Gazeteci, gazeteciler ve gazetecilikten geçinenler üzerine bir analiz.
Sahurdan sonra uyku tutmadığı için yazdım.
Yerelde ve/veya ulusalda sorumluluğu olan gazeteciler var.
Yani yerele çalışan, ulusala çalışan ve hem yerel hem ulusala çalışan gazeteciler var.
Bir de hiçbir sorumluluğu olmayan ve öyle kafasına göre takılıp kendini çok büyük gazeteci sanan insanlar var.
Sorumluluğu olan gazeteciler bir haberde yanlış bilgi ya da eksik bilgi geçtiği zaman sorun yaşar, üstlerinden fırça yer, işini bile kaybedebilir.
Sorumluluğu olmayan gazeteciler (Ben değil, onlar kendilerine gazeteci diyor) ise yalan yanlış her şeyi yazar.
Ve birçok kişide bu yalan ve yanlışlara rağmen onları mahkemeye vermez.
“Gazetecilerle kötü olmayım” diye düşünür.
Halbuki mahkemeye verse gerçek gazetecilerin işine gelir.
Neyse hiç kimseyi suçlamadan genel bir analiz yapalım.
X bir parti, X bir kurum ya da X bir STK ile ilgili haber olur.
Sahada olan diye tabir ettiğimiz gazeteciler (Gerçek gazeteciler) bu ‘X´lerin haberine gider.
Ama bu ‘X´lerin başında olan kişi ya da kişiler gazetecilere yardımcı olmaz. (Bilgi verme, kolaylık sağlama, vs.)
Gazeteci bunu bir kenara not eder.
Daha sonra bu ‘X´lerin yemekli bir toplantısı olur. (Sabah, öğle, akşam, gece...)
Ve sahada olan gazeteciler tepki göstererek bu toplantıya katılmaz.
Hiçbir haberi kovalamayan, oturduğu yerde gelen mailleri kopyala yapıştır yöntemiyle (çok ciddi bir enerji sarf ediyor) 200 lira vererek yaptırdığı sitesine koyan, 5 N 1 K kuralından bir haber olan, 4 kelimeyi bir araya getirip haber yazamayan ama ara sıra köşe yazısı yazan (o yazıyı anlamak için de 9 defa okumak gerekiyor) kişi ya da kişiler bu ‘X´lerin toplantısına katılır.
“Hep kendi masamda oturuyordum biraz da yemek masasında oturayım da benim gibi büyük bir gazeteciyi onlar da görsün” diye düşünerek gidiyor-lar sanırım.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu kişilerin çok fazla meşguliyeti olmadığı için yemeğin saati fark etmiyor. (Sabah, öğle, akşam, gece...)
Ve ‘X´lerin başındaki kişi masaya baktığı zaman birçok gazeteci görüyor ama ertesi gün haberinin hiçbir yerde çıkmadığını ya da bir iki yerde çıktığını fark ediyor ve tabiri caizse yıkılıyor.
Sonra sahada olan gerçek gazetecileri gördüğünde soruyor: “Bizim haber niye hiçbir yerde çıkmadı?”
E sayın yetkili o sorduğun kişi-ler o toplantıya gelmedi de ondan.
Telefon açıp bu kişiler kim diye sormayın!
Bir trafik kazasında görmediğin, bir bakanın peşinden oradan oraya koştururken rastlamadığın, iki olay arasında haberi geciktirmemek için ayakta veya oturarak, masada ya da bir taşın üstünde haber geçmeye çalışmayan, hiç sabahın 5´inde kalkıp da balon haberi yapmayan, hava güneşliyken etkinlik alanına gidip yağmur başladığında kendisinin ıslanmasına aldırmayan ama fotoğraf makinesini ve kamerasını koruyan gazetecilerle alakası olmayan kişiler var ya...
İşte onlar...
Seçim zamanı aday adaylarını ya da adayları yolunacak kaz olarak gören de o gazeteciler.
Ama ne hikmetse aday adayları ve adaylar bu kişilere paralarını kaptırmaktan bir türlü vazgeçmiyor.