Yeşil, zeolitun, kelime olarak ‘Kaynayan Taş’ anlamına geldiğini belirtti.
Yeşil bilgilendirmesinde, “Son yılların önemli hammaddelerinden olan zeolitler kimyasal olarak “sulu alümino silikatlar” olarak bilinmektedir.
Zeolitler 1756 yılında İsveç’li mineralog Frederich Cronstet tarafından bulunmuş, ilk bulunan zeolit örnekleri volkanik (igneous zeolite) orjinli olup, daha sonra hidrotermal ve çökertme yolu ile “sedimenter zeolit”oluşumlar elde edilmiştir.
ZEOLİT ÇEŞİTLERİ NELERDİR ?
“Doğal zeolitler 40’ı aşkın mineralden oluşmuş bir grup ismidir. Bunların içinde en bilinenleri; analsim, şabazit, klinoptilolit, eriyonit, ferrierite, heulandite, mordenit, stilbit ve filipsit, laumonit, natrolit, faujasit, sentetik zeolit , sentetik zeolit X’tir.”
TARIMDA TOPRAK DÜZENLEYİCİ OLARAK KULLANILIR MI ?
“Evet kullanılır. Doğal zeolitler, yüksek iyon değiştirme ve su tutma özellikleri nedeniyle toprağın tarım için hazırlanmasında, çoğunlukla kil bakımından fakir topraklarda yaygın biçimde kullanılmaktadır. Ayrıca yüksek amonyum seçiciliği nedeniyle gübre hazırlanmasında taşıyıcı olarak klinoptilolit kullanılmasıyla amonyumun bitkiler tarafından daha etkin biçimde kullanılması ve gübre tasarrufu sağlanmaktadır. Klinoptilolit nem fazlasını adsorpladığı için gübrelerde depolama sırasında oluşan pişme ve sertleşmeyi de önlenmektedir. Ayrıca fazla sulama nedeniyle oluşan mantari hastalıklarının da önüne geçtiği belirlenmiştir.
Doğal zeolitlerden iyon değiştirme ve absorplama kapasitelerinin yüksekliğinden dolayı tarımsal mücadele ilaç taşıyıcı olarak yararlanılmaktadır. Doğal zeolitlerin katyon seçme ve değiştirme özelliklerinden sadece besleyici iyonların bitkiye aktarılmasında faydalanılmayıp aynı zamanda beslenme zincirlerinde Pb-Cd-Zn-Cu gibi istenmeyen bazı ağır metal katyonlarının tutulmasında da yararlanılabilir. Bu alanda kullanılan klinoptilolitin radyoaktif kirlenmenin söz konusu olduğu topraklara ilave edilmesi ile bitki tarafından alınan S90 miktarının büyük ölçüde azaltıldığı da saptanmıştır.” ifadelerine yer verdi.