Bizde çok kullanılmasına rağmen hikayesi bize ait olmayan deyimlerden biridir bu. Belli ki çok maruz kalan vardı, onun için de yerleşti kaldı.
Şamar oğlanı deyiminin çıkış hikayesi esasen şöyle.
16 ve 17. Yüzyıllarda Avrupa’da, feodal düzenin en katı döneminde üst sınıf ile alt tabaka arasında uçurum iyice açılmıştı. Öyle ki artık sınıflar arasında bırakın diyalogu göz temasının bile “utanç” sayıldığı dönemdi. Bu nedenledir ki aristokrat sınıfı denilen ve kendilerince ayrıcalıklı olduğunu düşünenler asla alt tabaka dedikleri kesimle bir arada olmazlardı.
Dolayısı ile bu “aristokrat kesimin” halktan birileri ile aynı okulu paylaşmaları tasavvur dahi edilemezdi. Bu nedendendir ki en iyi hocalar bizzat saraylara ve şatolara ayaklarına çağrılarak eğitim verdirilirdi.
Alt tabaka olarak adlandırılan kesimin okullarında ise dayak ve ceza oldukça yaygındı ki bu sebeple sakat kalanlar hatta dayak sonucu ölen çocuklara bile rastlanıyordu ama bu yöntemin aristokrat çocuklar üzerinde uygulanması elbette mümkün değildi.
İşte buna çözüm için alt tabakadan bir ya da birkaç çocuk hata yapan aristokrat çocukların yerine dayak yemek için odada bulunurdu.
Zamanla bunda da bir yanlışlık olduğu fark edildi çünkü –her ne kadar dayak yeseler de-anlatılan dersleri o çocuklar da öğreniyordu. Bunun da önüne geçmek için sağır çocuklar seçiliyordu. Eğer bölgede sağır çocuk yoksa ya da sayı olarak yeterli değilse özel olarak sağırlaştırılıyorlardı.
Bu çocuklar aristokrat çocuklarının her yaptığı hata karşılığında öğretmenden –hatanın durumuna göre- bir ya da birkaç şamar yerlerdi.
İşte orijinal adıyla “Whipping boys”lar yani şamar oğlanlarının hikayesi böyle.
Geçenlerde bir konuşma esnasında bir kurumda çalışan arkadaşımız “valla şamar oğlanına döndük, ne hata olursa faturası bizim bölüme kesiliyor adeta kurumun şamar oğlanı olduk” deyince aklıma geldi.
Belki stratejik kurumlarda yani hatanın su götürmeyeceği kurumlarda yapılan hatalara karşı birilerinin ceza alması normaldir de her kurumda bunu aramak biraz komik tabi. Öyle kurumlar var ki asıl ceza alması ya da eleştirilmesi gerekenler yerine belki de en az dahli olanların ceza alması ya da eleştirilmesi de düşündürücüdür.
Şamar oğlanı deyimi bize ait değil ama bazı kurumlarda asıl kabahatli olan emir verici mevkilerdekiler yerine kıdem veya bölüm olarak daha alt kademede yer alanların ceza alması için söylenen söz “eşeğini dövemeyen semerini dövermiş” bize ait.
Bence bu toplumda yaşayan hiç kimse ne şamar oğlanı ne eşek ne de semer kavramlarının hiç birine layık değildir. Varsa bir hata çek adam gibi uyar olmazsa kanunda cezai müeyyideler var uygularsın olur biter.