Ben de herhangi bir belediyeye başkan olmak istiyorum.
İlçesi, kasabası önemli değil.
Ben de belediyenin imkanlarından yararlanmak istiyorum.
Mesela hiç işim olmadığı halde, turizmle başkanı olduğum kasabanın hiç alakası olmadığı halde turizm fuarına giderim.
Orada fotoğraf çektirenlerin yanında durur onlara manevi destek olurum.
Oraya belediyenin makam arabasıyla giderim.
Olmadı belediye kasasından uçakla giderim.
Oraya hiç işim olmasa da gittiğim için harcırah alırım.
Orada yer, içer, gezer, eğlenir, keyif yaparım.
Diğer stantları dolaşır eşantiyon toplarım.
Uzun zamandır görüşmediğim arkadaşlar varsa orada hasret gideririm.
Sürekli görüştüğüm arkadaşlar varsa fuar saatinden sonra onlarla gezerim.
Oraya giden diğer belediye başkanlarıyla başka mekanlarda eğlenirim.
Neden mi?
Çünkü bunu yaparken kimse bana neden diye sormuyor.
Bana, “sen bu fuar için destek vermedin. Ne yapıyorsun burada?” diye de sormuyor.
Kimse, “Senin turizmle alakan yok kardeşim. Bu fuarda ne işin var? Sen buraya neden, nasıl ya da neyle geldin?” gibi sorular da sormuyor.
Kimse karışmıyor.
“Kaldığın otelin parasını kim ödüyor, nereden ödüyor” diye de soran yok.
Kafama göre takılırım.
Belediye sınırlarının içindeki yollarda arabanın lastiği düşse çıkamayacak kadar çukur var ama olsun. Kimse bu konuda hesap sormuyor.
Belediye ne yapıyor, ne ediyor diye soran da yok.
Kim bedavadan gezip eğlenmez ki?
Bunların birçoğunun ödemesini de devlet yapıyor veya yaptırılıyorsa yeme de yanında yat.
Bu arada EMİTT´in açıldığı gün haberleri izledim ve Kapadokya´yı görmedim. Çanak-çömlek yapımını bile başka ilden gösterdi ulusal basın.
EMİTT´e gidenler bölgenin reklamını dahi yaptıramıyorsa neden gidiyorlar?
“Bu memleket sahipsiz” deniyor ya “gerçekten sahipsiz!”