Bundan 57 yıl önce 28 Ağustos 1963 de Martin Luter King, Lincoln anıtının önünde yaklaşık 150.000 kişiye yaptığı konuşmaya böyle başlamıştı. (I have a dream) –bir hayalim var- diye.
Yıllar içinde bu hayali kısmen oldu. Siyah ve beyaz ayrımı bitmiştir herkes adalet, insan haklar ve hak dağılımında eşittir mesajları verildi tüm dünyaya.
Yıllar yıllar geçti ama kendini her zaman –üstün ırk- gören beyazımsılar bunu hep beyinlerinin bir yerinde tuttular. Zaman içerisinde patlayan mısır taneleri gibi kendini gösterdi kin.
KİN!
En büyük tehlike.
Zaman geldiğinde bir volkan gibi patlayan öfkenin temelindeki düşüncedir bu. Her şey süt liman gidiyor gibi gözükürken birden bire kontrolün elden çıkması, topu topu bir polisin zor kullanımı sonucunda hayatını kaybeden bir insana duyulan isyan değildir Amerika’daki olaylar. Temelinde hiçbir zaman kendisi ile eşit görmediği kişilerden alınmaya çalışılan intikamın su üzerine çıkmasıdır.
İntikam, kin duygusunun görünen yüzüdür.
Bilindik sözdür.
Arap kırk yıl sonra intikamını almış da “ne tez aldım ama” demiş.
Her şeyin normal göründüğü zamanlardır en tehlikeli dönemler. Fırtına öncesi sessizlik konmuştur adı. Zamanın konjonktürüne göre geçmişte yaşanan bazı olayların biriken kini yıllar sonra açığa çıktığında kimileri bunun nedenini farklı şeylere bağlasa da işin aslını zamanın derinliklerinde aramak gerekiyor.
Hepimiz insanız. Renk, dil, din, mezhep, cinsiyet, ayrımı olmadan hepimiz ama hepimiz taş çatlasın yüz yıllık ömrü bir şekilde tamamlamak üzere gedik. Şahsımıza ya da toplumumuza yapılan haksızlıkları görmezlikten elbette gelemeyiz. Millet olarak ne badireler atlattık hepimizin hafızalarında. Fakat tüm dünyanın ibret aldığı şu örneği asla unutmamak gerek.
Çanakkale savaşları esnasında Gelibolu’ya çıkan düşman askerlerinin içinde yer alan ve belki de ne için geldiklerini kendilerinin dahi bilmediği Anzak askerleri için Atatürk 1934 yılında şunları söylüyordu. “Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar. Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyum koyunasınız” Bu mesajın dünya tarihinde önemli bir yer tutmamasının ardında yatan şey, her ne olursa olsun zamanın şartlarını yine zamanın durumuna göre değerlendirme biçimine verilmiş en güzel örnek olmasıdır. Yoksa bizim kin tutmamızı gerektirecek o kadar çok devlet vardı ki.
Gerek uluslararası gerek devletlerarası, gerek şahsi, gerekse toplumsal kindarlık insanlığın her zaman felaketi olmuştur.
Benim de bir hayalim var. Savaşları olmadığı, kin ve nefret duygularının yok olduğu ve büyük şair Cahit Sıtkı’nın “memleket isterim” şiirinde olduğu gibi “yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun ve olura bir şikayet ölümden olsun.”