İnsanların hayatı bir telaşla geçiyor.
Her günü sabah namazı ile başlayan hayatı, yatsı namazından sonra dinlenmeye geçmesiyle son buluyor.
Hayvanat bahçesinde insanlar kafeste olanlar ile özgürce gezen, uçan, akvaryumda yüzen balıklar, açık havada olan Atatürk Orman Çiftliğine gittiğimizde görmüştüm...
Yıllar önce nasıldı, her şey ne çabuk geçiyor.
Eylül ayında havalarda değişiyor, canlılar da lakin bazı iklim değişikliğinin nedenleri bizleri de şaşırtıyor.
Bu sene yağmurlar az olduğu için bölgelerde istenen verimi çiftçiler alamadı.
Nevşehir’de üzümleri pazardan alıyoruz, inanın eski lezzetleri bulmakta güçlük çekiyorum.
Rahmetlik anneannem, özden, Nar kasabasından, Meterise eşekler ile o zaman ki araçlar şimdiki gibi değildi. At arabası ya da eşekler ile küfeler içinde ya da teliz dediğimiz çuvallar da, gelirken evimize , komşulara da verirmiş. Ahh o günler ne iyi idi.
Büyüklerimizin kendi elleriyle yetiştiğini bildiğimiz salatalıkları, domatesleri, patlıcan, taze fasulye vb. burcu burcu kokardı.
Şimdi ilaçlama ve gübreleme sanıyorum eksikliği çok.
Yazmakla bitmez inanın.
Kadirah deresinin yanındaki özler, Göre yolundaki özler...
Betonarme binaların içinde inanın parklarda yapılsa.
Millet bahçeleri de yapılsa biz eski nesil miyiz, bilemem. Lakin, geçen günlerde Nevşehir Belediyemizin yapmış olduğu millet kıraathanesi, çay saati sohbetlerinde arada uğrarım. Kemal âgabey, Erdal âgabey ve bazı büyüklerle sohbet ederek o günleri yâd ettik, kimi zaman güldük, kimi zaman düşündükleri şimdi ki yeni nesli eleştirdiler.
Ağızda sigara içerek gezen kızlar, gençler, argo konuşan bazı nesiller...
Sahi bazı cep telefonları ve bazı diziler mi yeni nesillere etki etti? Yoksa ahir zaman mı?
Her neyse Eylül’de acılı, salçalık, turşu kurma telaşı Cuma günü yerli pazarlarındaki kalabalıkların telaşı da Eylül’de oluyor inanın...
Erdal âgabey ve Ürgüplü bazı kadınlar, 2000 Evler’i dolduran arabaların çokluğu, çocukların okula hazırlık telaşlı kıyafet alımları neler neleri yazarsak bu sütuna sığmaz.
Ya büyükşehirde yaşayanlar. Kentsel dönüşüm telaşları. Depremin verdiğini yıkımda bazı insanların çektiği acıları böyle TV’de gördükçe halimize şükürler ediyor muyuz.
Devletin yetkilileri konteyner kentlerden, TOKİ tarafından yapılan binaların kış gelmeden bitirilmesi ne güzel oluyor... Âllah başka afetlerden korusun.
Üniversite öğrencilerinin okul hazırlıkları, babalar ve annelerin telaşları.
Allah yoklukla uğraşanların da yâr ve yardımcısı olsun.
İmkânları olanlar bu tür olaylarda kişilere yardımcı olmalılar.
Sonbaharda Eylül’de yaprakları döken ağaçları görüyoruz.
Yakında pekmez kaynatılarak, köftür tarhana vb. ürünleri bizim bölgede yaparlar.
Bazı belediyeler festival yapıyor, sanatçılar konserler güzel lakin bize ulaşan bilgilere göre israf çok, şatafat çok.
Elbette olmalıdır, lakin ölçülü iyidir.Ne dersiniz.
Her şey gönlünüzce olsun.