Yavuz Sultan Selim de gün tebdil-i kıyafet olup pazarı dolaşmak ister. Mahiyetindekilerle alışveriş yapan sıradan bir vatandaş gibi dolaşıp insanlarla sohbet ederken gözü saka kuşu satan bir esnafa ilişir. Yanına yaklaşır, hoş beşten sonra kuşların fiyatını sorar.

“Efendi bu kuşlar 1 akçe ama şu kafesteki kuş 50 akçe der.”

“İyi ama der Yavuz Sultan Selim, hepsi de aynı niye bu pahalı?”

“O ayrı.” Der adam “O kuş farklı öter, farklı öttüğü için de diğer kuşları kendine çeker, o nedenle biz onu bu kuşları yakalamak için kullanırız, onun için değerlidir.” Der.

Yavuz Sultan Selim hemen ilerde kendisini takip eden adamlardan birini yanına çağırır ondan 100 akçe ister ve 50 Akçelik kuşa 100 akçe vererek satın alır. Adamdan kuşu satın alır ve herkesin meraklı bakışları arasında kuşun kafasını koparıp atar.

Kuş satan Adam “Aman Efendi ne yapıyorsun bu kuş çok değerliydi neden öldürdün onu” deyince.

“Kendi ırkına ihanet edenin sonu bu” der.

Rahmetli Adnan Menderes´i herkes bilir ama onun başından geçen ilginç bir olay pek bilinmez.

Menderes 1952 yılında NATO toplantısı için Fransa´ya gittiğinde, uzun zaman önce Fransa´ya yerleşen Osmanoğulları ailesini görmek ve durumları hakkında malumat almak ister. Durumu büyükelçiye iletince onun bu konu ile çok da fazla bir bilgisinin olmadığını görür ve. “ Sana 24 saat mühlet ya bu sürede onlara ait tüm bilgileri getirisin ya da istifanı verirsin.” Der.

Çok geçmeden büyükelçi elinde Osmanoğulları hakkında topladığı tüm bilgilerle Menderes´in yanına gelir.

Menderes dosyayı incelediğinde şaşkına döner ve ağlamaya başlar çünkü Sultan Abdülhamid´in hanımı 80 yaşındaki Şefika Sultan, 60 yaşındaki kızı Ayşe Sultan ve diğer hanedana mensup kadınlar bir Fransız lokantasında bulaşıkçı olarak çalışmaktadır.

Menderesle Şefika Sultan arasında uzun ve duygulu saatler geçer ve Menderes Türkiye´ye döner dönmez doğruca Cumhurbaşkanı Celal Bayar´ın yanına çıkarak onların Türkiye´ye tekrar geri dönmeleri için af kanunu çıkaracağını söyler ama Celal Bayar;

“Aman Adnan Bey susun ne yapıyorsunuz, sakın bu konuyu başka yerde açmayın malum gazeteler tahrikiyle silahlı kuvvetler içindeki cuntacılar ihtilal yapar vallahi” der.

Bu söz üzerine Adnan Menderes daha önce hazırladığı istifa mektubunu masanın üzerine bırakır ve gider.

Uzun süren çabalarla ve af için verilen sözün ardından Menderes istifadan vazgeçer ve bir süre sonra da hanedan üyeleri İstanbul´a getirilir.