Sevgili Deniz Baykal, Türk siyasi hayatına çok genç yaşta atılmış, istikrarlı tutarlı, dengeli bir politik karakter oluşturmuştur.
Siyasette yalpa yapmamış, çizgi değiştirmemiş, Cumhuriyetin temel niteliklerini özümsemiş, siyasi yaşamı boyunca bu yönlü mücadele etmiştir.
Bu durum bir siyasetçi için büyük başarı, gelecek kuşaklar içinde bir model, idol.
Baykal’ın bu günlerde sağlık sorunları var, tedavisi sürüyor. Sevgili Baykal’a buradan geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Allah’tan acil şifalar diliyorum. İnşallah en kısa zamanda sağlığına kavuşur, çok sevdiği koşu, yürüyüş, siyaset ile yaşama merhaba der; bütün kalbimle temenni ediyorum.
Buraya kadar, insanın varlığı ve varlığının kutsallığı dokunulmazlığı, özgürlük ve doğuştan atfedilen saygınlığı ile korunulan yurttaşlık hakları.
Biz Cumhuriyet’e inanırken, demokratik toplum ve demokrasinin gelişmesini savunurken; Baykal ve onunla sınırlı kalmayan siyaseti, politikayı kendisine mülkiyet edinme gayreti güden, kendini vazgeçilmez gören algıyı hoş görmüyorum.
Sultan Abdülhamit, mülkün sahibi, Payitahtın varisi, Emirelmüğmün(Halife) Müslümanların Lideri ve mutlak iradenin temsilcisiyken; Cumhuriyet’i ideal edinen istibdada karşı çıkan demokrasi havarileri; Abdülhamit ‘i Tahttan indirirken bugün kendileri milletin vekili olmaktan başka hiçbir ayrıcalıkları olmamasına rağmen edindikleri sıfat ve siyaset yaptıkları partiden ömürleri boyunca kalmak istiyorlar. Peki, siz, Cumhuriyet’e inanmış kendilerini demokrasi havarisi olarak lanse eden insanlar; siz Abdülhamit’in yerinde olsanız ne yapardınız. Siyasette az kalan kırk yıl kalıyor. Bu nasıl demokrasi anlayışı, bu nasıl bir demokratlık varın siz yorum yapın.
Monarşik Demokrasi
Seçilenlerin hep aynı kaldığı, değişmediği ve seçenlerin yönetimde irade göstermediği demokratik yapıya Monarşik demokrasi olarak tanımlıyorum. Türkiye, 24 Haziran Pazar günü siyasi iradesini kullanacak.
Siyasi parti liderleri kent meydanlarında politik söylemlerini yüksek sesle dile getirdiler. Artık pazar günü söz milletin, yurttaş sandığa siyasi iradesini yansıtacak. Şu var ki, sonuç hangi parti lehine olursa olsun; kazanan Türkiye olacaktır demokrasi olacaktır. Türk seçmeni üzerine düşen demokratik olgunluğu gösterecektir. Bu ne ilk ne de son seçim olacaktır.
Bu bağlamda herkesi sağduyulu olmaya soğukkanlı davranmaya davet ediyorum. Şimdiden tüm milletvekili ve Cumhurbaşkanı adaylarına başarılar dilerim.
Hangi siyasi parti seçilirse seçilsin Büyük Türkiye’nin yol haritası hedefi, rotası belli. O istikametten şaşmamak üzere Türkiye yol almaya devam edecektir, buna bütün kalbimle inanıyorum ve de sizin de inanmanızı isterim.
Şimdiden herkese iyi seçimler. İyi gelecek diliyorum.
Not: Monarşik demokrasi tanımını Sayın Baykal ile özdeşleştirirken tanım nerdeyse tüm siyaset algısını kapsamaktadır.