Yaşamdan önce gelir kişilik kalitesi. Boş bir beyin ile varılacak nokta bizim ülkemiz de akıl almaz bir şekilde dolu cep olmakta. Hey güzel ülkem, kıymeti bilinmez. İyi taraftarı zengin eder benim ülkem. Lüks bir araba, lüks bir ev ve bunun gibi nice nimetten kim faydalanmak istemez ki? Düşünsene bir sürü kaliteli eşyanın, lüks hayatın içinde ki tek ucuz şey sensin.
Sanırım kim olsa kafasını kuma gömer ve fütursuzca yaşamaya devam eder. Takdir edersiniz ki kalitenin arasında ki kalitesizlik beyaz rengin üzerinde ki kir gibi belli oluyor. Mercedes marka son model bir arabaya bindiğimizde direksiyonun hidrolik olmaması gibi bir lüks bu…
Yanlış anlamayın Mercedes değilsiniz, hidrolik olmayan direksiyondan bahsediyorum tam olarak. Ama hidrolik olmazsa zor döner diye düşünmeyin bu sadece bir örnek, isteyen istediği yere döner. Bardağın dolu tarafına da bakmak lazım. Aslında her şeye karamsar bakmakta iyi değil. Mesela mizah anlayışımız çok gelişti, bu sayede… Üstüne üstlük bir de ağlanacak halimize de gülebiliyoruz…
Lisedeyken bizden sonra gelen her devre ile aramızda sanki on yıl var gibi geliyordu. Hatta hala yeni nesil derim ve alay konusu olur. Sen hangi nesilsin? Diye sorar annem. Haklı olarak. Artık o kadar kolektif bir nesil ki kimse ayırt edemiyor. Benden sonra gelenler diye ayırmıştım. Şimdi Milat gibi hissediyorum. Öncemde var sonramda. Tek fark sayılar geriye kalanı aynı.
Lisedeyken müfredat kurbanları diye düşünüyordum malum bizim ülkemizde en çok değişen bakanlık Milli Eğitim Bakanlığı. Şimdi çok yaşlı sayılmam ama o zamanlar sabit insanlarla berabersin gördüğün hep aynı zamanla alışıyorsun yadırgamıyorsun. Daha sonra gezip görmeye, daha fazla insan tanımaya başlayınca şaşkınlığım biraz daha arttı.
Normalde yazı yazmayı seviyorum ve yazdığım birçok yazım var, kendi duygularımı; zihnime, düşüncelerime yayınlamak adına yazdığım. Ama bu gazeteye yazmak biraz daha farklı oldu. Yani biraz daha güncelleşmeye çalışınca, duygulardan ziyade gündemi takip edeyim deyince, anlatılmaz yaşanır bir durumla karşı karşıyayım. Bakıyorsun neresinden başlayayım diye elini attığın yer faul.
Gerçekten çok vahim bir durumdayız ve insanlar neyin büyüsünde anlamıyorum ama bu kadar tek düze olmak iyi değil. Gündemle alakalı yazayım diyorum mevcut gündem seni kendi doğrultusunda yazdırmaktan fazlasını sana vermiyor. Bir parkurdayım sanki etrafı dört duvarla çevrili, karanlık ve kasvetli bir parkur.
Sonra biri çıkıp diyor ki hadi özgürsün koş koşabildiğin kadar. Koşayım da nereye koşayım? Özgürlük anlayışımıza, zihnimize kelepçe vurulmuş bizim. Fazlasını düşünemiyor, isteyemiyoruz. Adaletin olmadığı yerde yumruklar konuşur diye bir söz vardı bir zamanlar. Şimdi bırak yumruğu ağızlar konuşmuyor.
Hani kutsal vizyonumuzdu; özgür olmak özgür düşünebilmek? Dedim ya bizim anlayışımız kelepçeli. Belli bir yerden sonrasını düşünemiyor, hissedemiyoruz. Aldığım nefes, attığım adım sanki bana ait değil başkasınınmış gibi. Bir ülke düşün sanatçısı çocuklar üzerinden reklam yapmaya çalışıyor, siyaseti farklı düşünceleri sindirmek adına elinden geleni yapıyor, Cemaati din pazarlıyor. Tam hayal ettiğim gibi daha güzelini hayal edemezdim! Hani bir reklamda diyordu ya: Tam Tetimatıyla!
Ülkemizin okuryazar oranının düşük olmasını anlamıyordum şimdi saygı duyuyorum. Yanlışlıkla zincirlerinizi falan kırarsınız, aman ha sakın. Ne gerek var? Böyle de karnın doyuyor, evine ekmek götürebiliyorsun, sabahtan akşama kadar bir işle meşgulsün. Kaybedecek çok şeyin var ya sakın deneme. Birlikten güç doğduğu için tekilsiniz. Mevcut olandan başkasını üretemediğiniz için seçim yapmak zorundasınız. Üretken olduğunuz zaman kendi seçimleriniz kendi hayatlarınız olacak.
Özgürlük deyince aklımıza vurmak kırmak gezmek tozmak gelmesin. Bir başkasının sınırlarına giriyorsan orada özgürlük yoktur. Özgürlük ilk önce zihinde olmalı. Göze alabilmen gerek birçok şeyi. Mevcut güce, iktidara şakşakçılık yaparak özgürlükte olmaz, bireylikte... Gerçekten inanırsın inancın doğrudur yanlıştır kimse karışamaz. İnanç bu yani, hürsün. Her görüş zenginliktir. Tek bir şeye itirazım var, bugün tükürüp yarın yalıyorsan afiyet bal şeker olsun. Buna karşı da kimse zorbalık yapamaz. Ama devir tutarsızların zorba olduğu bir hale geldi can sıkan bu.
Yeni yılın ilk gününden itibaren sigarayı bıraktığım için biraz duygusal yoğunluk yaşıyorum. Umarım sigarasız bir hayat herkesin olur. Bir yanlışım bir hatam olduysa özür diliyorum. Köşe yazarlığında ilkyazım diye belirtmiştim birinci yazım da. Sanırım bu da son yazım olacak. Gündeme ayak uydurabilecek şekilde yazabileceğimi düşünmüyorum.