Bu konuda felsefecilerin insanı deli eden rahatlığını uzun uzun anlatacak değilim çünkü kendim inanmıyorum.

Neymiş;

-“Öfkelenmeden önce ona kadar sayın.”

-“Karşınızdaki sizi öfkelendiriyorsa ona gülümseyin son söylediğinin yanlış olduğunu hatırlatın.”

-“ Karşınızdakine küfür etmeden önce son kez lütfen hatanızı kabul edin deyin”

Gibi öneriler. Öte yandan öğütler de var;

-“Unutmayın ki öfkeyle kalkan zararla oturur.”

-“Öfkenin ateşi önce sahibini yakar, kıvılcımı ise karşıdakine ya var ya varmaz.”

-“öfkeye sarılmak aslında birine atmak üzere olduğunuz sıcak kömür ateşi gibidir önce siz yanarsınız.” Gibi.

Tüm bunlar kimler için geçerli sorusuna verilen yanıtlar da ilginç. Kültürlü insanlar, sorumluluk sahibi olanlar ve soğuk kanlılar.

Tamam da kardeşim karşınızdaki insan tüm bunlardan bihaberse ne olacak? Biz özünde savaşçı bir milletiz, öyle ona kadar saymak falan bize göre değil. Baktın ki adam zart zurt ediyor basacaksın okkalı bir Osmanlı tokadı avurduna avurduna, görecek hömermenin ne olduğunu.

Acaba surunu böyle çözmek daha mı kolay?

İşte yazımın başında bahsettiğim kavgaların, ölümlere varan olayların temelinde bu yatıyor.

Her ne kadar dünyada anti depresan kullanan ülkelerin başına geliyorsak da sonuçlarına baktığımızda hiç de öyle görünmüyor. Sebep öfkenin bir türlü kontrol altına alınamaması.

Dikkate alacak olsanız akşama kadar sizi öfkelendirecek, sinirden deli edecek yüzlerce şey bulabilirsiniz, birinden kurtulsanız diğerinden kurtulamazsınız. O halde her gün kavga edeceksiniz demektir.

Öfke sonucu çıkan kavgalarda haklı haksız aramak da çoğu zaman doğru olmuyor. Özellikle haber bültenlerinde yer alan haberlere baktığınızda masum olanın dayak yiyen kişi olduğuna hükmedersiniz. Acaba gerçekte öyle midir? O görüntüler, haberin hazırlanış şekli, ve spikerin yorumu bizi taraflı düşünmeye sevk ediyor.

Buna en güzel örneği geçenlerde bizzat yaşadım.

Malum bu günlerde Nevşehir´de ana yol yapım çalışmasından olayı korkunç bir trafik karmaşası var. Zaman zaman tıkanmalar ve buna bağlı olarak araç kuyrukları oluşuyor bu nedenle ben dahil pek çok kişi araba ile çıkmıyoruz.

Durakta otobüs bekliyorum, tıkanmış bir trafik var hatlı otobüslerden biri kuyruğu gördüğü halde önündeki araca ilerlemesi için basıyor kornayı. Kornada karna hani. İnsanı deli eden cinsten. Öndeki adam 35 plakalı, kornalara anlam veremiyor, aynadan bakıyor, eliyle önündeki araçları gösteriyor, nafile.

Otobüsteki afili delikanlı habire basıyor kornaya. 35 Plakalı beyefendi, araçtan el kol hareketleriyle durumu anlatamadığını düşünmüş olacak ki iniyor arabadan “yahu ne basıp duruyorsun kornaya baksana trafiğe ne yapayım ben” diyor.

Bizimki camdan çıkarıyor kafayı el kol hareketi yapma lan” diyor. 35 plakalı araçtan beyefendinin eşi iniyor, otobüstekiler agresif şoför arkadaşımı araçtan indirmemeye çalışıyor, trafik açılıyor kavga büyümeden bitiyor.

Bu olayı kafamda sonlandırmaya çalıştım. Otobüsteki bıçkın kardeşim arabadan iniyor 35 plakalı adam sinirli bir tip çıkıyor, taciz edildiğini düşünerek otobüs şoförünün kafasına elindeki sopayı indiriyor, otobüs şoförü hastanelik oluyor, tam o dakikada olay yerine gelen bir muhabir arkadaşım olayı görüp yazıyor. “Öfkeli adam otobüs şoförünü sopayla yaralayıp hastanelik etti.”

Mesele sadece efendi olmada yatıyor bence.

Trafikte “Buyurun efendim geçiniz” diyerek binlerce yayanın gülümseyişine, yüzlerce şoförün teşekkürüne şahit olmuşumdur.

Efendi olun kardeşim hepsi bu.