Merhaba sevgili okurlarımız; bugün sizlere 103.yıl dönümü olması münasebetiyle Çanakkale gerçeğini yazdık. Okuyup faydalanmanız dileği ile.

     Bu sene 18 Mart Çanakkale Zaferi´nin 103. yıl dönümü tüm yurtta kutlanacak. 18 Mart´ta neler olduğu, Çanakkale Savaşı´nın tarihteki yeri, Çanakkale Zaferi´nin önemi, neden 18 Mart Çanakkale zaferi neden dendiği gibi soruların yanıtını sizler için araştırdık, derledik. Çanakkale Zaferi ve Çanakkale Savaşı hakkında merak edilen birçok soruya bu yazımızda cevap bulabilirsiniz.

     Çanakkale Zaferi´nin üzerinden tam 103 yıl geçti. Dünya tarihine geçen 18 Mart Çanakkale Zaferi Türk Tarihi´ndeki eşsiz zaferlerden biridir. İşte merak edenler için Çanakkale Zaferi´nin önemi, Çanakkale ´de neler olduğu bu yazımızda bulabilirsiniz.

ÇANAKKALE´DE NELER OLDU?

      ÇANAKKALE Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası´nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu´nun başkenti İstanbul´u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya´yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul′u zaptetmek suretiyle Almanya′nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı´nı seçmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.

Osmanlı İmparatorluğu, Almanya´nın Rusya´ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914´ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, imparatorluğun eninde sonunda Almanya´nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz´de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul´a gelmesiyle bir oldubittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması´na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz´e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu´na savaş ilan etmiştir.

    Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı´nın donanmayla geçilerek İstanbul´un işgalini öngören bir planı Başbakan Herbert Asquith´e vermiştir. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz´a geniş çaplı saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekatından vazgeçmek zorunda kalındı.

Deniz harekâtıyla İstanbul´a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekâtıyla Çanakkale Boğazı´ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası´nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası´nı işgalde başarılı olamadılar.

Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu´nun kuzeyinde Suvla Koyu´na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos´ta Kurmay Albay Mustafa Kemal´in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.

ÇANAKKALE ZAFERİ´NDE MUSTAFA KEMAL´İN ROLÜ 


– I. Dünya Savaşı başladığında Bulgaristan Sofya´da “ateşemiliter” olan Mustafa Kemal, “Avrupa´daki rahatını” bırakarak “vatan ve millete borcunu ödemek için” adeta “gönüllü” olarak Çanakkale Savaşlarına katılmıştır. Mustafa Kemal, Kasım 1914´te, Başkomutanlık Vekâlet´ine müracaat ederek cephede aktif bir göreve getirilmek istemiş, ancak kendisine, “Sizin için orduda her zaman bir görev vardır. Ancak Sofya Ateşemiliterliği´ni daha önemli gördüğümüzden sizi orada bırakıyoruz” cevabı verilmiştir. Bunun üzerine Mustafa Kemal, Aralık 1914´te Sofya´dan Başkomutan Vekili Enver Paşa´ya bir mektup yazarak cephede aktif görev alma isteğini yenilemiştir: “Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben Sofya´da ateşemiliterlik yapamam! Eğer birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise, lütfen açık söyleyiniz.”

– Mustafa Kemal, bu ısrarları üzerine, 20 Ocak 1915´te, Esat Paşa komutasındaki, 3. Kolordu´ya bağlı olarak Tekirdağ´da kurulacak 19. Tümen Komutanlığı´na atanmıştır.

– 2 Şubat 1915´te Tekirdağ´a gelen Mustafa Kemal 19. Tümeni kurma çalışmalarına başlamış, 25 Şubat 1915´te, Tekirdağ´daki 19. Tümen Komutanlığı, Maydos (Eceabat)´a nakledilmiş ve Mustafa Kemal 19. Tümen ve Maydos Bölge Komutanlığı´na getirilmiştir. (19. Tümene ek olarak, 9. Tümenin 2 piyade alayı bazı topçu birlikleri de Maydos Bölge Komutanlığı emrine verilmiştir.)

– 23 Mart 1915´te Maydos Bölgesi Komutanlığı genişletilerek, “Müstehkem Mevki Rumeli Bölgesi Komutanlığı” adını almış ve komutanlığına Albay Halil Sami Bey getirilmiştir. Mustafa Kemal´in komuta ettiği 19. Tümen ordu yedeğine alınarak 3. Kolordu Komutanlığı´nın emrinde yine Maydos´ta bırakılmıştır. 24 Mart 1915´te Mustafa Kemal, bir aydır devam ettirdiği Maydos Bölgesi Komutanlığı´nı Albay Halil Sami Bey´e bırakarak 19. Tümen Komutanlığı´na dönmüştür.

– 18 Nisan 1915´te, Mustafa Kemal´in komutasındaki 19. Tümen, Çanakkale´ye yeni atanan Mareşal Liman von Sanders´in komutasındaki 5. Ordu´nun yedeğine alınarak Bigalı köyüne gönderilmiştir. Böylece Mustafa Kemal, Maydos´tan Bigalı´ya geçmiştir.

– Çanakkale Savaşı öncesinde, Osmanlı ordusunun başındaki Alman General Liman von Sanders Paşa, Çanakkale´ye İngiliz çıkarmasının, Saroz Körfezi ve Anadolu kıyılarından, özellikle Bolayır´dan yapılacağını düşünürken, Yedek Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, Çanakkale´ye İngiliz çıkarmasının Anafartalar bölgesinden; Alçıtepe ve Kocaçimen´den yapılacağını belirtmiştir. Gelişmeler, Mustafa Kemal´i haklı çıkarmıştır.

MUSATAFA KEMAL ATATÜRK; BEN SİZE SAVAŞMAYI DEĞİL ÖLMEYİ EMREDİYORUM DİYORDU:

25 Nisan 1915´te İngiliz, Fransız ve Anzak birlikleri Çanakkale´de sabaha karşı Arıburnu, Seddülbahir ve Kumkale sahillerinden çıkarma yapmaya başlamıştır. Seddülbahir´e çıkan düşman, kıyı topçusunun yoğun ateşi ve kuvvetlerimizin karşı taarruzuyla durdurulmuş, Kumkale kıyılarından yapılan çıkarma gelişememiş, Arıburnu´na çıkan düşman ise, Mustafa Kemal komutasındaki birliklerce geri püskürtülmüş ve bozguna uğratılmıştır.
     Çanakkale´ye 25 Nisan 1915´te, saat 05:30 civarında ayak basan düşman çıkarma birlikleri, 09:45´te karşılarında Mustafa Kemal´i ve 57. Alayı bulmuşlardır. 25 Nisan 1915´teki ilk çıkarma başladığında Çanakkale Bigalı Köyü doğusunda Değirmenlik mevkiindeki karargahında bulunan 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, çıkarmayı haber alır almaz, (Maltepe´deki 77 Alay ve 9. Tümenden aldığı raporlarla), inisiyatif kullanarak, 07:45´de karargahından hareket etmiş ve 57. Alayla birlikte saat 09:40´da Kocaçimen´e varmıştır. Orada yaklaşık 10 dakika 57. Alayı dinlenmeye bırakarak kendisi atına atlayıp sarp araziden Conkbayırı´na gitmiştir. Buraya geldiğinde, 27. Alay 2. Taburun “Balıkçı Damlarındaki” savunma müfrezinden arta kalan erlerin, 261 rakımlı tepeye (Conkbayırı´nın güneyindeki platonun üzerinden kuzeye) doğu geri çekildiklerini görmüştür. İşte tam o an atından inen Mustafa Kemal, düşmandan kaçan Türk erlerinin tam önünde durarak o ünlü “düşmandan kaçılmaz” konuşmasını yapmış; kaçan erlere süngü taktırıp yere yatırarak, bozguna uğramış bir birlikten arta kalanlardan bir savunma hattı kurmuştur. Mustafa Kemal komutanlara verdiği emirde: “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar geçebilir” demiştir. Türk ordusunun yeniden savaş durumuna geçtiğini gören düşman kuvveti neye uğradığının şaşkınlığını yaşarken imdada yetişen 57. Alay ve 8. Tabur düşmana saldırmıştır. Conkbayırı sırtlarında yaşanan boğaz boğaza çatışma sonunda 57. Alayın neredeyse tamamı şehit olmuş, ama düşman çıkarması da sonuçsuz kalmıştır. Mustafa Kemal´in ifadesiyle “kazandığımız an bu andır.” Mustafa Kemal, yönettiği, 25 Nisan 1915 taarruzunu, gece saat 10:00´da 3. Kolordu Komutanlığı´na çektiği telgrafta şöyle anlatmıştır: “Sağ kanatta Alay 57, sol kanatta Alay 77, Alay 27, Arıburnu istikametinde taarruz etmektedir. Düşman mavnalara binip kaçmaya başladı. Umum cephede düşmana taarruz ve (düşmanı) takip ediyorum. Sağ kanatta taarruz eden Alay 57´yi Alay 72´den bir taburla takviye ederek hücuma sevk ediyorum.”

– Mustafa Kemal, 25 Nisan 1915´teki Arıburnu taarruzunda gösterdiği başarıdan dolayı Arıburnu Kuvvetler Komutanlığına getirilmiş ve 25 Nisan 1915´ten 16 Mayıs 1915´e kadar bölgedeki tüm kuvvetleri tek başına komuta etmiştir.

– 25/26 Nisan 1915´te düşman Arıburnu ve Conkbayırı´ndan yeni çıkarmalar yapmış ve her seferinde karşısında Mustafa Kemal´in komutasındaki Mehmetçiği bulmuştur. Örneğin, 26 Nisan tarihinde Conkbayır´na yapılan taarruzu Mustafa Kemal, daha sonra Kemalyeri diye adlandırılacak yerden yönetmiş, Kanlısırt – Kırmızısırt hattında düşmana ağır kayıplar verdirerek, düşmanı kıyıya çekilmeye zorlamıştır.


– Bu başarılarından dolayı 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa, 27 Nisan 1915´te, Mustafa Kemal´e bir kutlama telgrafı çekmiştir :“Başarınızı kutlarım. Raporlarınızı Başkomutanlık Vekaleti Yüksek Makamına arz ediyorum… Emrinize verilen 33. Alay´la birlikte düşmanı denize dökünüz. Donanmamız bizi ateşle destekleyecektir. Tanrı´nın yardımı bizimledir.” Esat Paşa, 30 Nisan 1915´te bir kere daha Mustafa Kemal´e kutlama telgrafı çekmiştir: “Geceli gündüzlü devam eden harbi, başarı ile yöneterek her an bir başka surette belirmekte olan fedakar hizmetlerinizin devamını bekler, sizi yürekten kutlarım.”
– Mustafa Kemal, Çanakkale´deki başarılarından dolayı 30 Nisan 1915´te Gümüş İmtiyaz Madalyası almış, bunu Altın ve Gümüş Liyakat Madalyaları izlemiştir. (Mustafa Kemal´i günahı kadar sevemeyen Enver Paşa, bu madalyaları herhalde Mustafa Kemal´in mavi gözleri için vermemiştir.)

– 1 Mayıs 1915´te, Mustafa Kemal´in komutasındaki 19. Tümen, Arıburnu cephesinde düşmana taarruz etmiş, istenen sonuç alınamayınca, Mustafa Kemal, 2 Mayıs´ta taarruzu durdurmuştur.

– 9/10 Mayıs 1915´te Arıburnu cephesinin sağ yanından taarruza geçen düşman, Mustafa Kemal´in 19. Tümeni´ne bağlı birliklerce durdurulmuş ve geri püskürtülmüştür.

– 10 Mayıs 1915´te, Mustafa Kemal´in Arıburnu muharebelerini yönettiği tepeye, 3. Kolordu Komutanlığı´nın günlük emriyle- “Kemalyeri” adı verilmiştir.

– 17 Mayıs 1915´te Mustafa Kemal´e, Arıburnu muharebelerindeki başarısından dolayı padişah adına “Muharebe Altın Liyakat Madalyası” verilmiştir.

– Mustafa Kemal, 8 Ağustos 1915´te Anafartalar Gurup Komutanlığı´na getirilmiştir. Bu görevi Çanakkale´den ayrılacağı 10 Aralık 1915´e kadar devem etmiştir. Anafartalar Grup Komutanı olarak emrinde 3 kolordu (2.16.15. kolordular) vardır. Bu, Ordu Komutanlığı niteliğinde bir komutanlıktır. Turgut Özakman´ın da belirttiği gibi, “Çanakkale Savaşı boyunca, Liman Paşa dışında hiçbir komutan, bu kadar uzun zaman, bu kadar çok birliği ve bu kadar geniş bir alanı komuta etmemiştir.” (Özakman, age, s. 112).

– 30 Mayıs 1915´te, Çanakkale Ağıldere´de İngilizlerle şiddetli çarpışmalar yaşanmış, Mustafa Kemal´in komuta ettiği ordular Ağıldere muharebesini kazanmıştır.

– 1 Haziran 1915´te Mustafa Kemal´in albaylığa yükselmesi nedeniyle Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa, Mustafa Kemal´e “tebrik telgrafı” çekmiştir: “Yeni rütbenizi tebrik ederim. Bu terfi, görmekte olduğunuzu büyük ve fedakarane hizmetlerinize karşılık bir mükafat değil, ancak memlekete daha mühim ve ordumuza daha kıymetli hizmetler görebilecek mevkilere erişmek için geçilmesi gereken bir basamaktır”

– 4/5 Haziran 1915´te İngilizlerin gece Arıburnu cephesindeki siperlere saldırmaları üzerine başlayan mücadeleyi, sabaha karşı Düztepe´deki karargahından Tümen cephesine gelen Mustafa Kemal yönetmiştir. 19.Tümen birlikleri, işgal edilen siperleri düşmandan geri almıştır.

– 7 Haziran 1915´te Mustafa Kemal, Kemalyeri´ne giderek 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa´yla görüşmüş ve tümeni için yeterli miktarda el bombası istemiştir.

– 8 Ağustos 1915´te, Conkbayırı İngilizlerin eline geçmiştir. Mustafa Kemal, saat 19:00´da Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa´ya, Conkbayırı bölgesindeki kritik durumu belirterek 5. Ordu Komutanı Liman von Sandersi´i ikaz etmesini bildirmiştir. Conkbayırı´ndaki durumun iyice kötüye gitmesi üzerine, 5. Ordu Komutanı Liman von Sanders adına Kurmay Başkanı Albay Kazım (İnanç), Mustafa Kemal´i telefon başına çağırarak “durumu nasıl gördüğünü” sormuştur. Mustafa Kemal bu soruya: “Bütün mevcut kuvvetlerin, komutam altına verilmesinden başka çare kalmamıştır!” diye cevap verince, şaşıran Kurmay Başkanı, “Çok gelmez mi?” diye sorunca, Mustafa Kemal: “Az gelir!” cevabını vermiştir. İşte o kritik aşamada Mustafa Kemal gece saat 21:45´te Maraşal Liman von Sanders´in emriyle Anafartalar Grubu Komutanlığı´na getirilmiş ve 9 Ağustos günü sabahın ilk ışıklarıyla taarruz emri verilmiştir. Mustafa Kemal, gece saat 01:30´da Anafartalar Grubu Komutanlığı karargahının bulunduğu Çamlıtekke´ye giderek grubun komutasını eline almıştır.

– 10 Ağustos 1915´te, Mustafa Kemal, İngilizlerin 8 Ağustos´ta ele geçirdiği Conkbayırı´na taarruz etmiştir. Mustafa Kemal taarruz öncesinde askerlerine: “Askerler! Karşınızdaki düşmanı mağlup edeceğinize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız.” 8. Tümen alayları tarafından başlangıçta sadece süngü hücumuyla gerçekleşen bu taarruzda 4 saat süren kanlı süngü muharebeleri sonunda Conkbayırı´nıın tamamı ele geçirilmiştir. Düşmana çok büyük kayıplar verdirilen bu savaş sırasında Mustafa Kemal, göğsündeki saate isabet eden bir şarapnel parçasıyla yaralanmıştır. Mustafa Kemal, Conkbayırı´nı geri aldıktan sonra öğleden sonra 8. Tümene veda ederek Anafartalar Grubu Karargahı´na dönmüştür.

– Mustafa Kemal, 27 Eylül 1915´te Liman von Sanders´e,, Anafartalar Grubu Komutanlığı´ndan istifa edeceğini bildirmiştir. İstifa gerekçesi olarak, Enver Paşa´nın son gelişinde kendisini ziyaret etmemesini göstermiştir. Ancak istifası kabul edilmemiştir.

– 19/20 Aralık 1915´te İngilizler, Çanakkale´deki siperleri boşaltarak çekilmeye başlamışlardır.
Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları´ndaki bütün planlarını, kararlarını, emirlerini, başarılarını, yaşanan sıkıntıları ve çelik iradesini “Anafartalar Muharebelerine Ait Tarihçe” ve “Arıburnu Muharebeleri Raporu” adlı anılarından belgeleriyle ve bütün ayrıntılarıyla anlatmıştır sonuç olarak şunları söylemeliyiz:

     Nasılki Japonya´da yeni yetişen nesle ,hiroşima ve nagazaki gezdiriliyor, anlatılıyor ve Japonya´ya düşmanın verdiği zarar bir bir anlatılıyor, orda gençler geçmişini öğrenerek daha çok çalışıyor, kenetleniyor ve birlik beraberlik içinde oluyorlar. Bizde mutlaka ama mutlaka halkımıza özellikle gençlerimize ÇANAKKALE gerçeğini, o Ruhu tam manasıyla anlatmamız gerekir. Çanakkale´yi gidip yerinde görmek, gezmek gerekir. 250 bin şehit verdiğimiz bu savaşı bu şehri Müslüman Türk milleti mutlaka yerinde görüp, gerçeği öğrenip ona göre daha çok birlik ve beraberlik içinde olmalıdır. İç ve dış güçler hep bize ülkemize, vatanımıza saldırmaya devam ediyor. Yıkılmamak, yok olmamak için güç gerekir, mücadele gerekir, azim gerekir, Dua gerekir, birlik ve beraberlik gerekir, güvenlik güçlerimize maddi manevi destek gerekir. Öyleyse şimdi gerekli yerlere, Afrin´de savaşan askerlerimize desteğimizi vereceğiz ve düşmanlarımıza bu vatanı vermeyeceğiz. Huzurumuzu bozdurtmayacağız. İmkanı ve fırsatı olanların mutlaka Çanakkale´yi görmesini gezmesini, o günün imkânsızlıklarına rağmen, şartların ağırlığına rağmen Hürriyet, bağımsızlık savaşının nasıl kazanıldığını yerinde görülmesini mutlaka tavsiye ediyoruz. Bugün eğer rahat rahat yaşayabiliyorsak, kimsenin boyunduruğu altında değilsek bunu kahraman ecdadımıza borçluyuz. Cenabı Allah bir daha milletimize bir Çanakkale savaşı daha yaşatmasın inşallah. Allah ecdadımıza, geçmişlerimize rahmet eylesin.

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ, BU VATAN BÖLÜNMEZ.

ALİ ÖZCAN / NEVŞEHİR