´TAKVANIN PRATİĞİ´

Abone Ol

Gezi tadında

ŞİFA CAMİİ´NDE;

´TAKVANIN PRATİĞİ´

 

Ali İhsan TOSUN

www.edebalice.blogspot.com.tr

 

Bir cuma günü...  Şifa Meydanı... İki katlı Şifa Camii...

Cami´nin kuzey köşesinden iki dönerli merdivenlerden üstteki ´İlk kaide´ yerine çıkılmakta...

İlk kaide yerinden sonra asıl ibadet bölümüne geçilmektedir. İlginçtir ki mihrabın üzerinde - evet mihrabın üzerinde - vaiz cuma vaazı veriyordu; konu ´takvanın pratiği´... 

İkinci madde ´sabır´ konusu idi. Vaiz peygamberlerin sabır anlayışını Kur´an´dan kıssalarla anlatıyordu. Hz Âdem´in ´cennetten çıkarılışına, oğulları Kabil´in Habil´i katledişine sabrını; Hz Nuh´un inanmayanlar için gemi yapıp, sadece müminlerle her bitki ve hayvandan birer çift alarak günlerce su ile kaplı yeryüzünde sabırla dolaşmasını, inanmadığı için kendi çocuğunu dahi gemiye alamayışını örnek veriyordu. 

Uygulama teknolojinin verdiği bir nimet idi. Bir vaiz kürsüden vaaz veriyor, vaaz görüntülü olarak internette ´www.sudoku.com´ adresinden servis ediliyordu. Bilgisayar marifetiyle projektöre aktarılıyor, projektörden de perdeye…

Yanımdaki delikanlıya;

"Bu vaaz Nevşehir´den mi veriliyor?"

"Hayır, İstanbul´dan, Şehzadebaşı Camii´nden!...

"Bütün camilerde var mı?"

"Nevşehir merkezdeki bütün camilerde var."

"Vaiz kim?"

"Nurettin Hoca. Nurettin Yıldız!..."

‘´Tanıyor musunuz?

"Tanıyorum!... Nevşehir´e gelmişti.

* * *

Uygulama güzeldi. Ne ki Nevşehir´le İstanbul arasında zaman farkı vardı. Bu yüzden Nurettin Hoca üçüncü maddeye geçince görüntü kayboldu. Perde otomatikman kapandı. Mihrapta 7 - 8 cm eninde, 2 metre boyunda belli belirsiz, incecik bir beyazlık kaldı.

Bu uygulamalarından dolayı Nevşehir Müftülüğü ´nü kutluyoruz.

CAMİNİN İŞLEVİ

Caminin işlevi büyük!... Zemin katta  ‘aşevi´, ‘Kur´an öğrenme derslikleri´,  tuvaletler bulunmakta… Cami sadece ibadet maksatlı yapılmamış. Birçok sosyal işlevi yerine getirmekte.

Nevşehir Devlet Hastanesi´nde… Çaprazında İmam Hatip Orta Okulu var. Şifa Camii hem hastaneye gelenlere hem de mahalleye hizmet vermektedir. İmam Hatipli öğrencilerin de uygulama yeri gibi adeta.

Aşevinde fakirlere ve hastaneye gelen hasta ve yakınlarına, özellikle Ramazan ayında yemek verilmekte.

Şifâ Meydanı´na gelen hastalar, hastanede bedenen, camiinde ruhen şifâ bulmaktadır.

BİR ÖNERİ!..

Bu uygulama Türkiye´deki bütün camilerde yapılabilir. Konunun uzmanı değerli din adamlarının Kur´an ve sünnet üzerine vaazları bütün Müslümanlara verilebilir. Uzman olmayan din dışı kişilerin din adına Müslümanları yanıltmaları önlenebilir. Böylece ‘Kur´ân ve Sünnete uygun gerçek İslam´ın yaşanması sağlanabilir.

BİR BASKA ÖNERİ!...

Yavuz Sultan Selim Han; 1517 yılında Mısır´dan aralarında Hz Muhammed´in Hırka-i Şerif´inin ve sancağının da bulunduğu ‘Kutsal Emanet´leri İstanbul´a getirdikten sonra Topkapı Saray´ındaki ‘Has´ odada, en iyi hafızlardan 39 tanesini seçmiş, kendisiyle beraber 40 kişi 7 gün 24 saat kesintisiz Kur´an-ı Kerim okumaya başlamıştır.

Bir ara kesintiye uğrasa da 1991 yılında Turgut Özal´ın emriyle tekrar okunmaya başlandı.

Ziyaretçiler hem Kur´an okuyan hafızları görebilmekte hem de ekrana yansıyan, Türkçeyle birlikte birkaç dile çevrilmiş mealleri okuyabilmektedir. Özellikle yabancılar hem Kur´an tilavetinden (musiki) hem de kendi dillerinde verilen meallerinden etkilenmekte, İslam dini hakkında bir şeyler öğrenmektedir.  İslam´a karşı sempati oluşturmaktadırlar.

Diyanet İşleri Başkanlığı bu uygulamayı, Türkiye´deki bütün camilerde uygulayabilir. Namazdan yarım saat önce başlatılsa, camiye gelen mü´minler hiç olmazsa bir iki ayeti mealinden öğrense ‘Kur ‘ani Hayat´ başlamış olur.

Çok mu zor?!...