Çok kıymetli okurlarımız: Bugünkü sohbetimizde cennet ve nimetlerinden söz edeceğiz.
Allah´ın yaratıkları içinde en üstün olanı insandır. Allah insanı yarattığı zaman meleklere O´na saygı ile eğilmelerini emretmiştir. Ona akıl ve irade vermiş ve kainatta var ettiği her şeyi onun emrine amade kılmıştır. Bunlara karşılık kendisini tanımasını ve yalnız O´na ibadet etmesini istemiştir. Yanlış yollara sapmaması ve yanlış değerlendirmelerde bulunmaması için peygamberler göndererek, indirdiği kitaplarda da buyruklarını ve yasaklarını bildirmiştir. Artık bundan sonra insanoğlunun bir mazeret ileri sürmesine imkân kalmamıştır. Bu hususlar Kur´an-ı Kerim´de hatırlatılırken şöyle buyurulmuştur:
“Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanların Allah´a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
“(Allah Teala): “Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti (buyuracak )İnsan akıl ve irade sahibidir. Peygamberlerin uyarılarına kulak vererek Allah´ı tanır, yalnız O´na ibadet eder, buyruklarına uyup yasaklarından sakınırsa Allah onu, sonsuz nimet ve lezzetleri olan cennetine koyarak mükâfatlandıracağını bir lütuf olarak vadetmiştir.
Şimdi Allah´ın inanan ve inandığının gereği gibi davranan kullarına va´d ettiği cennetin ne olduğunu ve ne gibi nimetleri bulunduğunu anlatmaya çalışalım, Cennet, insanların, öldükten sonra dirilip sonsuz olarak yaşayacakları mutluluk yeri demektir.
Kur´an-ı Kerim´den ve Peygamberimizin sözlerinden öğrendiğimize göre cennetin iki özelliği vardır. Birincisi, insanın arzu ettiği her şey orada vardır. İkincisi de sonsuzluktur, yani oraya giren ölmeyecek ve sonsuz olarak orada yaşayacaktır. Nitekim Kur´an-ı Kerim´de: .
“Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız.”
“Allah´tan bir ağırlama olarak orada (cennette) canlarınızın çektiği her şey var. İstediğiniz her şey orada sizin için var.”614 Buyurulmuştur. Kur´an-ı Kerim´de cennetle ilgili pek çok Ayet-i Kerime vardır. Bu ayetlerde, cennete girmeye vesile olan davranışlar belirtilmekte, cennet hayatı ve nimetlerinden söz edilmektedir.
Cennete girmenin temel şartı imandır. Bu, Kur´an-ı Kerim´de şöyle bildiriliyor:
“Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin eni gibi olup Allah´a ve Rasülüne inananlar için hazırlanmış bulunan bir cennete yarışarak koşuşun. İşte bu, Allah´ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. Bir kimsenin inanmadan cennete girmesi mümkün değildir.
Çünkü Allah kendisine inanmayan ve ortak koşan kimseye cenneti haram kılmıştır. Bir başka ayet-i kerime´de de şöyle buyurulmuştur: “Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olup, Allah´a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun. Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir.
Allah iyilik edenleri sever. Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah´ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler ki Allah´tan başka günahları kim bağışlar ve bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.”Takva sahiplerinde bulunması gerekli niteliklerin başında iman gelir. Nitekim Bakara suresinin 2-5 ´nci Ayetlerinde bu husus belirtilmiştir. Cennete girmenin temel şartı iman olmakla beraber, erginlik çağına gelmeden ölen çocuklar ile deliler de cennete gireceklerdir. Çünkü sorumluluk erginlik çağından itibaren başlar. Deliler de akılları olmadığı için sorumlu değillerdir. Cennetle müjdelenen kimselerle ilgili olarak Kur´an-ı Kerim´de şöyle buyuruluyor: “İman edip salih amel işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. “Şüphesiz, inanıp yararlı işler yapanlara gelince, onlar için içlerinde ebedi kalacakları Firdevs cennetleri bir konaktır. Oradan ayrılmak istemezler.”
Görülüyor ki, cennet kendilerine vadedilen kimselerde bulunması gerekli temel şart imandır ve imanın gereği olan iyi davranıştır. İnanan ve inancını koruyarak ölen insanlar cennete gireceklerdir. Bu inanç sahiplerinin Allah´a itaat ve bağlılıkları, Allah´ın emirlerine uyup yasaklarından sakınmaları aynı olmadığından cennete girişleri ve cennetteki dereceleri de aynı değildir. Nitekim Kur´an-ı Kerim´de şöyle buyurulmuştur:
"Müminlerden özür sahibi olmaksızın (Cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla Cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah (müminlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükâfat ile, kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile Cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Enfâl suresinde müminlerin nitelikleri sayılırken derecelerinin farklı olacağına işaret edilerek şöyle buyurulur:
Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Raplerine tevekkül ederler. Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. İşte onlar gerçekten mü´minlerdir. Onlara, Rapleri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır.
Buhârî ve Müslim´in rivayet ettikleri bir hadiste Peygamberimiz, şöyle buyurmuştur: ِ
“Her kim Allah´a ve onun peygamberine iman eder de, namaz kılar ve Ramazanda oruç tutarsa, onu cennete koymak (sanki) Allah üzerine bir hak olur. O kimse ister Allah yolunda savaşsın, isterse evinde otursun “ buyurdu. Bunun üzerine Ashap: Ey Allah´ın peygamberi! bunu halka müjdeleyelim mi? Dediler. Peygamberimiz: Cennette yüz derece vardır ki, Allah o dereceleri Allah yolunda sava- şanlar için hazırlamıştır. Her iki derece arasındaki mesafe gökle yer arasındaki mesafe gibidir. Siz Allah´tan cennet istediğinizde O´ndan Firdevs´i isteyin. O cennetin en üstün ve yücesidir, buyurdu. Evet, inananlar cennete girecekler. Bunlardan günahı olmayanlar ve Allah tarafından günahı bağışlananlar doğrudan doğruya cennete girecekler. Günahkârlar ve günahları Allah tarafından bağışlanmayanlar ise hakettikleri azabı gördükten sonra geç de olsa cennete gireceklerdir. Her ne suretle olursa olsun cennete girenler de imanın gereği olan ibadet ve iyi davranışlarda bulunmada eşit olmadıkları gibi cennetteki dereceleri itibariyle de eşit değillerdir. Muğıre b. Şube (Ra.) den rivayete göre Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
Musa Aleyhi´s-selam Allah Teala´dan: Cennetin en aşağı makamı nasıl? Diye sordu. Allah Teala şöyle buyurdu: Bu, öyle bir kimsedir ki, cennetlikler cennete girip yerleştikten sonra gelir. Ona Cennete gir. Denir. O kimse: Ey Rabbim! herkes cennetteki yerine yerleştikten ve mükâfatlarını aldıktan sonra ben nasıl cennete girerim? der. Allah Teala ona: Dünya padişahlarından bir padişahın mülkine benzer bir mülke razı olur musun? Diye sorar. O da: Razıyım, ey Rabbim cevabını verir. Allah Teala İşte öyle bir mülk senindir. Razı olduğun şeye ilaveten bir o kadar daha, bir o kadar daha, bir o kadar daha sana vereceğim, buyurunca, beşincide adam: Artık razı oldum, ey Rabbim! demesi üzerine Allah Teala: İşte bu kadar şey hep senindir. Buna ilaveten onun on misli de senindir. Bir de nefsinin arzu ettiği, gözünün zevk aldığı şey de senindir buyurur. Bunun üzerine adam: Allah´ım son derece razı oldum, diye şükranını sunar. Bu defa Musa Aleyhi´s-selam: Allah´ım Cennettekilerin en yüksek makam sahipleri nasıl? diye sorar. Allah Teala: Seçtiğim kullar onlardır. Keramet fidanlarını kudret elimle dikip baş- kaları onu görmesin diye mühür altına aldım. Onlar için hazırladığım nimetleri ne bir göz görmüş, ne bir kulak işitmiş, ne de bir beşerin gönlünden geçmiştir, buyurdu. Cennette müminlerin erişecekleri nimetler ve kendilerine yapılacak ikramlarla ilgili pek çok ayet-i kerime vardır. Bu ayetlerin çoğunluğu 55´ nci Rahman ve 56 ´nci Vaki´a surelerinde yer alır. Cennetle ilgili Ayet-i Kerimelerin hepsine işaret etmek mümkün değildir. Birkaç ayet-i kerime ile yetinelim;
“(Allah şöyle der:) “Ey ayetlerimize iman eden ve Müslüman olan kullarım: Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de. Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz. Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız. İşte bu, yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir. Müslim, “İman”, 85.
Orada sizin için bol bol meyve var, onlardan yersiniz. “Allah´a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler. Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karşılıklı otururlar. İşte böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle eşleştirmişizdir. Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler. Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur. Bunlar Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. İşte bu büyük başarıdır.
Ne mutlu bu mazhariyyete erenlere. Ne mutlu dünyadaki yaşayış ve davranışlarıyla bunu hak edenlere: Allah´ım Bize, kendisiyle doğru yolu gösterdiğin Peygamberimizle birlikte cennete girmeyi ve yüce zatını ,cemalini görmeyi nasip eyle.
Haftaya başka bir konu ile buluşmak dileğiyle. Hoşcakalın.. Allaha emanet olun..Cumanız mübarek olsun.
ALİ ÖZCAN / NEVŞEHİR