Makamlar bir handır
Oturanlar gelir ve geçer
Bugün o koltuğa oturan kişi yarın olmayabilir
Bu da şunu gösterir ki o hanların sahipleri şu an oturanlar değil, onu oraya otursun diye seçen vatandaştır
Bu sadece seçimle alakalı bir durum da değil
Babadan oğula geçen krallık döneminde de durum böyledir
Kralların, padişahların, hükümdarların oturduğu saraylar da bir handır
O sarayların sahipleri olduğunu düşünenler de yolcudur
Süresi dolunca koltuğu veliahdına devreder
Her nefis gibi belediye başkanları da yolcudur
Onlar da gelip geçecek
O nedenle bugün yedikleri hurmalar yarın kendilerini tırmalamasın
Bugünü değil de geleceği düşünerek çalışsın
Halka hizmet Hakk’a hizmet düsturuyla hareket etsin
Mesela o koltuğa mafya babası gibi kurulup iş insanlarına burayı sana verdim, bu binayı sen satın alacaksın demesin
İnsanlara tutamayacağı sözleri vermesin
İnsanları hor görmesin
Memleketi kullanmasın
Ve en önemlisi gelip geçici olduğunu unutmasın
Kıssadan hisse
Alıntı
Günlerden bir gün, zamanın ünlü bir bilgesi hükümdarın sarayının kapısına geldi. Muhafızların hiçbirisi saygıları nedeniyle onu durdurmaya çalışmadı. Bilge, sonunda hükümdarın tahtında oturduğu odaya girdi. Ziyaretçisini hemen tanıyan kral saygıyla ayağa kalkıp sordu:
“Ne istiyorsun? Sana nasıl yardım edebilirim?”
“Bu handa uyuyacak bir yer istiyorum” cevabını verdi bilge.
“Ama burası han değil ki” dedi kral hafif kızgınlıkla, “Benim sarayım.”
“Sorabilir miyim: Senden önce bu sarayda kim yaşıyordu?”
“Babam. O öldü ama.”
“Ondan önce kim yaşıyordu?”
“Büyükbabam. O da öldü.”
“O zaman burası insanların kısa bir süreliğine gelip kaldığı, sonra da terk edip gittiği bir yer demek ki. Neden ona han demeyeyim?