Merhaba Değerli Okurlar,
Bugün sizlerle son yıllarda karşımıza oldukça fazla çıkan, aileleri ve öğretmenlerimizi çaresiz bırakan, ne yapsak fayda etmiyor, ceza versek olmuyor, ödüllendirsek olmuyor bir türlü bu çocuğu durduramıyoruz, yerine oturtamıyoruz, sanki düşünmeden hareket ediyor, aşırı hareketli gibi yakınmalarla bizlere geldiğiniz “dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu(DEHB)” tanısı almış çocuklarımızı konuşacağız.
Yukarıda da belirttiğim gibi DEHB tanısı alan çocuklarımızın sayısının oldukça arttığını gözlemliyoruz. Tam nedeni bilinmemekle beraber genetik faktörlerin, yaşam koşullarının, annenin hamilelik sürecinde yaşadıklarının bu bozukluğu tetiklediği birçok bilim adamı tarafından söylenmektedir. Peki, DEHB’li çocuk nasıl davranır, neler yapar gelin beraber bakalım.
-Kıpır kıpırdır.Aşırı hareketlidir .
-Kendine söyleneni dinlemez izlenimi verir.
-Oyun oynarken sırasını bekleyemez. Sessizce oynayamaz. Bir şeyleri kırar döker, zarar verebilir.
-Bir etkinlikten diğerine geçer, dikkatini bir şey üzerine çok fazla yoğunlaştıramaz.
-En ufak sesten dikkati dağılır.
-Okulda arkadaşlık ilişkileri çok iyi olmayabilir ve arkadaşlarıyla kavga edebilir.
-Ayrıca bu çocuklar yapacakları davranışın sonunu düşünmeden hareket ederler.
Evet temel belirtiler bunlar diyebiliriz. Fakat DEHB’li çocuklar neler yaşıyor bir de onlara bakalım. Bu çocuklar genelde okullarda tembel, yaramaz, yerinde oturamayan,sınıfın en kötü çocuğu gibi damgalar yiyorlar. Bu etiketleme sonucunda çocuklar kendini ifade edemiyor, özgüvenleri düşüyor, zayıf akran ve arkadaş ilişkileri kuruyorlar, zaman zaman suçluluk duyuyorlar tüm bunların sonucunda bu çocuklar depresyon veya kaygı bozukluklarına sahip olabiliyorlar. O zaman burada ailelere ve öğretmenlere çok önemli bir görev düşüyor. İlk görev bu çocukların neler yaşadığını, neler hissettiğini düşünüp onları damgalamamak. Çünkü bu çocuk sırasından isteyerek kalkmıyor, isteyerek bir şeyler dökmüyor, çocuğun içinden gelen bir dürtü onu yerinde oturtmuyor ya da elinde olmadan farklı şeyler düşünüp dikkati kolayca dağılabiliyor. Bunun farkına varmak lazım. Şimdi sıra ailelerimize vereceğimiz 10 temel öneriye geldi.
1-Mümkün olduğunca erken tanı aldırın. Ne kadar erken tanı o kadar çok akademik başarı ve yaşam başarısı demektir. Çocuğum damgalanır düşüncesiyle tanı aldırmayan veliler oldukça fazla. Çocuklarınızın geleceğiyle oynuyorsunuz bunu ona yapmayın.
2- Çocuğunuza karşı cezalandırıcı bir tutumdan ziyade ödüllendirici bir tutum takının. Ayrıca hatalı davranışların bazılarını görmezden gelebilirsiniz.
3-Çocukla iletişim kurarken kesin sınırlar çizin. Kurallar ve ondan bekledikleriniz açık olmalı.
4- Çocuktan bir görevi yerine getirmesi beklenirken sık sık tekrarlamak yerine çocuğun anladığını anlamak için kendi sözcükleriyle tekrar etmesini isteyin. Ayrıca istenilen görev ufak basamaklara ayrılmalı. Örneğin “Dışarıdan gelince elini yıkayıp yemeğini yedikten sonra ilaçlarını içip dersinin başına oturmalısın” gibi bir cümle bu çocuklar için karmaşık olabilir. Böyle bir cümle yerine çocuğun yaptığı her aktiviteden sonra diğeri söylenmelidir. Yani çocuk elini yıkadıysa “sofra hazır yemeğimizi yiyelim” demeli. Yemekten sonra ise “İlaçlarını içmelisin” gibi karmaşık görevler parçalara ayrılmalı.
5-Davranış değiştirmede bence en önemli kural kişinin ne yapmamasının söylenmesinden ziyade ne yapması gerektiğini söylemekten geçer. Örneğin “Burada top oynama” değil, “Arka bahçede top oynayabilirsin” demelisiniz.
6-Günlük program yapmayı aksatmayın. Çünkü DEHB’li çocuklar kendi yaşamlarını yönetmede zorluk çekebilirler. Neyin, ne zaman, ne kadar yapılacağı önceden belirlenirse çocuğun yaşamı kolaylaşacaktır.
7- Ders çalışırken etrafında onun dikkatini dağıtacak nesne ve seslerden uzak olabilecek bir ortam olmalı. Ayrıca ev dizaynı mümkün olduğunca sade tutulmalıdır.
8-Spor çok önemli bir madde. Bu çocuklar kesinlikle düzenli olarak spor yapmaya teşvik edilmelidirler.
9- Çocuğun sadece başarısız olduğu alanlar üzerinde durulmamalı, ilgi duyduğu ve başarılı olduğu alanlar belirlenerek başarısı desteklenmelidir.
10-Çocuğunuza sevginizi ve ilginizi ona sarılarak, dokunarak ve onu okşayarak gösterin. Fiziksel teması eksik etmeyin.
Email: [email protected]