Biri var…
Başörtüsüne bez parçası diyen, seccadeye ayakkabısıyla basan, bir söylediği diğerini tutmayan, hatta bir söylemi dahi tutmayan biri var. Yıllardır Alevi olduğunu siyasi kaygılardan ötürü saklayarak, emperyalizme hizmet eden çakma alevi o biri…
Birileri de var…
Türk askerine diş bilemiş, Türkiye’ ye göz dikmişler, Kürt evlatlarımızı harcamış güruhu onlar. Ceplerinde kurşun, nefislerinde intikam ateşiyle meclisimizden gocunan birileri onlar. Kendilerini Kürtlerdenmiş gösteren sahtekârlar. Kandil’de türemişlerin torunları işte o birileri.
2023 seçim sürecinde çok bariz bir şekilde görüyoruz ki; aslını gizleyen bu birileri nasıl da asıllarına rücu ediyorlar.
Bakınız; siyasi yaşamı boyunca oy kaygısıyla Alevi olduğunu saklayan Kılıçtaoğlu bugün her telden çalar oldu. Yıllar yılı; ne renk ne de selam bile vermediği Alevilere, bugün göz kırpıyor. Türkiye’ nin yıllarını verdiği terörle olan amansız mücadelesini bir çırpıda hiçe saydı ve PKK sevicilerle el sıkıştı. Muhafazakarlara sözde yakınlık (!) göstererek çağrı ve vaadlerde bulunurken, bir yandan da seccadeyi umarsızca çiğnedi.
Her şeyden biraz biraz koparmaya çalıştı lakin olmadı. Bugün bu illetli ittifaka yem olmak istemeyen insanımız tarafını çok güçlü bir şekilde belli ediyor, etmeye de devam edecek. Tavrını koyuyor, koymaya da devam edecek.
Bu birilerinden kendi seçmenleri dahi iyiyden iyiye soğudu. Her telden çalmak bunlara çok kan kaybettirdi. Hala da kaybettiriyor. Bu kan kaybı sadece CHP’ ye değil dirsek temasında olduğu nicelerinde devam etmekte…
Millet ittifakı’nın Sayın Cumhurbaşkanı’ nı hazmedemeyerek, ilkesizlik bühranında bocalaması; kendi seçmenleri tarafından da affedilemez bir liyakatsizlik olduğu kesin. Bugün seçmenleri dahi yıllardır oy verdiği partiyi tanıyamaz oldu. Yıllara meydan okuyacak bir güzelliği kalmayan bu birileri estetik kurbanı oldular.
Vatan emanetini canları pahasına koruyan Mehmetçiğimiz, nasıl ki; Kandil’ e kadar uzanıp hainleri bir bir sarı torbaya koymuşsa; Milletimiz de, maruz kaldığı bu yüzsüzlük ve özünü yitirmişliğe karşın büyük bir ders verecek ve onları sandığa gömecektir. Gömecektir çünkü; Kürtlerle terörü yanyana getirerek algı oluşturmak, insanımıza ağır bir hakarettir.
Bir Milletin Kendi İçindeki Bozguncuları Ayırt Etmesi Kendi Onurunu Koruması Adına Büyük Bir Tepkidir.
Kürt kavramı gibi Kürtçe de teröre uyarlanmış durumda. Fakat, Türklerin içine sızan hainlerin konuştuğu Türkçe ne ise; Kürt halkının içinde konuşlanmış teröristlerin konuştuğu Kürtçe de aynı amaca hizmet eden köksüz ve aidiyetsiz bir dil. Nitelik ve değerinden yoksunlaştırılmış halde.
Kürtçe sloganlar, Kürtçe Apo' ya özgürlük naraları, Kürtçe teröre destek pankartları, terörün faşist, narsist ve anarşist oluşunu örtüleyemez ve Hainlerin Türkiye'ye karşı komplo planlarına ortak edilemez. Kürtçe' yi terör dili olarak kullanmak Kürt halkına ihanet olduğu gibi Türkiye'nin birlik ve beraberlik duygusunu da gölge düşürmektir.
HDP=YSP niteliğinde teröre hizmet eden teröristlerin de alenen desteklediği sözde parti(!). Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında hiç kimse Kürtlerle terörü yanyana getiremez. Kara propagandalarla Kürtleri terörün içine çekmeye çalışanlar malum zihniyetlerini ilan ediyorken ben de niceleri gibi ısrarla terörün; dini, dili, ırkı olmadığını hatırlatmakla vazifeli görüyorum kendimi.
Altını defaatle çizerek söylemek istiyorum; PKK/YPG/PYD dahilinde olan hiç kimse Kürt değildir. Çünkü terörün dili, dini, ırkı olmaz. O hainler terörist ünüforması giyindikleri gün; Kürt kimliklerinden soyunmuş oldular. Dün dağda eli kanlılarla poz verenlerin bugün mecliste takım elbiseyle duruşları sizi aldatmasın. Emellerine nail olamadıkları 15 Mayıs sabahı kılık değiştirerek inlerinde konuşlanacak ve oradan yine yeniden vurmaya başlayacaklar. Kaybettikleri gün eskiden olduğu gibi namluya odaklanacaklar.
Bölemedikleri Türkiye’ nin ardından, Kandil’ in tesellisine sığınıp; kin ve nefretlerini bölüşecekler. Bölücülüğün yegane önderleri demokrasi ve adaletin keskin kılıcını küçük görerek TBMM’ nin namusuna halel getirmek arzusundalar. 15 Temmuz’ un yıkıcı izleriyle “GAZİ” ünvanına sahip meclisimiz günü geldiğinde bu yezidlerin ayak izlerini de silmeyi bilecektir.
Kürt evlatlarını kandırarak o masum gençlerin geleceklerini kendi kirli planlarına kurban ettiler, anneleri gözyaşlarına ve kedere terk ettiler. Bir kere bile bu feryadı duymayanların Kürt olması mümkün mü?
CHP zihniyeti değil miydi; zamanında Kürtleri insan yerine bile koymayan, dışlayan hak ve özgürlüklerini ellerinden alan? O gün Kürtleri ayrıştıran, ötekileştiren, yersiz yurtsuz bırakan bu zihniyet bugün yine aynı amaç eğiliminde.
"Hırsıza sahip çıkmak, daha büyük hırsızlıktır." Diyen Kılıçdaroğlu’ nun söyleminden yola çıkarsak eğer, bugün kendisi; sahip çıktığı anarşistlerden daha da anarşist oluyor.
“Hiçbir zaman çıkıp ben veya herhangi bir yöneticim ‘teröristler affedilsin’ demedik.” (30 Ağustos 2010)
Evet evet yanlış duymadınız bu sözler CHP Genel Başkanı ve Millet ittifakı Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’ na ait.
Bugünkü duruma bakalım bir de!
"Kılıçdaroğlu, verdiği sözleri açıklamalı"
HDP milletvekili Sırrı Sakık Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Öcalan ve diğer terör tutuklu hükümlülerinin genel afla çıkacağı sözünü kamuoyuna açıklaması gerektiğini söyledi.
Sakık ayar verici söylemlerine şöyle devam etti:
“Kılıçdaroğlu da açık ve net olarak önümüzdeki dönem ne yapacağını kamuoyu ile paylaşmalıdır. Kapalı kapılar ardında söylenenlerin, kamuoyuna da bunların deklare edilmesi gerekir.”
Rus güvenlik güçlerine göre, Kılıçdaroğlu seçimleri kazandıktan sonra PKK'nın lideri ve kurucusu Abdullah Öcalan'ı affetme sözü verdiğinden, bu tür bir desteğin daha sonra Türkiye'nin iç siyasetinde ciddi sonuçları olacaktır.
Güya huzuru ve güveni getirecekler; güya kalkındıracaklar Türkiye’ yi. Nasıl olacak o? Kırdan metropole çekilen terör siyasetiyle mi? Yoksa Uyuşturucu Baronlarının 300 Milyar Dolarıyla mıydı?
Kürtleri dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin kucaklayan ve haklarını koruyan; düşmanlığa, kindarlığa, dışlamaya mahal vermeyen Sayın Cumhurbaşkanımız ise; bu illegal yapıyla yıllardır ve halen büyük bir mücadele içinde.
Bizi bize düşman etmek o birilerinin yegâne amacı; Türklerle Kürtleri birbirlerine kırdırmaya çalışanlar, o masum Kürt çocukların ellerine verdikleri silahla Türk askerine; dağda alçakça kurşun sıktırıyor, güzergahlarına mayın döşetiyor, yollarında pusuya yatırıyorlar. Kendi çocukları ise; yurtdışında çok lüks ve şatafatlı bir hayatın içinde sefa sürüyor.
Biz “Bizi bize” kırdırmalarına izin vermeyecek bir ferasete sahibiz. Ocağımıza düşen ateşi hep birlikte söndüreceğiz. ABD' nin, İran' ın, İngiltere' nin, Fransa' nın vesaire devletlerin Türkiye ve Erdoğan düşmanlığına çanak tutanlar; Kürtlerden olamayacak kadar haysiyetsiz, Türklerden olamayacak kadar da şeref yoksunular. Bizler haysiyet ve şerefini Vatanı bilen ve namerde asla geçit vermeyecek kadar Vatanını emanet sayan tek ve bir milletiz. Biz Türk’ üz, Kürt’ üz, Laz’ız, Zaza’ yız, Çerkez’ iz, Boşnak’ız. Biz Osmanlı’yız, biz Ümmetiz yahu; biz bir ümmetiz.
Kürtleri, siyaset çıkmazına sürükleyenlerin, oylarını kurşun niteliğinde biriktirenlerin ve terör potasına koyanların oyununu bozarsa Kürtler bozacak. Yarın değil hemen şimdi! Vatansever Kürtler; ertelemeden, sineye çekmeden, bozgunculardan ayıklamalı kendini. Ayıklamalı ki; onurunu koruyabilsin.
Vesselâm.