ya da anti demokratik, bireysel hak ve sorumluluk yönü gelişmiş ya da gelişmemiş. Hukuk devleti veya değil gibi medeni normlarla ifade etmek durumundayız.
Yaşadığımız toplumun insanın da medeni talep gelişmediği sürece, çağdaş arz da kendine alan açamayacaktır.
Gerek Orta Doğu’da gerekse nadiren de olsa Batı’da geçmiş, tarihin derinliklerinde ki yaşanmışlıkların tanıklığı ile günümüze, geleceğe bakarsak ne barış toplumu ne de barışın hâkim olduğu coğrafya yarata biliriz.
O zaman, günümüzün ve geleceğin bize vaat edeceği medeni arz-ı oluşturacak, medeni toplumun taleplerini karşılayacak Anayasayı, devlet yapısını O, coğrafya da O Ulus’ta yaşayacak olan topluluk yapmak durumundadır.
Şu günlerde AB topluluğunda ayrılmak isteyen İngiltere böyle bir önemli karar vermek durumu ile karşı karşıya.
Brexit- İngiltere’nin daha önce üyesi olduğu AB’den ayrılma süreci. Başbakan Theresa May’i ve kabinesini beraberinde İngiliz halkını da bu anlamda zor günler beklemekte.
Çünkü ayrılma süreci üye olmanın getirdiği birçok yararlılıktan da feragat etmek anlamına geliyor ki, bu yeni durumu karşılamak, omuzlamak da uzun soluklu mücadeleyi gerektirmekte.
İngiltere halkı Brexit için büyük ihtimal halk oylamasına gidecek AB’den ayrılmak ya da birlikte yola devam etmek için referandum yapacaklardır. Çünkü anlaşılan o ki, Theresa May Kabinesi bu sorumluluğu üslenmek istemeyecektir. Kanımca doğrusu da referandum yapmak olmalıdır, demokratik toplumun gerekliliği bunu gerektirir.
Ben yaptım oldu derseniz daha sonra bir başkası gelip ben de böyle yapıyorum der. “ Türkiye’nin bazı Kent Belediye Başkan’ları öyle yapıyor ya“
Kentlerde de Ulusal yönetimde de Başkan’ın birisi bir şey yapıyor diğeri seçildiğinde ilk işi önceki, Başkan’ın birçok yaptığı işi ortadan kaldırmak, yıkmak, değiştirmek olmuyor mu?
SEVİYELİ SEVİYESİZLİK
Kısa vadeli çıkarlar edinmek yönlü politikalar üretirseniz bunun karşılığı da, uzun vadeli çıkarları sonlandırdığınız gelecekte, edineceğiniz yararlılıkta vaz geçeceğiniz anlamına gelir.
Stratejik ortaklığı olan müttefik ülkeler ister AB tarafı olsun veya ABD olsun diğer yakasında Rusya, Türkiye ve İran’ da dâhil olmak üzere.
Doğrusu, özellikle son birkaç yıl içinde ülkelerin iç politikalarında olduğu gibi dış diplomatik ilişkilerinde de bir seviyeli seviyesizlik, kararlı kararsızlık hâkim olduğuna tanıklık etmekteyiz.
Ülkelerin genel iç ve dış politik vizyonunu güncel anlaşılmazlık durumunu ancak bu tanımla ifade etmek durumunda kaldım.
Umarım ilerleyen zamanda taşlar yerine oturacak, diplomasinin de siyasetin de lisanına ve eylemlerine akıllı sağduyu hakim olacaktır, öyle ümit ediyorum.
Belki de dünya, iktisadi, siyasi ve hiç olmadığı kadar dünya barışının daha güçlü savunulduğu, kapitalizmin sosyalleştiği yöne doğru yol almak için güncel problemleri ivme ediniyordur.